Yazar arşivleri: 3SAYI

NBA’de Çıkış Yapanlar

Blake ‘The Great’ Griffin

Gün geçmiyorki Griffin ağzımızı açık bırakan bir hareket ya da maç performansı yapmasın. Indiana karşısında %80 ile atıp 47 sayı 14 ribaund ve 3 asistlik bir performans sergileyerek, Allen Iverson’dan bu yana bir sezonda 2 maçta 40 sayıyı geçen ilk çaylak oldu. Griffin’in ne kadar mükemmel bir oyuncu olacağını görmek için bu 47 sayılık performansın özetini izlemenizi tavsiye ederim. Golden State maçında 30 sayı 18 ribaund 8 assistle ile triple-double’ı kaçıran Griffin bu ayı 25.7 sayı 14 ribaund ve 4.3 assist ile geçirdi. Çaylak Griffin lig genelinde efektiflik puanında 4. sırada. Bana göre basketbolda modern zamanın (80 ve sonrası) Michael Jordan (28.2 sayı 6.5 ribaund 5.9 assist 2.4 top çalma %51 şut) ve Shaquille O’neal (23.4 sayı 13.9 ribaund 1.9 assist 3.5 blok %56 şut) ile birlikte gördüğü en etkili çaylak.

 

LeBron James&Dwayne Wade

Wade ve Heat’in lige kötü başlaması Miami’nin başarısız olmasını umanları oldukça mutlu etmişti. Wade’in hazırlık kampına ve sezon öncesi hazırlık maçlarına çıkamamasının etkileri sahada oldukça net bir şekilde gözüküyordu. Savunmada istediklerine geçilmez olan bu takım hücumda çok dağınık bir görüntü sergiliyordu. Bir yıldız topu eline alınca diğer yıldızlar sadece onu seyrediyordu. Zamanla her şeyin düzeleceğini düşünüyorduk nitekim öyle oldu. Dwayne Wade geçtiğimiz ayı 27 sayıyla geçirdi ve hücumda son derece verimliydi.

LeBron James ise Ocak ayını %49 ile 32 sayı 9.2 ribaund 6.8 assist 1.8 top çalma istatistikleri ile geçirdi ve Cleveland günlerindeki gibi sahada adeta tek kişilik takım gibi oynadı.

Miami de sular durulmuş gözüküyor. Koçun takımdan ayrılacağı ile ilgili haberlere artık pek rastlayamıyoruz ve takım kazandığı müddetçe -ne kadar Spoelstra’nın yetersiz olduğunu düşünenler çoğunluktaysa da- playofflar da takımın başında olacak gibi gözüküyor. Ancak ben sezon başında da söylediğim gibi tüm takımlar sağlıklı bir şekilde playoffa girerse Boston Celtics’in karşısında hiçbir takımın durabileceğini düşünmüyorum.

 

Nick Young:

Wizards’ın 2 numarası Nick Young 17 sayı ortalaması ile bu yılın en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünün kuvvetli adaylarından birisi. Pas vermek onun kitabında kesinlikle yazmıyor. Top kaybı oldukça az çünkü top elinden çıktığında %85 ihtimalle potaya gidiyor. Ancak Nick Young son derece etkili bir skorer. Birebirde etkili kendi şutunu yaratabiliyor. Ayak hareketleri efektif, kendisine alan yaratmasını sağlıyor. Jordan tarzı fadeaway şutlarını ise son derece iyi bir şekilde sokuyor, üzerinde çok çalışmış olmalı. Ocak ayında ilk 5 başlaması ile birlikte sayı ortalamasını 21.5 e çekti ve yüzdeli şutlar atıyor. 3 sayı çizgisinin gerisinden %40 ile atan Nick Young yıldız olabilmek için bu oyunun 5’e 5 oynandığını öğrenmeli. Şampiyonluk adayı takımlar için son derece etkili bir bench skorer oyuncusu olabilir ancak Nick Young’ın savunmaya hiç bulaşmaması bu ihtimali oldukça zayıflatıyor. Topu paylaşmayı ve savunma yapmayı öğrendiği takdirde bu lig yeni bir yıldız kazanabilir.

 

LaMarcus Aldridge:

Lige girdiğinden bu yana takip ettiğim Aldridge’in çok daha üst seviyelere çıkmasını bekliyordum. 3 sezon boyunca 18 sayı 8 ribaund ortalamaları ile oynadı ancak ben Aldridge’in bu sezonlarda potansiyeline kesinlikle yaklaşamadığını düşünüyorum.

2.11 boyunda, basketbola son derece uygun bir vücut yapısına sahip olan Aldridge aynı zamanda hareketli bir uzun. Ligdeki 4 numaraların bir çoğundan daha çabuk ve bilekleri son derece yumuşak. Dışarıdan bu kadar etkili atabilen, uzun ve güçlü bir fiziğe sahip olan, yeteneği sahada koşarken bile belli olan bir oyuncudan çok daha yüksek bir performans beklemekte haklıyım sanırım.

Bu sezona kadar idare eden Aldridge, her yıl olduğu gibi Portland’ın sakatlar kervanına dönüşmesi sonucu öne çıktı ve önemli parçaların yokluğunda takıma yaptığı katkıyı arttırdı. Bu ayı 25.5 sayı 10 ribaund ve 2.7 assistle oynadı ve Portland’ın playoff potasında kalmasını sağlayan oyuncu oldu. Bu ayki istatistikleri Aldridge’in lige girdiğinde bi kaç yıl sonra ulaşmasını beklediğim rakamlar.

 

Zach Randolph:

Memphis’in takas etmeye çalıştığı ve sözleşmesini yenilemediği Zach Randolph, geçen yıl olduğu gibi bu yılda takımın en iyi oyucusu. Kötü başlangıcın ardından Memphis’in toparlanıp playoff u kovalamasını sağlayan oyuncu oldu. Ocak ayında 23 sayı 14.3 ribaund ile oynayan Randolph pota altında sayı bulma konusunda bu ligin en iyilerinden.

Mike Conley’e anlamsız bir kontrat verdiler. Çocuk yetenekli ama yıllardır sergileyememiş ve karşılığında 45 milyon dolar ile ödüllendirildi. Marc Gasol’u takımda tutmak zorundalar ve öyle yapacaklar. Bu durumda Randolph’un ücretini karşılayamayacak olan Grizzlies yönetimi takımda şampiyonluk ışığı olmadıkça –ki yok- bu masrafın altına girmeyecektir. Randolph sezon bitmeden takımdan ayrılabilir. Sezon sonuna kadar takımda kalırsa yeni sezonda çok yüksek bir ihtimalle onu Grizzlies formasıyla göremeyeceğiz.

Makro Jaric’in biten kontratının yanına, All Star potansiyeli olan ancak takımla yıldızının bir türlü barışmadığı Mayo’yu koyup, Mike Conley ile güzelce paketleyip göndererek bu takımı çok daha üst seviyelere çıkarabilirlerdi. Gay ve Randolph gibi iki skorer, Gasol ve Tony Allen gibi son derece kaliteli 2 rol oyuncusunun yanına takas karşılığında alınacak bi PG ve bench katkısı verebilecek bir isim bu takımı çok daha üst sıralara çıkartabilirdi. Biten toplam 13 milyon dolarlık kontrat ve biri her yıl All Star olabilecek kalitede 2 genç oyuncunun dahil edildiği takastan kaliteli parçalarla çıkabilirdi Memphis.

 

DJ Augustin&Ray Allen

Her zaman olduğu gibi Larry Brown takımın başından ayrıldı ve takımdaki genç oyuncuların performansı arttı. Son derece yetenekli bir oyuncu olan Agustin ve ilk yılında fena bir performans göstermemişti ancak oyun kuruculuğu istenilen düzeyde değildi. 2. yılında büyük düşüş yaşadı ve mental olarak çok kötü günler geçirdiğini tahmin edebiliyorum. Ancak Agustin düştüğü yerden kalkmasını bildi ve bu sezona etkili bir şekilde girdi ve Felton’ın gidişiyle ilk 5’e yerleşti. Sezonun ilk bölümünden sonra tekrar bocalayan Agustin’in Brown’ın gidişiyle yükselişe geçti ve Ocak ayını 17.6 sayı 7.2 assist ortalamalarıyla geçirdi. Maç başına sadece 1.6 top kaybı yapan ve %92 ile faul %40 ile etkili bir şekilde üçlük atan Agustin’in 2 yıl içerisinde son derece kaliteli bir guarda dönüşmesini bekliyorum.

 

Yaşlı kurt Ray Allen’ı izlemek gerçekten son derece keyifli. Bu ay 18.5 sayı ortalaması ile oynayıp %55 ile saha içinden ve %53 ile üç sayı çizgisinin gerisinden atıp 13 maçta attığı 66 üç sayılık atışın 35 tanesini sayıya çevirdi. 36 yaşındaki oyuncu bu sezon 17.3 sayı 3.7 ribaund 3.1 assist ortalamaları ile oynuyor.

Blake-Griffin

Galatasaray’a Rakip Fenerbahçe Ülker Oldu

Spor Toto Türkiye Kupası 8’li finalinde Fenerbahçe Ülker, nefes kesen mücadelede Banvit’i 69-68’lik skorla mağlup ederek yarı finale yükselen son ekip oldu.

Spor Toto Türkiye Kupası 8’li finalinde maçın adamı, Fenerbahçe Ülker’den Oğuz Savaş seçildi. Karşılaşmayı 17 sayı- 7 ribaund- 3 asist ile tamamlayan Oğuz Savaş, ödülünü TBF Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Tara’dan aldı.

SALON: Kadir Has Kongre Merkezi Spor Salonu

HAKEMLER: Recep Ankaralı – İsmail Aydın – Erman Erdemli

FENERBAHÇE ÜLKER (69): Roko Ukic 7 (2 ribaund- 8 asist), Mirsad Türkcan 5 (2 ribaund), Ömer Onan 7 (3 ribaund- 2 asist), Darjus Lavrinovic 8 (4 ribaund), Sarunas Jasikevicius 11 (2 asist), Kaya Peker 3 (2 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 17 (7 ribaund- 3 asist), Tarence Kinsey (3 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 10 (1 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 1 (4 ribaund- 3 asist)

BANVİT (68): Barış Ermiş 15 (4 ribaund- 11 asist), Mutlu Akpınar 9 (3 ribaund), Yiğitcan Turna 2 (2 ribaund- 1 asist), Chuck Davis 14 (9 ribaund- 1 asist), Yiğitcan Turna 2 (2 ribaund- 1 asist), Keith Simmons 1 (3 ribaund), Vladimir Golubovic 7 (2 ribaund), Antonio Graves 3 (1 asist), Bora Hun Paçun (2 ribaund- 1 asist), Lance Williams 17 (4 ribaund)

1.PERİYOT: 22-18
2.PERİYOT: 18-22
3.PERİYOT: 14-18
4.PERİYOT: 15-10

tbf

Galatasaray Cafe Crown Yarı Finalist

Spor Toto Türkiye Kupası 8’li finalin ikinci gününde Galatasaray Cafe Crown, Kadir Has Kongre Merkezi Spor Salonu’nda Olin Edirne’yi 62-55’lik skorla mağlup ederek adını yarı finale yazdırdı.

Spor Toto Türkiye Kupası 8’li finalinde maçın adamı Galatasaray Cafe Crown’dan Preston Shumpert seçildi. Karşılaşmayı 11 sayı- 4 riband ile tamamlayan Shumpert, ödülünü Spor Toto Teşkilat Müdürü Yaşar Keçeli’den aldı.

SALON: Kadir Has Kongre Merkezi Spor Salonu

HAKEMLER: Mehmet Keseratar – Halil Baldemir – Ali Şakacı

GALATASARAY CAFE CROWN (62): Josh Shipp 7 (9 ribaund), Jerry Johnson 9 (4 ribaund- 4 asist), Göksenin Köksal 3, Caner Topaloğlu 3 (3 ribaund), Preston Shumpert 11 (4 ribaund), Tutku Açık 5 (2 ribaund- 5 asist), Luksa Andric 7 (7 ribaund- 1 asist), Radoslav Rancik 9 (4 ribaund), Haluk Yıldırım 2 (6 ribaund- 1 asist), Ermal Kurtoğlu 6

OLİN EDİRNE (55): Can Akın 7 (3 ribaund- 2 asist), Erdal Bibo 3 (3 ribaund), Vidas Ginevicius 7 (1 ribaund- 2 asist), Renaldas Seibutis 12 (9 ribaund- 1 asist), Caner Ercan 6 (1 ribaund- 1 asist), Predrag Samardjiski 11 (11 ribaund- 4 asist), Reha Öz 3 (2 ribaund), Seth Doliboa 4 (3 ribaund), Davud Kamer 2 (2 ribaund)

1.PERİYOT: 14-15
2.PERİYOT: 17-19
3.PERİYOT: 14-10
4.PERİYOT: 17-11

TBF

Dikkatimizden Kaçmadı

Şu sıralar NBA’de tartışılacak, değerlendirilecek oldukça fazla konu var. Başta All-Star seçimleri olmak üzere, Melo ve hergün yenilenen takas detayları, doğunun sürekli değişen güç dengesi, Spurs’un çok özel başarısı ve bunun yanında tarihi bir Cavaliers vakası. Fakat biz bunlara odaklanırken playoff potasının alt taraflarında da sürpriz sayılabilecek değişiklikler oldu.

Yükselen değer DJ Augustin..

Charlotte Bobcats’te Larry Brown’ın görevden alınmasıyla takımın başına getirilen koç Paul Silas takımın hücum veririmliliğini oldukça artırdı. Bundan tabi ki en çok yararlanan isim de son 1 ayda kariyerinin en iyi basketbolunu oynayan DJ Augustin oldu.

Augustin topların yüzde 18.3’ünü kullanırken bu yüzde Silas’ın ofansif anlamda daha serbest bırakması sonucu 22.9′ a kadar çıktı. Dj Augistin’in agresif ve patlayıcı bir oyun tarzı olduğunu zaten biliyorduk. Bunun üstüne Silas’tan aldığı güvenle Augustin hızlı penetrelerini kullanarak verimliliğini kesinlikle artırdı. Bu penetreler onun daha yüzdeli hücum etmesini sağlarken aynı zamanda içeriyi zorladığı için aldığı faulleri de arttı. Yüzde 90 ile serbest atış kullanan Augustin için bu da daha fazla sayı anlamına gelmekte.

Aynı zamanda Augustin sayı bulma konusunda bu artışı sağlarken takım arkadaşlarını da unutmadı. Takımın başında Brown varken eline geçen topların yüzde 8.2’sini asiste çeviren Augustin Silas’tan sonra skor gücünü artırırken asist yüzdesini de 9′ a çıkarmayı başardı.

Tüm bunlarla beraber Charlotte artık New York’a giden Raymond Felton’ın esksikliğini hissetmiyor. Şimdilik tek eksiği orta ve uzun mesafeli şutlar olan 23 yaşındaki Augustin’in bu yönlerini geliştirmek için biraz zamanı var. Ama onun için şu an öncelik elbette ki Indiana ile sürdürdükleri playoff savaşı. Charlotte’ı bir adım önde tutmak için elinden geleni yapacağına şüphe yok..
Cihat Cemal Özdemir

Timuçin Meriç Röportajı

Türk Telekom’da yapılan antrenörlük değişikliğinden sonra göreve gelip başarılı sonuçlara imza atan Timuçin Meriç 3SAYI Basketbol Dergisine konuştu.

3SAYI: Türk Telekom’un başına çok kritik bir zamanda geçtiniz. Uzun zamandır Telekom bünyesinde yer alan bir antrenör olmanıza rağmen bu sorumluluğu kabul etmenizin başlıca nedenlerini alabilir miyiz?

Timuçin Meriç: 19-20 yıl oldu antrenörlüğe başlayalı ve yaklaşık olarak 14 senedir altyapı ve üstyapıda Türk Telekom ile beraber çalışısyoruz. Son 8 yıl ise 6 yılı Ercument Sunter’in A Takım’da yardımcılığı olmak üzere A Takım seviyesinde antrenörlük yaptım ve 1,5 yıl gibi bir süre de Genç Telekom’un başındaydım. Türk Telekom’un başına geçtiğim zamanın çok kritik bir dönem olduğunu kabul ediyorum ama bu sürece baktığımız zaman bu teklif bana geldiğinde hiç düşünmedim bile. Çünkü yöneticilerin arkanızda olduğunu ve destekleyici güc olduğunu bilmek, itici güç oluyor. Zaten takım kadrosuna baktığımızda kötü oyuncular bulunduğunu söyleyemeyiz, ben her zaman bu kadronun üst seviyeleri zorlayabilcek gücü olduğuna inandım. Sadece yapılması gereken bir takım değişiklikler vardı ve bunun da mümkün olduğunu görünce hiç düşünmeden kabul ettim. Şu anda geçirdiğimiz yaklaşık bir aylık sürecin bizim açımızdan iyi geçtiğine inanıyorum. Öncelikle Başkanımız Gökhan Bozkurt, Asbaşkanımız Celalettin Dinçer ve Genel Sekreterimiz Akif Üstündağ’ın bana güvenmeleri ve ilk olarak beni düşünmeleri benim hiç teredüttümün olmamasını sağladı.

3SAYI: Sizin gelmenizle beraber ortaya çıkan grafiği neye bağlıyorsunuz, takımda ne gibi değişikliklere gittiniz?

T.M:  Sahada herkesin gördüğü üzere takımda belli başlı problemler vardı. Kadrodaki oyuncuların hemen hemen hepsi başka takımlardan performanslarını bildiğimiz, kendilerini ıspatlamış oyuncular. Yaşanan problem bence uyumdan kaynaklanıyordu. Benden önceki ekibi ve antrenör arkadaşları eleştirmek gibi bir amacım yok. Ama onların uyguladığı sistem ve kadrodaki oyuncular gereken uyumu sağlayamadılar. Bu çok net gözüküyordu ve sahaya yansımaları belli oluyordu. Özellikle takımın savunma kısmında çok aksaklıklar vardı. Neredeyse maç başına 90 sayıya yakın ortalama ile sayı yiyen bir Türk Telekom vardı. Bu sayıyı yiyen bir takımın kazanmak için 100 sayı atması lazım. Bu da bir takım problemleri beraberinde getirdi. Öncelikle kafada oluşan sistem problemini çözmeye çalıştım. Savunmada daha basit ama uygulanması kolay sistemleri oyuncularıma uygulatmaya çalıştım. Onlarda bu değişikliğe çok iyi tepki gösterdiler. Bence uyumu yakaladık, takım içindeki uyuşmazlık yavaş yavaş çözüldü. Sistemle aralarındaki problem bitti ve daha çok savunmaya kafa yoran bir Türk Telekom var. Doğal olarak savunma odaklı düşününce, sahaya yansıyan başarılı bir performans ortaya çıkıyor.

3SAYI: Peki ilerleyen zamanlarda savunma odaklı bir Türk Telekom izleyeceğimizi söyleyebilir miyiz?

T.M: Daha önce uygulanan savunma sistemi, yani man-to-man ve zone sistemine oyuncuların adapte olamadığını gözlemledim. Bu sistemin yanlış olduğunu söylemeye çalışmıyorum, çünkü basketbolda tek bir doğru yoktur. Bu takıma uymayan bu sistemin başka takımlarda çok başarılı sonuçlar verdiğini görebiliyoruz. Bu savunma problemlerini değiştirmek üzerine hala çalışıyoruz. Çünkü bahsettiğim bu seğişikliğin oturması 1 ay gibi kısa bir sürede olması çok zor. Hala ufak ufak parçaları oturtmaya çalışıyoruz. Tahminim 1,5-2 ay içinde sahaya tam performansını yansıtan bir Türk Telekom ortaya çıkacaktır. Problemin sistem ve oyuncular arasında olduğunu düşünüyorum. Teknik ekiple oyuncular arasındaki sorunlar sahayada yansımış durumdaydı ve takımda olan mutsuzluk dışardan bakınca belli oluyordu. Bunun ortadan kalkdığını düşünüyorum. Çünkü gerek maçlarda gerek kamplarda ve antrenmanlarda mutlu ve huzurlu bir ortam var.

3SAYI: Yetiştiğiniz antrenörlük ekolünden ve kendi tarzınızdan bahseder misiniz?

T.M: Her antrenörün kendine göre bir tarzı ve sistemi vardır.İlk 1.lig asistan koçluğuna Büyük Kolej’de Naci Özanay ile başladım,4 yıl ona yardımcı oldum.Telekom’a tekrar dönüşüm Tolga Öngeren zamanında oldu , onunla 4 5 ay gibi kısa bir süre birinci asistan olarak çalıştım. Tolga Öngeren görevinden ayrıldıktan sonra takımın başına Ercüment Sunter geldi ve onunla yaklaşık 5,5 sene boyunca asistan koçluk yaptım. Bu antrenörler gerçekten basketbolda önemli isimler.Bir dönemde altyapıda çalışırken Telekom’da Ergin Ataman görevliydi,ekipte bulunmasam bile her antremanda onlarla birlikteydim ve onları takip etme şansım oldu.Onların yaptğı ve bana uymayan birçok şeyi kafamda eleyebiliyordum.Bu isimlerin bana çok büyük katkısı oldu. Onlardan kazandığım tecrübe ile kafamda kendime göre bir sistem oturttum.Benim basketbolumda öncelikle savaşan, sahada asla pes etmeyen savunmada elinden geleni sahaya yansıtan bir takım sistemi var.Zaten basketbol hatalar oyunu , offence olarak bir şekilde sayı bulunur ama benim için önemli olan savunmayı sahaya yansıtabilmek.

3SAYI:Türk Telekom’un hiç bir zaman bütçe sıkıntısı olmadı ama Türkiye’de ve Avrupa Liginde hep belli yerlerde bulundu bunun sebebi sizce nedir?

T.M:Efes Pilsen , Fenerbahçe Ülker gibi klüplerin yaptıkları yatırım ve aldıkları oyuncular ile bizim aramızda bir fark  olduğu doğru ama bunun nedenin bütçeden değil oyuncu seçimindeki eleminasyondan kaynaklandığını düşünüyorum. Türk Telekom hemen hemen her sene ligde yarı finale kadar yükseldi, 3 sene önce Türkiye Kupası nı kazandı ve ardıdan Cumhurbaşkanlığı Kupası nı kazandı. Bunlar büyük başarılardı fakat yeni gelen yönetimle beraber bazı değişikliklere gidildi . Buna bütçe kısıntısı denemez takımın başındaki koçun oyuncu seçimi olarak tanımlayabiliriz.  Avrupa kısmına gelirsek, maalesef  Türkiye’nin son 5 6 senedir Euroleague ile anlaşması sadece Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen ile oluyor.  Bizim final oynadığımız sene Euroleague şansımız doğmuştu ama Euroleague’nin takım alma kapasitesi sınırlı olduğu için oraya giremedik. Orda olsaydık da en iyi yerlere gelebileceğimize inanıyorum.Bu sene Banvit öyle bir şans yakaladı biz 7 8 senedir oraları kovalamamıza rağmen ön eleme bile oynayamadık, Türk Telekom kötü zamanlar geçirirken bu fırsat Banvit’e doğdu. Umarım ilerki senelerde bizde bu şansı elde etmiş oluruz ve oralara Türkiye olarak daha çok takımla katılabiliriz.

3SAYI: 1. Lig de takımı olup pilot takımı olarak kullanan çok az klüp var ve Türk Telekom bu durumu iyi bir şekilde başarıyor. Siz uzun süre altyapıda bulunan bir antrenör olarak Türk Telekom’un alt yapısından bahseder misiniz?

T.M: Yıllardır Türk Telekom alt yapısında düzenli bir çalışma var. Son yıllarda bunun verimini almaya başladık. Bunun göstergesi olarak 2. Lig de ki pilot takımımız Genç Telekom tamamen genç oyuncularla kurulu olmasına ve kadrosunda yabancı oyuncu bulundurmamasına rağmen bundan önceki 2 sezon yarı final oynadı. Altyapımızın yetiştirdiği oyuncularımızdan Uğur Öğüt şu anda A takımımızda oynuyor,geçen sene kadroda bulunan Erdinç Balto bu sezon Antalya B.Ş.B ‘nde,Pertev Öneren Bornova Belediyesi’nde ve Sertaç Şanlı Galatasaray Cafe Crown’da oynuyor.Bu oyuncular tabiki çok fazla süre almıyorlar zaten bir anda çıkıp 15 20 dk oynamalarını bekleyemeyiz ama ilerleyen zamanda Beko Basketbol Ligi’ne faydalı oyuncular olacaklarına inanıyorum. Şu anda iki tane genç takımımız var Türk Telekom genç takımı ve Genç Telekom genç takımı,bu sene iki takımda Gençler Türkiye Şampiyonası’nda ilk üçü oynayacak takımlar arasında yer alıyorlar. Bundan 5 6 sene sonra takımlarımızın bir ekol olarak çıkacağına inanıyorum.

3SAYI: Genel olarak Türkiye altyapısını nasıl değerlendirebilirsiniz?

T.M: Yetenekli oyunculara sahip olmamıza rağmen bunu değerlendiremediğimizi düşünüyorum.Bizim yaptığımız gibi diğer takımlarda kendilerine pilot takımlar kurarlarsa , oyuncular da kendilerini gösterme fırsatı bulacaktır. Yöneticiler olarak 1. Lig de genelde daha yaşlı daha tecrübeli oyuncuları tercih ediyoruz ama aynı katkıyı genç oyuncular da sağlayabilirler.Genç oyunculara daha çok zaman verilmeli diye düşünüyorum. Tabi bu sene Türk Telekom’da bunu gerçekleştiremiyorum çünkü takım çok sıkışık bir durumdayken buraya geldim ama bu sezonu iyi bir şekilde bitirirsek ve ilerki senelerde yöneticilerimiz benimle çalışmak isterlerse seneye takımımızda genç oyuncu sayısında artış olacağını söyleyebilirim.

3SAYI: Çift lisanslı oyuncuların gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

T.M: Çok önemli güzel bir uygulama,bunun hatta sayısı bile arttırılabilir.Genç oyuncular için büyük bir fırsat.Mesela Uğur Öğüt geçen senenin en iyi 2. lig guardlarından bir tanesi. Şu anda hem 1. ligden hen 2. ligden kendisiyle ilgilenen klüpler var. Bu oyuncuyu ve takımı riske edip 20 25 dakika oynatmam neredeyse imkansız.Ona verebileceğim maximum süre 10 dakika civarıdır. Fakat bu oyuncu gelişimini 10 dakika ile sağlayamaz , burda aldığı sürenin üstüne 2. ligde oynayacağı 30 35 dakikayla performansını arttırdığını basketbolunu geliştirdiğini düşünüyorum.

3SAYI:  Bu sezon için son transfer hakkınızı kullanacak mısınız?

T.M: Buraya geldiğimde 2 transfer hakkımız vardı. Birini eski oyuncumuz Jan Jagla yı getirerek kullandık. Heiko Schaffartzik ‘den boşalan yere 1 belki 1 2 pozisyonunda oyuncu bakıyoruz.Fakat öyle bir durumdayızki herkes kendi takımıyla devam ediyor, çok büyük bir maddi sıkıntı ya da takım içi anlaşmazlık olmazsa kimse klübünden ayrılmıyor.Şu anda aklımızda bir çok isim var ama bu hakkı iyi kullanmak istiyorum,getireceğimiz oyuncunun burayı hakeden bir isim olması lazım.En kısa zamanda o ismi bulacağız ve kadromuza katacağız.

3SAYI: Maça gelen seyirci hakkında neler söyleyeceksiniz?

T.M: Ankara seyircisi gerçekten basketbolu seviyor ve biliyor. Daha önce salonun maçın başlamasına bir buçuk iki saat kala dolduğu maçlarda ben asistan koç olarak görev yaptım. Salonun büyük kısmında yine Ankaraüçlüler vardı, taraftarı böyle ayırmamak lazım.Her kesimden her seyirciye ihtiyacımız var.Mutlaka bu tür seyircilerimiz de olacak.Onlar salona Türk Telekom taraftarı olarak geliyorlar, biraz fanatik olabilir ama ben salonun tıklık tıklım dolu olupta çık çıkmayan bir maç yerine, 100 200 kişiyle hareketlenmesini tercih ederim. Son 2 senedir seyici sayımızda bir düşüş olduğu doğru.Bunu düzeltmek istiyorum ama tek başıma yapamam, oyuncular sahaya yansıttıkları güzel basketbolla seyirciyi kendileri çekicekler. Şu anda iyi gidiyoruz göreve başladığımdan beri oynadığımız 6 Beko Basketbol Ligi maçının 4ünü kazandık.Kaybettiğimiz maçlardan biri Banvit deplasmanı diğeri ise Trabzon deplasmanı , ki Trabzon deplasmanı hala kafamızda soru işareti.Takım artık güzel basketbolunu sahaya yansıtıyor,ben Ankara seyircisinde rica ediyorum bizi desteklemeye gelsinler.

3SAYI: Son olarak Dünya Şampiyonasının etkilerini nasıl görüyorsunuz?

T.M:  Dünya Şampiyonası’nda muhteşem bir sonuç aldık. Zaten basketbolda son 2 3 yıldır büyük bir ilerleme var.Tabi bu insanları basketbola biraz daha çekiyor,hem seyirci açısından hem altyapılar açısından.Bunun sonuçlarını 3 5 yıl daha alacağız gibi geliyor. Şu andaki seyircisi sayısında çok büyük bir artış var sadece Ankara için söyleyemeyiz ama diğer şehirlerde gittiğimiz tüm maçlarda hemen hemen salon ağzına kadar dolu oluyor.Bunu kullanmak ve daha da geliştirmek lazım,gerekli yatırımın federasyon tarafında yapılacağına inanıyorum.Umarım Avrupa da ilk sıraya yükselicek kadar bir basketbol sevgisi ülkemizde oluşur.

3SAYI: Teşekkür ederiz.

T.M: Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi

Doğu Konferansı Zirvesi ve Adaylar

Doğu inanılmaz bir çekişmeyle şekillenirken 4 büyük takım zirveye oynuyor. Bu takımlar ise tabii ki Boston, Miami, Chicago ve Orlando. Bu arada Atlanta da süpriz bir şekilde bu takımların arasına girmiş bulunmakta. Orlando’nun 1.5 maç önündeler ama sezon sonuna yaklaşırken orda bulunmaya devam etmeleri oldukça düşük ihtimal.

Bu bahsettiğim 4 takım teker teker incelendiğinde ortaya şu notlar çıkıyor :

Orlando Magic

Orlando son maçlardaki istikrarsızlığı yüzünden biraz tehlikede. Son 15 maçın 8’ini kaybederken yerlerini de Atlanta’ya kaptırdılar. Takas öncesi ve takas sonrası galibiyet oranları da şaşırtıcı olsa da aynı : 16-10.

Ama sadece kazanıp kaybettiklerine değil de form olarak bakarsak durum o kadar da kötü görünmüyor. 11 sayı ile kaybettikleri Boston maçında sadece skorda yenildiler. Arenas 7 de 0 la oynadı vs. Yani her zaman olmayacak ve sonradan düzeltilebilir değişkenler ile yenildiler. Son 5 galibiyetlerinin de hepsi çift haneli farklarla son buldu.

Orlando yüzde 50 ve üstü galibiyet oranı olan takımlara karşı 7 maç üstüste kaybetti ve bu da demek oluyor ki güçlü takımlara karşı iyi oyunlarını sürdüremiyorlar. Özellikle en çok yapılan değerlendirme de Rondo, Rose gibi rakibin oyun kurucularını savunmakta zorluk yaşıyorlar ve defansta da D.Howard’a her zamankinden daha fazla muhtaçlar.

Chicago Bulls

Açıkçası Bulls, Noah ve Boozer sakatlıklarından dolayı biraz sürpriz bir şekilde ilk 3’e giriyor. Derrick Rose kendisinden beklenenin fazlasını verebildi bu takıma ve neredeyse tek başına takımını ayakta tuttuğu maçlar oldu. Çoğu kişi Bulls’u hücum basketbolu oynuyor görse de aslında ofansif verimlilikleri NBA ‘de sadece 18. sırada. Yani Chicago da aslında bir defans takımı ve Noah sağlıklı olarak takımına döndüğü anda oyunları bir kademe daha iyi olacak.

Tüm bunlar olurken maç takvimleri Bulls’a oldukça yardımcı oldu. Chicago şimdiye kadar ligin en kolay 2. fikstürüne sahipti ve bunun üstüne bir de 49 maçn 27’sini evlerinde oynadılar. Noah’ın sakatlığı olabilecek en iyi zamana denk geldi aslında, çoğunlukla kolay maçlara. Bugünkü Portland maçıyla beraber son 33 maçlarının 19’unu deplasmanda oynayacaklar.

Miami Heat

Miami Heat 9-8 ile başladıklarına sezona 28-6 ile devam ederek doğu zirvesine aday oldular. Bu 28-6 lık serileri ise tüm NBA ‘ de kazanma yüzdesi en yüksek olan seri oluyor (Evet, Spurs’ten bile daha iyi bir dönem). Dolayısıyla kötü starta rağmen muhteşem bir geri dönüşle diğer takımların gözünü oldukça korkutuyorlar.

Ama Miami de aynı Chicago gibi fikstüründen yardım alan bir diğer takım. Kalan maçları oynadıklarına oranla daha zor. Özellikle All-Star arasından sonra 13 maçlık bir döneme girecekler ve bu 13 maçın 12’si yüzde 50 ve üstünde galibiyet oranı olan takımlarla olacakken 7 maç da NBA ‘in elit takımlarıyla oynanacak. Bu dönem Heat için en belirleyici sınav olacak. Dolayısıyla LeBron, Wade ve Bosh’un özellikle bu dönemde çok sağlıklı kalması gerekiyor.

Boston Celtics

Herkesin beklediği gibi Celtics doğunun zirvesinde. Fakat olumsuzdan başlamak istiyorum. Sezona 23-4 ile Christmas ‘a kadar neredeyse kusursuz bir yüzdeyle başladılar fakat devamında 15-8 yaparak hafiften çatırdadılar. Evlerinde de toplamda sadece 14 maçları kaldı.

İyi olan ise doğunun en kolay fikstürüne sahipler. Kalan 32 maçın sadece 12’si yüzde 50 ve üstü galibiyet alan takımlara karşı. Ayrıca Boston bu hafta oynayacakları Lakers ve Miami maçlarıyla da zor maçlarını da oldukça azaltmış olacak.

Zirve için en büyük rakipleri şu an Heat gibi görünüyor ve bu pazar günü oynanacak olan Boston – Miami maçı bu bakımdan inanılmaz önemli. Bu maçın zirve mücadelesindeki yeri çok belirleyici olarak değerlendiriliyor.

Cihat Cemal Özdemir

Kevin Love ve İstatistikleri

Bu haftaya damgasını vuran olay kuşkusuz ki All-Star Batı takımına Yao Ming’in yerine Kevin Love’ın seçilmesiydi. Çoğu kişi LaMarcus Aldridge’in bu onura ulaşmasını umuyordu. Çünkü Portland 27-24 ile playoff potasına giriyor ve bunca sakatlığa rağmen takımın ayakta kalmasını sağlayan isim de Aldridge idi. (Kevin Love’ın takımı Minnesota ise 11-39 ile batının en sonuncusu) Bu Aldridge ‘i destekleyenlerin kozu.

Şimdi de Kevin Love tarafından bakalım olaya; istatistikler. Love’ınki ler 21.3 sayı, 15.6 ribaunt. Lamarcus Aldridge’inki ler ise 21.2 sayı, 9.1 ribaunt. Bunun yanında Love’ın yüzde 43 gibi bir 3’lük isabeti var ve bu onu LaMarcus’dan kesinlikle ayırıyor.

Ama ben asıl farkı oluşturan ribaunt faktörüne değinmek istiyorum. Ribaunt istatistikleri bence tamamen değersizdir ve doğruyu yansıtmaz görüşündeyim. Çünkü bu tamamen oyun hızınıza bağlıdır. Hızlı oynayan takımlar çok, yavaş oynayan takımlar da az ribaunt alırlar. Mesela Boston Celtics maç başına 38.5 ribaunt ile tüm NBA’de 29. sırada. Sizce gerçek anlamda bu mümkün müdür ? Boston Celtics ribaunttan hiç anlamayan ve pota altında etkisiz olan bir takım mı ?

Şimdi diyeceksiniz o zaman ribaunt önemsiz midir ya da nasıl ölçülür ? Bu konuda ESPN yazarı olan John Hollinger’ın icadı olan ve özellikle Amerika’da çok kabul görmüş bir sistemi ve istatistik değerleri var.  Konumuz bu olmadığından çok yüzeysel geçmeyi tercih ediyorum. Kısaca sizin maç başına aldığınız ribaunt sayısına bakmıyor da maçtaki ribauntların yüzde kaçını alabildiğinize bakıyor. Dolayısıyla bu tür istatistikleri dış faktörler (biraz önce bahsettiğim ‘oyun oynanma hızı’ gibi) olmadan oluşturduğu için daha amaca yönelik sonuçlar ortaya çıkıyor.

Bu durum Kevin Love’ın lehine mi yoksa aleyhine mi ona değinelim. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Minnesota çoğu yorumcunun söylediği gibi hızlı bir basketbol oynuyor ve iş bazen ‘gazozuna maçlar’ a dönüyor. Bu durumda da ribaunt almak daha basit ve mümkün oluyor çünkü ‘sayısı azaldıkça değerinin düşmesi’ durumu burda da mevcut.

Bunu daha fazla uzatmadan Hollinger istatistik lerine geliyorum : Kevin Love oynadığı maçlarda ribauntların yüzde 23.5 ‘ini alıyor. Aldridge ise 13.9. İşte bana göre bu Love’ın ribaunt konusundaki üstünlüğünü gerçek anlamda kanıtlayan şeydir. Sırf Minnesota’da oynuyor diye fazla ribaunt alması anlaşılabilir birşey ama ribauntların yüzde 23.5 ‘ini alması takımıyla alakalı olmayan ve kesinlikle saygı duyulması gereken birşeydir.

Burda Aldridge haketmiştir ya da haketmemiştir  davasında kesinlikle değilim. Minnesota’da oynadığı için nispeten az saygı duyulan Love’ın istatistik lerinin gazozuna maçlarla şişirildiği görüşünün biraz olsun tam olarak doğru olmadığını anlatmak istedim. Umarım All-Star maçında bırakır da arkadaşları da ribaunt alır =)

Cihat Cemal Özdemir

NBA All Star 2011 3SAYI Yarışmacıları Belli Oldu

Heyecanla bekelen NBA All Star 2011’in 3SAYI yarışması katılımcıları belirli oldu. 19 Şubat 2011 tarihinde gerçekleşecek organizasyona 6 isim katılıyor. Katılan isimler şöyle:

Oyuncu isabet Deneme %
Ray Allen, Boston 115 249 .462
Kevin Durant, Oklahoma City 85 245 .347
Daniel Gibson, Cleveland 79 180 .439
James Jones, Miami 91 213 .427
Paul Pierce, Boston 73 182 .401
Dorell Wright, Golden State 124 303 .409

Dünden bugüne 3 sayı yarışmalarını kazananların listesi ise şöyle oluşuyor:

1986 – Larry Bird, Boston
1987 – Larry Bird, Boston
1988 – Larry Bird, Boston
1989 – Dale Ellis, Seattle
1990 – Craig Hodges, Chicago
1991 – Craig Hodges, Chicago
1992 – Craig Hodges, Chicago
1993 – Mark Price, Cleveland
1994 – Mark Price, Cleveland
1995 – Glen Rice, Miami
1996 – Tim Legler, Washington
1997 – Steve Kerr, Chicago
1998 – Jeff Hornacek, Utah
2000 – Jeff Hornacek, Utah
2001 – Ray Allen, Milwaukee
2002 – Peja Stojakovic, Sacramento
2003 – Peja Stojakovic, Sacramento
2004 – Voshon Lenard, Denver
2005 – Quentin Richardson, Phoenix
2006 – Dirk Nowitzki, Dallas
2007 – Jason Kapono, Miami
2008 – Jason Kapono, Toronto
2009 – Daequan Cook, Miami
2010 — Paul Pierce, Boston

PHIL JACKSON – YAŞAYAN EFSANE

Egosu göklerde süper yıldızlar, oluşturulması gereken takım kimyası, zor zamanlarda alınacak radikal kararlar ve kafanızın üstünde Demokles’in Kılıcı gibi duran medya.

NBA’de koçluk yapmak bir yana, her sezon başarıya endeksli, şampiyonluk dışındaki dereceleri kabul etmeyen takımları çalıştırmak meşakatli bir iştir. Hele ki elinizi tek bir boş parmak kalmayana dek şampiyonluk yüzüğüyle doldurmak ancak Phil Jackson gibi efsanelerin mahareti olabilir.

Oyunculuk Kariyeri

17 Eylül 1945’te Montana’da doğan Philip Douglas Jackson, eğitimini North Dakota Koleji’nde almış, NBA oyunculuk kariyeri ise 1967 yılında MewYork Knicks tarafından 17. Sırada draft edilmesiyle başlamıştır. 11 sene bu takım için mücadele eden Jackson, Knicks’le biri aynı zamanda asistan koçluk olmak üzere 2 şampiyonluk yaşamıştır. Forvet pozisyonunda oynayan 2.03’lük “Zen” lakaplı basketbolcunun 1978’de başlayan New Jersey Nets kariyeri 2 sene sürmüş ve 1980 yılında aktif oyunculuk hayatına son noktayı koymuştur.

Koçluk Kariyeri

21 yıldır devam eden koçluk hayatına ilk adımlarını 1989 yılında Chicago Bulls’la atan Phil Jackson, ilk iki yılında 3’er yıllık “Three Peat” denilen şampiyonluk serilerinin temellerini atıyordu. Onun önderliğindeki Bulls, başrolde Michael Jordan, yan rolde Scottie Pippen’ın müthiş performanslarıyla 1991-92-93 ve 1996-97-98 sezonlarında mutlu sona ulaşırken, takım hüviyetini hiçbir zaman bozmadan Jordan ve Pippen’a eşlik eden, ilk seride John Paxon ve Horace Grant, ikinci seride Ron Harper ve Toni Kukoc’la kusursuz bir makina görüntüsü çiziyordu. Zaman zaman Bulls için, Phil Jackson’ın değil Michael Jordan’ın takımı yakıştırmaları yapılsa da, 1984-91 yılları arasında Jordan’lı Chicago’nun şampiyon olamamasının tek sebebinin Phil Jackson’un eksikliği olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak düzeydeydi.

2000 yılı geldiğinde artık efsane koç için yeni bir dönem başlıyordu. Bu kez elinde “Majesteleri” nin veliahtı olarak gösterilen kaprisli süper yıldız Kobe Bryant ile görece sorunsuz ancak Jackson’ın kısalara dayalı 3’lü hücum sistemine uymayan Wilt Chamberlain’in veliahtı olduğu söylenen Shaquille O’Neal vardı. Hedeflere giden yol taşlı, başarı mecburiydi. Egoları fazla çarpıştırmadan hem ekip düşüncesi ön planda olacak, hem de oluşturulan pahallı kadronun hakkı sonuna kadar verilecekti. İşte bu noktada Phil, bütün birikimini ortaya koyarak 2000-01 ve 2002’de 3. Three Peat’ini gerçekleştirdiği gibi, hem Kobe’nin hem de Shaq’ın tüm hünerlerini sergileyebilecekleri bir sistemi Lakers’a yerleştirdi. Dışardan belki herşey tozpembe görünüyordu ancak, Kobe’nin “Tek Adam, Tek Yıldız” olma isteği en sonunda Shaq’ın ayrılmasına sebep olacak kadar huzursuz bir ortam yarattı. O dönem dair Jackson, 2003’te yazdığı “Ruhunu Arayan Takım” kitabında Kobe için “Uncoachable” tanımını kullanıyordu. Büyük kan kaybeden takım, peşisıra gelen ayrılıkların da etkisiyle 7 sene boyunca hayal kırıklıkları içinde şampiyon olamadı. Gary Payton, Karl Malone gibi isimler bile makus talihi değiştiremedi. Daha sonra Phil Jackson tekrar insiyatifi eline alıp, yakın tarihte başarıyı getiren Magic Johnson-Kareem Abdul Jabbar ve Kobe Bryant-Shaquille O’Neal birlikteliklerine öykünerek Kobe-Gasol ikilisini yarattı ve son iki sene özlenen şampiyonlukları yakaladı.

Toplamda 11 Şampiyonluk kazanan tecrübeli koç, bu alandaki rekoru hala elinde bulundurmaktadır. 1996 yılında NBA’de “Yılın Koçu” seçilmiştir. Kutsal Çemberler ve Ruhunu Arayan Takım adlarında iki kitabı bulunan Jackson, deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken, çalıştırdığı takımların mahrem alanları olan soyunma odası diyaloglarını bile kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmemiştir. NBA tarihi için yapılan gelmiş geçmiş en büyük 10 koç listesine de girmiş olan Phil, 2007 yılında “Basketball Hall of Fame” olma gururuna da erişmiştir.

Sezon Yaş Takım O G M G% G > .500 Sıra O Plyf G Plyf M Plyf G-M% Plyf
1989-90 44 CHI 82 55 27 .671 14.0 2 16 10 6 .625
1990-91 45 CHI 82 61 21 .744 20.0 1 17 15 2 .882
1991-92 46 CHI 82 67 15 .817 26.0 1 22 15 7 .682
1992-93 47 CHI 82 57 25 .695 16.0 1 19 15 4 .789
1993-94 48 CHI 82 55 27 .671 14.0 2 10 6 4 .600
1994-95 49 CHI 82 47 35 .573 6.0 3 10 5 5 .500
1995-96 50 CHI 82 72 10 .878 31.0 1 18 15 3 .833
1996-97 51 CHI 82 69 13 .841 28.0 1 19 15 4 .789
1997-98 52 CHI 82 62 20 .756 21.0 1 21 15 6 .714
1999-00 54 LAL 82 67 15 .817 26.0 1 23 15 8 .652
2000-01 55 LAL 82 56 26 .683 15.0 1 16 15 1 .938
2001-02 56 LAL 82 58 24 .707 17.0 2 19 15 4 .789
2002-03 57 LAL 82 50 32 .610 9.0 2 12 6 6 .500
2003-04 58 LAL 82 56 26 .683 15.0 1 22 13 9 .591
2005-06 60 LAL 82 45 37 .549 4.0 3 7 3 4 .429
2006-07 61 LAL 82 42 40 .512 1.0 2 5 1 4 .200
2007-08 62 LAL 82 57 25 .695 16.0 1 21 14 7 .667
2008-09 63 LAL 82 65 17 .793 24.0 1 23 16 7 .696
2009-10 64 LAL 82 57 25 .695 16.0 1 23 16 7 .696
2010-11 65 LAL 51 35 16 .686 9.5 1
Career 1609 1133 476 .704 328.5 323 225 98 .697

OKAN ÇARGA

okancarga@3sayi.com

Yıldız Kızlar Sahaya Çıkıyor

TBF– 11-21 Ağustos 2011 tarihleri arasında İtalya’da düzenlenecek olan Yıldız Kızlar Avrupa Şampiyonası’nda ülkemizi temsil edecek olan Yıldız Kız Milli Takım aday kadrosu, şampiyona hazırlıklarını bu yıl ilk kez Samsun’da Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından organize edilen ve Canik Belediyesi’nin destek verdiği Uluslararası Canik Turnuvası‘na katılarak sürdürecek.

6-9 Şubat tarihleri arasına turnuvanın gerçekleştireceği Samsun’da kampa girecek olan millilerimiz, kamp çalışmalarının ardından 10-12 Şubat tarihleri arasında da Uluslararası Canik Turnuvası’nda Polonya, Ukrayna ve Bulgaristan ile karşı karşıya gelecek.

Yıldız Kız Milli Takımımız, turnuvanın ilk gününde 10 Şubat Perşembe günü Bulgaristan ile saat 19:00‘da karşı karşıya gelecek. İkinci maçında yine aynı saatte Ukrayna ile oynayacak olan millilerimiz, turnuvanın son gününde saat 18:00‘de ise Polonya ile mücadele edecek.

Turnuvanın detaylı programı ise şu şekilde;

10 Şubat Perşembe
17:00 Ukrayna – Polonya
19:00 Bulgaristan – TÜRKİYE

11 Şubat Cuma
17:00 Polonya – Bulgaristan
19:00 TÜRKİYE – Ukrayna

12 Şubat Cumartesi
16:00 Ukrayna – Bulgaristan
18:00 TÜRKİYE – Polonya

Yıldız Kız Milli Takımımızın Samsun kampı ve Uluslararası Canik Turnuvası kadrosu ise şu şekilde;

Teknik ve İdari Kadro

Çiğdem Ayşe Oktay
Altyapı Bn.Mt.Menajeri
TBF
Ender Ünlü
İdareci
Kayseri GSGM İl Müdürlüğü
Erkan METİN
Antrenör
Fenerbahçe
Birtan Öztürk
Yard. Antrenör
Medical Park Galatasaray
Olga Sevim
Yard. Antrenör
Gazi Üniversitesi
Hasan Kömür
Masör
Botaşspor

Oyuncu Kadrosu

Tilbe Şenyürek
Botaşspor
Sehernaz Cidal
Botaşspor
Hülya Çoklar
Fenerbahçe
Ezgi Manlacı
Ceyhan
Büşra Akbaş
Botaşspor
Gülcihan Kömür
Botaşspor
Minel Bodur
Fenerbahçe
Aylin Darınç
Botaşspor
Melis Gülcan
Fenerbahçe
Başak Altunbey
Fenerbahçe
Deniz Çatalbaş
Fenerbahçe
Fahriye Bayraktar
Fenerbahçe
Nurhilal Özköse
Fenerbahçe
Buse Özek
Beşiktaş Cola Turka
İrem Kikiler
Şehit Öğretmenler SK
Ecenur Yurdakul
Galatasaray Medical Park

Marcelus Kemp Beşiktaş’ta

Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımı, İtalya’ın Virtus Bologna takımından ABD’li oyuncu Marcelus Kemp ile anlaştı.

Kulupten yapılan açıklamada: ”Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımımız, İtalya’nın Virtus Bologna takımından Marcelus Kemp’i renklerine bağladı. 26 yaşındaki ve 1.96 boyundaki Kemp, bugün akşam saatlerinde Türkiye’ye gelecek. Sporcu ile yarın yapılacak olan sağlık kontrolünden sonra sözleşme imzalanacak.” denildi

Umarım Beşiktaş takımı bu oyuncunun sağlık kontrolünde sorun yaşamaz..

All Star 3SAYI Yarışması Şampiyonu: Ömer Onan

Beko TBL All Star 2011’in 3SAYI Yarışması şampiyonu Ömer Onan oldu. Finalde 14 puan toplayan Ömer Onan rakiplerini geride bırakarak yarışmanın galibi oldu.

Üç sayı yarışmasına Fenerbahçe Ülker’den Ömer Onan, Pınar Karşıyaka’dan David Holston, Medical Park Trabzonspor’dan Alvin Snow, Beşiktaş Cola Turka’dan Michal Ignerski ve Türk Telekom’dan da Yunus Çankaya ile Rasim Başak katıldı.

Eleme turunda Medical Park Trabzonspor’dan Alvin Snow 20 puan toplarken, Fenerbahçe Ülker’den Ömer Onan 16 puan, Türk Telekom’dan da Rasim Başak 13 puan toplayarak finale yükseldi. Beşiktaş Cola Turka’dan Michal Ignerski 12 puan, Pınar Karşıyaka’dan David Holston 10 puan ve Türk Telekom’dan da Yunus Çankaya 7 puan ile üç sayı yarışmasına eleme turunda veda ettiler.

İlk turda 16 sayı kaydeden ve finalde de 14 sayı üreten Ömer Onan yarışmanın birincisi olurken, 9 sayı üreten Medical Park Trabzonspor oyuncusu Alvin Snow ise ikinci oldu.

Üç sayı yarışmasında Türk Telekom’dan Rasim Başak da 6 sayı ile üçüncü sırayı aldı.

Beko All-Star 2011’de üç sayı yarışmasının galibi Ömer Onan, ödülünü TBF Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar’dan aldı.

Oyuncu
Takım
Puan
Ömer Onan
Fenerbahçe Ülker
14
Alvin Snow
Medical Park Trabzonspor
9
Rasim Başak
Türk Telekom
6

Beko TBL All Star 2011 Zamanı

6 Şubat Pazar günü yapılacak olan Beko TBL all star için tüm hazırlıklar tamamlandı. Ankara da gerçektleştirilecek organizasyonun başlama saati 14.00. Show TV den naklen yayınlanacak olan bu basketbol şölenini kaçırmamanız dileğiyle.

Ankara Spor Salonu’nda 6 Şubat Pazar günü saat 14.00’de başlayacak organizasyonda, Efes Pilsen’den 6, Fenerbahçe Ülker’den ise 4 oyuncu mücadele edecek. Türk statüsünde oynayan Fenerbahçe Ülkerli Emir Preldzic, Türk Yıldızlar Karması’nda yer aldı.

(A) Milli Erkek Basketbol Takımı Başantrenörlüğüne getirilen Orhun Ene, All Star’da Türk Yıldızlar Karması’nın, Fenerbahçe Ülker Başantrenörü Neven Spahija ise Yabancı Yıldızlar Karması’nın başantrenörlüğünü yapacak.

Yarışmalara ve maçlara seçilen oyuncular ise şu şekilde;

Beko All-Star 2011 Türk Yıldızlar Karması
Emir Preldzic
Fenerbahçe Ülker
Can Akın
Olin Edirne
Haluk Yıldırım
Galatasaray Cafe Crown
Sinan Güler
Efes Pilsen
Muratcan Güler
Antalya Büyükşehir Belediyesi
Cevher Özer
Beşiktaş Cola Turka
Barış Ermiş
Banvit
Nedim Yücel
Mersin Büyükşehir Belediyesi
Ümit Sonkol
Bornova Belediyesi
Birkan Batuk
Pınar Karşıyaka
Kerem Tunçeri
Efes Pilsen
Oğuz Savaş
Fenerbahçe Ülker
Ömer Onan
Fenerbahçe Ülker
Kerem Gönlüm
Efes Pilsen
Baş Antrenör
Orhun Ene
Banvit
Beko All-Star 2011 Yabancı Yıldızlar Karması
Jerome Jerry Randle
Türk Telekom
Mire Chatman
Beşiktaş Cola Turka
Predrag Samardjiski
Olin Edirne
James Ogilvy
Beşiktaş Cola Turka
Radoslav Rancik
Galatasaray Cafe Crown
Bostjan Nachbar
Efes Pilsen
David Holston
Pınar Karşıyaka
Renaldas Seibutis
Olin Edirne
Igor Rakocevic
Efes Pilsen
Tyler Smith
Bornova Belediyesi
Marko Tomas
Fenerbahçe Ülker
Nikola Vujcic
Efes Pilsen
Preston Shumpert
Galatasaray Cafe Crown
Lance Williams
Banvit
Baş Antrenör
Neven Spahija
Fenerbahçe Ülker
Üç Sayı Yarışması Yarışmacıları
Ömer Onan
Fenerbahçe Ülker
David Rae Leonard Holston
Pınar Karşıyaka
Alvin Eugene Snow – Jr.
Medical Park Trabzonspor
Yunus Çankaya
Türk Telekom
Michal Jakup Ignerski
Beşiktaş Cola Turka
Rasim Başak
Türk Telekom
Smaç Yarışması Yarışmacıları
Vincent Sheldon Grier – Jr.
Mersin Büyükşehir Belediyesi
Antwain La’mar Barbour
Erdemir
İlkan Karaman
Tofaş
Altan Erol
Erdemir
David Tyler Smith
Bornova Belediye
Lawrence Edward Roberts
Efes Pilsen