Yazar arşivleri: 3SAYI

Carmelo Takası ve Beklentiler

Bu sezon maçlardan bile daha fazla konuşulan, tartışılan tek bir şey vardı : olası bir Carmelo Anthony takası. Evet, bu oldu ama istenen şekilde mi ? Kim karlı ? Ne değişti ? Bu soruların hepsine kendi adıma cevap aradım, bunun sonucunda da bu yazı ortaya çıktı.

Takas ;

Denver :  Wilson Chandler, Raymond Felton, Danilo Gallinari, Timofey Mozgov, 1 ilk tur draft hakkı ve 3 milyon dolar nakit.

New York :Carmelo Anthony, Chauncey Billups, Shelden Williams, Anthony Carter ve Renaldo Balkman.

Bunun yanında New York ile Minnesota arasında da ufak bir takas oldu. Knicks Anthony Randolph ve Eddy Curry’yi göderirken Minnesota’dan Corey Brewer’ı aldı. Ama ben asıl takas üzerinde durmak istiyorum.

KİM NE KADAR KARLI ?

Değerlendirmeye takasın esas adamının gittiği takım ile başlayalım, New York Knicks. New York için Carmelo’yu almak sanılandan çok daha fazla önemliydi aslında. Çünkü geçen sene LeBron söylentileri çok vardı ve sonunda LeBron Miami’ye gitti. Genel tabloda New York başarısız dendi(Sadece bu olay hakkındaki politikadan bahsediyorum). Eğer bir de Carmelo’yu alamamış olsaydı New York özellikle son 1 aydır NBA’de en çok konuşulan olay buyken, yerden yere vurulurdu. Carmelo ve LeBron arasında bir de fark var. LeBron asla çıkıp da ‘Ben New York Knicks forması giymek istiyorum’ demedi. Ama Melo dedi. Bunun üzerine taraftar baskısı da eklenince Carmelo’yu almamak Knicks’in saygınlığına en büyük darbeyi vururdu.

Peki hepsi tamam da Denver’dan şimdi ya da yıl sonunda bi şekilde zaten ayrılacağı bilinen Carmelo için 2 ilk beş oyuncunu, 6. adamını ve gelecek vaadeden bir uzunu vermek gerekir miydi ?

Aslında bu sorunun cevabını bir eşleştirmeyle aramak istiyorum. Takas öncesi Knicks(Felton-Fields-

Gallinari-Amare-Mozgov) ve takas sonrası Knicks(Billups-Fields-Carmelo-Amare-Turiaf).

New York her ne kadar çok önemli oyuncularını vermiş olsa da takas sonrası daha iyi bir takım görüntüsünde olmaları bekleniyor(en azından kağıt üzerinde). Takas öncesi ilk 5, 28-26  ile All-Star arasına girdi. Yeni ilk 5 daha iyisini yapabilir mi ? Kesinlikle yapabilir.

Billups – Felton değişikliği üzerinde hiç durmadım, çünkü gerekmiyor bile. Billups şampiyonluk yaşamış ve playofflarda baya bi zaman geçirmiş, dolayısıyla o havayı bilen bir oyuncu. New York’un da hedefi bu takasla playofflarda başarı bazlı olduğundan bu kesinlikle takıma olumlu yansıyacaktır. Ama Billups 34 yaşında ve belki de son 2 yılını oynuyor. Başarı bu kadar yakın zamanda mı bekleniyor sorusuna 2. kısımda değineceğim.

Tüm bu faktörler ele alındığında bana göre New York iyi bir takas yapmıştır. Eskisine göre daha iyi bir ilk 5’i ve 2 süperstarı var.

Şimdi sıra geldi Nuggets’a. Nuggets açısından öyle uzun uzun konuşacak bir durum yok. Gitmek isteyen Carmelo’ya karşı 3 tane maç başına sayı ortalaması en az 15 olan ve aralarında en büyüğü 26 yaşında olan oyuncu + Mozgov. Her ne kadar yıldız kaybetmek Denver’a bir darbe olacaksa da Nuggets alabileceği en iyi karşılığı aldı ve Melo’nun eksikliğini en aza indirgediler. Dolayısıyla Nuggets yapabileceği en iyi takası yaptı.

GELECEKTE NELER OLACAK ?

Yine New York’la başlıyorum ve kısacası yakın gelecekle ilgili herhangi bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Bu seneyi baz alırsak New York’un playofflara 6 ile 8. sıralar arasında gireceği görüntüsü var. Dolayısıyla ilk turda eşleşecekleri takımlar, son 3 yılda 1 şampiyonluk ve bunun dışında 1 final oynayan Boston, Wade-LeBron-Bosh üçlüsünün şampiyonluğa aç takımı Miami, Dwight Howard’lı ve oturmuş bi sistemi olan(kısacası son 3 yıldır playofflarda nispeten başarılı) Orlando ve çok hayati sakatlıklara rağmen doğu zirvesine oynayan inanılmaz kenetlenmiş Bulls. Bunların hangisini eleyebilir ki ilk turu geçsin.

Biraz daha geniş çaplı bakarsak, en azından önümüzdeki 3-4 yıl için, Bulls şampiyonluk kalibresinde bir takım olmak için oynuyor ve gelecek yıllarda buna kesinlikle adaylar. Orlando artık Howard’ın etrafına doğru oyuncuları doğru sistemde yerleştirmesini biliyor, ya da aksini düşünenler var ise öğrenmelerine çok az kaldı. Miami’yi anlatmaya gerek yok, önümüzdeki 5 sezonda öyle yada böyle favoriler. Bir tek Boston zamanın yanında değil de karşısında olan taraf(ki o da önümüzdeki yıl için de geçerli olacağını düşünmüyorum, belki 2-3 sene sonra).

Bu görüntüde New York bu kadroyla bile geçtim şampiyonluk adayını, Doğu Finali adayı bile henüz değil. Bu takas elbette ki başarı için yapılmış bir takastır ama asıl sebep başarıdan da önce New York’ a ‘artık bir şansımız var’ inancını ve heyecanı aşılamak. Ama sadece şans.

Denver’a gelirsek tablo pek iyi değil. Batıda yedinciler ve bu akşam oynayacakları Memphis maçını kaybettikleri koşulda(Carmelo ve Billups’sız oynayacaklar) birden dokuzuncuşuğa düşüyorlar. Elde ettikleri oyuncuların hepsi çok kaliteli ve gelecek vaadediyorlar. Ama bu sezon ne kadar sürede şehire, yeni koçlarına, yeni takım arkadaşlarına alışacakları çok önemli. Zira, Utah’ın playofflara girme şansının kalmadığını düşünen biri olarak Denver’ı sene sonunda 8. sırada görebiliyorum. Bu durumda 8. lik için tek ciddi rakipleri Phoenix. (Memphis’i saymadım çünkü onlara 7. lik daha yakın).

Tüm bu değerlendirmelerime göre şunu söyleyebilirim ki, bu takas çok büyük bir takastı, özellikle takımlardan birinin New York olması ve içinde Carmelo Anthony’yi barındırması açısından. Ama tüm NBA bazında ne değişti derseniz eğer cevabım şu olurdu ‘HİÇBİRŞEY’

Sabırla bu nispeten uzun yazımı okudğunuz için teşekkür ederim. Sıra artık New York maçlarını izlemekte..

İsmail Beleş Röportajı

İsmail Beleş, basketbol camiasının tanıdığı ve sevdiği değerli antrenörlerimizden birisidir. 1961 Balıkesir doğumlu olan İsmail Beleş, Bursa Erkek Lisesini bitirdikten sonra, Yabancı Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölümünü ve Ankara 19 Mayıs Gençlik ve Spor Akademisini bitirdi.

Basketbola 1972 yılında Tofaş’da başlayan İsmail Beleş, Tofaş’ın yanı sıra Oyak Renault altyapısında da oynadı. Daha sonra Ankara Ziraat ve Ankaragücü takımlarında forma giydi. Oyunculuk kariyerinde TB2L’ye kadar yükseldi.

1984 yılında Tofaş’ta antrenörlük kariyerine başladı ve 9 yıl boyunca küçük, yıldız ve genç takım antrenörlüğü yaptı. Tofaş’ta görev alırken 2 kez Türkiye şampiyonluğu yaşadı. A Milli takım seviyesinde görev almış birçok oyuncunun yetişmesine ciddi emeği vardır. Daha sonra Oyak Renault’da 6 yıl görev alan İsmail Beleş, Oyak Reanult’da A takım asistan koçluğu yaparken aynı zamanda da altyapı antrenörlüğüne de devam etti. Bu arada 1981 doğumluların Yıldız Milli Takım antrenörlüğünü 2 yıl ve 1982-1983 doğumlularında Ümit Milli Takım antrenörlüğünü yaptı.

Artık A takım baş antrenörlük kariyerinin başlama zamanı geldiğine inanan İsmail Beleş Karaman Bifa’da TB2L’de antrenörlük kariyerine başladı ve orada 1 yıl görev aldı. Daha sonra Gemlik ile anlaştı ve EBBL’den namaglup olarak TB2L’ye yükselme başarısını gösterdi, Daha sonra 3 yıl aynı takımla TB2L’ye devam eden İsmail Beleş ligde 3. olarak TBL’ye çıkma hakkı elde etmesine rağmen Gemlik, Oyak Renault yönetiminin bir takım TBL’de, bir takım TB2L’de olması kararı aldı(Gemlik, Oyak Renault’un ikinci takımıydı). Gemlik’ten sonra, 2 sezon Gaziantep’i, 1 sezon TED Ankara Kolejlileri, 2 yıl arayla Selçuk Üniversitesini, 2 yıl Bursa Basket’i, çok kısa bir süre Vestelspor’u ve 2010-2011 sezonunda Giresun’dan gelen teklife olumlu yanıt verdi ve EBBL temsilcisi Yeşil Giresun Belediyespor’u çalıştırıyor.

3SAYI: 2010 Dünya Şampiyonası’nın Türk Basketbolu’na yansımaları nasıl olmuştur?

İsmail BELEŞ: Bence en büyük etkisi Efes Pilsen-Panathinaikos maçında görüldü. Fenerbahçe maçında salonu dolduran 16000 seyirci hadi Fenerbahçe iyi oynuyor diye maça geliyordu bununla beraber Efes Pilsen maçında 8000–9000 seyirci olmasını A Milli takımımızın Dünya Şampiyonasındaki başarısına bağlıyorum. Aileler çocuklarını tekrar basketbola yönlendirdi. Bu başarıdan sonra yatırımlarda çoğaldı ve daha çok genç basketbola yöneldi diye düşünüyorum.

3SAYI: Bu sezon EBBL’de bir takım çalıştırıyorsunuz. TB2L ile EBBL arasında ne gibi farklılıklar var?

İsmail BELEŞ: TBL ile TB2L arasında nasıl fark varsa, TB2L ile EBBL arasında o kadar büyük bir fark var. Bir kere TB2L’de oynamak istiyorsan EBBL’de oynamak zorundasın. Bizim gibi 1 sezon EBBL’de bulunmaya çalışan ve TB2L’ye çıkmaya çalışan 10 tane takım vardır diye düşünüyorum. Ayrıca EBBL’de bulunalım 8–10 maç yapalım, bölgemizde bulunan gençler spor yapsın diye düşünen kulüplerde var. Zaten bu kulüpler her yıl bölgesel ligde oynuyorlar. Aslında EBBL’nin Anadolu’ya çok büyük bir faydası var. EBBL’nin hedeflerinden bir tanesi de oyuncuları basketbola çekmek ancak biraz önce de söylediğim gibi bizim gibi 1 sezon içinde bir üst lige çıkması gereken takımlarında oynaması gereken bir lig. Bu urum olunca çok farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Hakikaten çok zayıf takımlar var. Yani şöyle bir skor olabilir mi 30’a 150? Eğer sahada böyle bir sonuç varsa o takım hiçbir şey yapmıyor demektir. Hedefi olan takımlarla bu tür takımların oynadığı karşılaşmalar göze hoş gelmese de yapak bir şey yok.

3SAYI: Beraber çalıştığımız dönemde de kendi gözlemlediğim bir düşünceyi soruya dökmek istiyorum. Siz genç oyunculara korkmadan ve çekinmeden sorumluluk veriyorsunuz, sizi bu düşünceye iten faktörler nelerdir?

İsmail BELEŞ: Evet, seninle beraber Vestelspor’da çalıştık sen menajer bende antrenördüm. Benim basketbol felsefemde agresiflik var, genç oyuncularda coach’un düşüncelerini de fikirlerini de daha çok sahaya yansıttıkları için, ben genç oyuncuyu tercih ediyorum. Ancak, hedefe gitmek için tecrübeli oyunculara mutlaka ihtiyaç var. Ben hedefe giden yolda genç ve tecrübeli oyuncuları mix yaparak sahaya sürmeyi çok seviyorum. Sanırım ben birazda iddialıyım, bir yerde az oynayan bir oyuncuyu alıp oynatırım ve adam ederim diye düşünüyorum, bunda da başarılı olduğuma inanıyorum.

3SAYI: Türk takımlarının Avrupa da ki başarıları hakkında ki düşünceleriniz nelerdir?

İsmail BELEŞ: Türk takımlarının son yıllarda Avrupa da kazandığı başarılar ekonomiyle alakalı. Efes Pilsen’in, Fenerbahçe Ülker’in, Türk Telekom’un Beşiktaş Cola Turka’nın, Galatasaray Cafe Crown’ın bütçeleri hakikaten çok yüksek ve Avrupa da sayılı takımlarda bu bütçeler var. Birde uluslar arası karşılaşmalarda an başarılı olduğumuz takım sporunu basketbol olarak geliyor bana, yanılıyor muyum bilmiyorum ama? Artık Türk basktbolu küçükler, yıldızlar, gençler, ümitler seviyesinde bana göre Avrupa’nın üstüne çıkmak üzere. Yaş küçültme olmadan, hakikaten bu federasyon yaş küçültmeyi ortadan kaldırdı. Yaş küçültme olmadan altyapılarda alınan uluslar arası başarılar, ilerleyen yıllarda A takımlara da yansıyor. Artık iyi yabancı oyuncularda bizim takımlarımızı tercih ediyor. Tabii bu ekonomi ile ilgili ama eskiden İtalya, İspanya, Yunanistan’ı tercih ederlerdi, şimdi bu tercih bize doğru kaydı. Ayrıca artık çok yabancılı bir lig oynanıyor, bu da Avrupa da alınan başarılarda önemli bir faktör.

3SAYI: Aynı zamanda eğitmen kimliğinizde var. Bu kimlik, antrenörlüğünüze nasıl yansıyor?

İsmail BELEŞ: Ben Uludağ Üniversitesi’nde Beden Eğitimi aynı zamanda hocaydım. Bu arada bu yazda emekli oldum. Öğrencilerle muhatap olmak veya öğretmen olmak hakikaten antrenörlüğüne yansıyor. Daha çok öğretme yoluna gidiyorsun Öğretmen olmayan antrenör, öğretmez mi? Öyle bir şey değil. Çocuklara biraz daha öğretmen gibi yaklaşıyorsun, bununda benim için bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Daha çok anlatıp, daha ince detaylara iniyorsun, zaten basketbolda ki başarı detayla ilgili. Öğretmenlik artı bir avantaj sağladı.

3SAYI: Sizce TB2L’nin dörtlü final adayları kimler olabilir?

İsmail BELEŞ: Şu an, Optimum TED Ankara Kolejliler, Hacettepe Üniversitesi, Vestelspor, Kepez Belediye, Selçuk Üniversitesi gibi görüyorum.

3SAYI: Alttan gelen yeni antrenörlere neler tavsiye edersiniz?

İsmail BELEŞ: Yeni yetişen antrenörlere ilk söyleyeceğim şey bir yerde çalışmaya başlasınlar ve kaç lira alacağız diye sormasınlar. “Merhaba, gel antrenörlük yapar mısın?” diyorsun, “ağabey ben kaç lira alacağım?” diye soruyorlar. Biz başladığımız zaman değil kaç para alacağız, ne yapacağız emir kulu gibiydik. Çok çalışmaları lazım para arkadan gelir. Ayrıca antrenörlük mesleğinden herkes çok para kazanamıyor. Para kazanmak için birazda şansa ihtiyaç var. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Birde inceleyecekler nerede olursa olsun maç izleyecekler, internete girip okuyacaklar, yurtiçi ve yurt dışında seminerler takip edecekler ve büyükleriyle antrenör ağabeyleri ile oturup konuşacaklar. Sürekli fikir alışverişinde bulunacaklar. Bunu en çok Yugoslavlar yapıyor. Ben bu konuda onları çok beğenirim. Oturuyorlar masaya herkes fikirlerini söylüyor ve orada ki gençlerin tecrübelilere saygısını Avrupa’da hiçbir yerde göremiyorum. İnan imreniyorum o Yugoslavlara. Onun için birbirlerini çok tutuyorlar. Hiç işsiz kalan Yugoslav antrenör görüyor musunuz? İster Bosnalı,

ister Sırp, ister Hırvat, ister Sloven olsun hiçbir antrenör ya da oyuncu boşta kalmaz birbirlerini tutarlar, desteklerler bu da zaten Türkiye’de de görülüyor.

3SAYI: Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

İsmail BELEŞ: Şunu söylemek isterim, ben 26 yıldır antrenörlük yapıyorum. Türkiye’de de birçok kulüpte görev aldım. Yöneticilerin kendilerini geliştirmesi lazım. Daha reel düşünmeleri lazım. Birde ben para verdim, her şeyi ben bilirim dememesi lazım yöneticilerin. Biz antrenör ve sporcular zaten yöneticilerimize onlar bu işe yatırım yaptıkları ve bu işe para harcadıkları için onlara saygı duyuyoruz zaten, bu çok önemli. Onlarda bizi sayacaklar, bize güvenecekler. İnsan takımlarının başına getirdikleri antrenörlere sonuna kadar güvenir. Antrenör çalışkan değilse, sahtekarsa zaten görevine son verilir ama bir iki maç kaybeden antrenörün görevine son verilmemeli.

Röportaj: Emre Dağdelen, 3SAYI Basketbol Dergisi

Botaş-Okul İşbirliği Yine Şampiyon

Bu yıl Gaziantep ‘te düzenlenen Liseler arası Kız Basketbol Türkiye Şampiyonası Yarı Finallerinde mücadele eden Adana Final Okulları, 16 Mart 2011 tarihinde Kayseri ‘de düzenlenecek olan Finallere, Yarı Finallerin son gününde Fenerbahçe Koleji Lisesi ‘ni 66-64 mağlup ederek Şampiyon ünvanı ile gitmeye hak kazandı.

Yarı Finalerde muhteşem bir performans ortaya koyarak dikkatleri üstüne çeken ve şampiyonanın favorisi olarak gösterilen Adana Final Okulları, Grup maçlarında 1 sayı ile mağlup olduğu Fenerbahçe Koleji Lisesi ‘ni rövanşta 66-64 mağlup ederek rövanşı aldı.

Okul-Kulüp işbirliği çerçevesinde yürütülen Botaşspor – Adana Final Okulları ortak başarısından dolayı spor otoriteleri tarafından takdir edilmeye devam ediyor.

NBA All Star 2011 Maçı Batının

NBA All Star 2011’in galibi Batı Karması oldu. Maçı 148-143 kazanmayı başaran Batı karmasında  Kobe Bryant maçın MVP’si seçildi.

NBA All Star 2011’in merakla beklenen maçına Batı takımı çok hızlı başladı. İlk periyodu 37-27 önde kapatan Batı’da öne çıkan isim attığı 11 sayı ile Kobe Bryant oldu.

İlk yarı 76-64 Batının üstünlüğü ile geçilirken Kobe gözünü MVP olmaya dikmiş durumda.Kobe Bryant ilk yarıyı 21 sayı 6 ribaunt 3 top çalma istatistikleriyle oynadı. Batıda ilk yarı Durant 15 sayı bulurken 6 da 6 isabetle oynayan Gasol pota altından önemli katkı sağladı. Sadece 8 dakika süre alabilen Smaç şampiyonu Griffin ise ilk yarıda 6 sayı 4 ribaunt 4 asist ile oynadı. C. Paul’un 5, Ginobili’nin 4 asisti diğer dikkat çeken performanslardı. Westbrook ise dinamizm ile Batı’ya güç kattı.

İlk yarı doğu takımı dağınık bir görüntü sergilerken 6 da 6 isabet ile 12 sayı bulan Bosh dışında çift haneli sayılara 10 sayı ile Wade ve Amare ulaşabildi. Lebron ise oyun kuruculuğunu üstlendiği Doğu takımında 6 sayı 4 asist ile ilk yarıyı tamamladı. Doğu’da ilk yarının en çok asist yapan ismi ise 5 asist ile Rondo oldu.

3. Çeyrekte etkili oyununu sürdüren Batı periyodu 117-100 ile önde tamamladı. Periyodun ilk 7 dakikası forma giyen Kobe 13 sayı daha bularak toplam sayısını 34’e yükseltti. Bu Periyotta Wade ayağını burkarak hafif bir sakatlık geçirdi ve bençe geldi.

Kobe Bryant double double yapan ilk isim oldu. 1 hucum sonrasında aldığı ribauntla double double yapan ikinci isim olan Lebron James müthiş bir smaca imza attı.

Maçın bitimine 3,57 kala Lebron James NBA All Star tarihinin Jordan’dan sonra ikinci tripple double’ını yapmayı başardı.

Kobe Bryant 29 dakika süre aldığı maçta 37 sayı 14 ribaunt (10u hücum), 3 top çalma ,3 asist ile oynadı.

Kevin Durant 30 dakika süre aldığı maça 34 sayı sığdırmayı başardı.

Pau Gasol 24 dakika süre aldığı maçta 17 sayı 7 ribaunt (6sı hücum)

Lebron James 32 dakika süre aldığı maçta 29 sayı 12 ribaunt ve 10 asist ile triple double ile tamamladı.

Amare 28 dakika süre aldığı maçta 29 sayı 6 ribaunt ile oynadı.

Ginobili maçı çok ciddiye alarak takımını galibiyete taşıyan önemli isimlerden birisi oldu.

2011 MVP’si Daha Şimdiden Belli mi?

Sezonun yarısından biraz fazlasını geride bırakmış durumdayız ve MVP tartışması da en az playofflar kadar ilgi gören bir konu durumunda. LeBron üstüste 3. kez MVP olabilecek mi ? Yoksa bu ödülü hakeden isim Noah ve Boozer eksikliklerine rağmen Chicago Bulls’un doğu zirvesinden sadece 2 maç aşağıda olmasını sağlayan Derrick Rose mu ?

Bu iki en çok öne çıkan ismin arkasından da Dwight Howard, Kevin Durant ve Kobe Bryant geliyor. Tahminimce Dallas’ın yükselen performansıyla Nowitzki de bu listeye girer.

Benim kişisel tercihim kesinlikle D.Rose. Belki oyun stiliyle örnek bir oyun kurucu olmayabilir ama bir oyuncunun takımına verebileceği herşeyi verebiliyor. İnanılmaz verimli oynarken Bulls’a, takımının 2. ve 3. en iyi oyuncularının eksikliğini bile nispeten hissettirmedi (Maç sonuçları da bunu doğrulamakta). Ama ;

MVP LeBron James

Normal sezon bugün sona erse MVP büyük ihtimal Lebron James seçilecektir. Nedenlerine gelirsek :

Son 20 yılda seçilen MVP’lere bakarak şunu söyleyebiliriz ki bu ödül genellikle maçlarının yüzde 75’ini veya üstünü kazanan takımların en iyi oyuncusuna veriliyor.

Ayrıca aranan bir diğer şart da genellikle skor olmak üzere herhangi bir istatistik türünde(skor,asist,rebound) lider olmak. Ya da PER’de (Player Efficiency Rating) üst sıralarda bir yer edinmek.

Son 20 yılın istatistiklerine göre; 17 MVP sezonu birinci ya da ikinci tamamlayan takımdan seçilirken, 2 MVP sezonun üçüncü bitiren takımdan ve 1 MVP de sezonu dördüncü bitiren takımdan seçilmiştir (2005-2006 yılı MVP’si Steve Nash).

MVP’nin seçildiği takımın sezonda kazandığı maç sayısı ortalama 62’dir. Bu da yaklaşık yüzde 75 kazanma yüzdesine tekabul etmektedir. (1998-1999 lokavtı hariç istatistikler)

Yani kısacası son 20 yılın istatistiklerine bakarsak yüzde 75 ortalamaya ulaşamayan ve ilk 4’e giremeyen takımlardan MVP hiç seçilmemiş.

Bunu günümüze uyarladığımızda 19 Şubat 2011 itibariyle ligin ilk 4 takımı;

1.San Antonio 46-10 (yüzde 82)
2.Boston Celtics 40-14 (yüzde 74)
3.Miami Heat 41-15 (yüzde 73)
4.Dallas Mavericks 40-16 (yüzde 71)

Bu 4 takımın ardından da Lakers ve Chicago gelmekte.

Yani MVP bugün seçilecek olsa en gerçekçi isimler Ginobili, Kevin Garnett, LeBron James ve Dirk Nowitzki olur.

Player Efficiency Rating yani oyuncu veririmlilik puanına göre ligin en iyi oyuncusu LeBron James.

2+2=4 kadar kolay bir formülle, düşünmeye bile gerek kalmadan LeBron 3. kez üstüste MVP olacak.

Player Efficiency Rating’de LeBron’dan bir sonra gelen isim ise Dwight Howard, ardından Chris Paul ve sonra sırasıyla Kobe Bryant ve Dwyane Wade. İlk 5 isimden sadece LeBron ve Wade ligin en iyi 4 takımı arasında girmekteler.

Benim favori seçimim Rose ve D.Howard için bir MVP şansı varsa tek çareleri daha çok maç kazanmak ve ilk 4’e girmek.. Bunun da olma ihtimalini düşünürsek 2011 MVP’si Daha Şimdiden Belli.

Cihat Cemal Özdemir

NBA All Star 2011 Doğu Künyesi

NBA All Star 2011 Doğu takımı kadrosuna yakından göz atalım.

LeBron James ( 7 kere All-Star 2005–20011, All-Star MVP 2006, 2008 )

Ligdeki 2. yılından bu yana All-Star unvanı ile ödüllendirilen Kral James bu özel görsel şölende belki de en çok görülmek istenen isim. Muazzam atletikliği ve üst düzey saha görüşü ve paslarıyla seyircilerin beklediği göz ziyafetini en iyi sunabilecek adam.

Dwyane Wade ( 7 kere All-Star 2005–2011 All-Star MVP 2010 )

Ligin kalitesini son derece arttıran 2003 Draftının bir başka yıldızı Wade 2 milyondan fazla oy alan 4 isimden birisi ve en çok oy alan 4. oyuncu. Savunmanın son çeyreğe bırakıldığı bu maçta yetenekleriyle seyirciyi en iyi coşturabilecek oyunculardan birisi.  Dwyane Wade bu şovu sevip ondan keyif alırken seyirciyi de son derece keyiflendiriyor.

Dwight Howard (5 kereAll-Star 2007–2011)

2 milyon oy barajını aşmayı başaran bir başka isim ise Dwight Howard. Howard da bu tür etkinlikleri çok seven bir oyuncu. Geçen yıl olduğu gibi Howard’dan yine üç sayılık basketler izleyebiliriz. Bu maçta bolca alley-oop yapıp iş ciddiye bindiğinde dengeyi Doğu tarafına kaydırmak için pota altını Amar’e ile karartacaktır.

Derrick Rose ( İlk kez All-Star 2011)

All-Star olma şerefine kariyerinde ilk kez ulaşan Derrick Rose ligin en iyi oyuncularından birisine dönüştü. Onu top sürerken izlemek gerçekten çok keyifli… Crossoverları çok estetik görünüyor ve konu atletiklik olduğunda onun eline su dökebilecek oyuncu sayısı son derece az.

Amar’e Stoudemire ( 6 kere All-Star 2005, 2007–2011)

Bu yıl New York formasıyla doğu konferansına geçiş yapan Amar’e sevgili koçu Mike D’Antoni’ye ve Knickerbockers yıllardır aradığı yıldızına kavuştu. Knicks formasıyla Amar’e büyük bir yükümlülüğün altına girdi ve gerçek bir superstar gibi oynayıp takımını sırtına aldı. Sayısız oyuncunun üstünden smaç vurup bolca poster malzemesi ortaya çıkaran Amar’e geceye keyif katması beklenen isimlerden.

Chris Bosh ( 6 kere All-Star 2006–2011 )

Miami sezona kötü başladığında en çok eleştirilen oyuncu, kendini çok geri plana atan Chris Bosh oldu. Üst düzey bir guard ile takas edileceği dedikoduları dolaşırken takım kazanmaya başladı ve dedikodular kesildi. Bosh Miami hücumunun en kritik parçası. O olmadığında takımın içeride hiçbir silahı kalmıyor ve savunulması daha kolay bir takım oluyor. Bosh sahada olduğu dakikalarda Wade ve LeBron’un etkinliğinin çok daha fazla artıyor. Bosh atletik yetenekleriyle seyirciyi bu gece heyecanlandırabilecek oyunculardan birisi.

Ray Allen ( 10 kere All-Star 2000–2002, 2004–2009, 2011)

Lig tarihinin en çok üç sayı atan oyuncusu unvanını alan Ray Allen 36 yaşına basmasına birkaç ay kala kariyerinin en efektif yılını geçiriyor. 17.5 sayı ortalamasını %50 saha içi %45 üç sayı ortalamalarıyla tutturan Allen Boston’un lig 2.si olmasında büyük pay sahibi.

Rajon Rondo (2 kere All-Star 2010–2011)

Boston Celtics 2007 yazında büyük üçlüsünü kurarken guard konusunda tereddüt etmişlerdi. Delonte West Rajon Rondo ikilisi arasında hangisinin Ray Allen takasında kullanılacağı düşünülürken savunması çok daha kuvvetli olan Rondo tercih edildi. Celtics kritik bir karardan son derece karlı çıktı. Son 2 yılki oyunuyla Boston’da büyük üçlü değil dörtlü olduğunu kanıtladı. İlk beşteki diğer 4 isim 90 binden fazla sayıya imza atmış oyuncular ancak Rondo bu eski toprakları çok doğru yerde topla buluşturuyor. Henüz 24 yaşında ve 13 assistle oynarken top çalma krallığında 2. sırada bulunuyor.

Paul Pierce (9 kere All-Star 2002–2006, 2008–2010)

Uzun yıllar çok kötü Boston kadrolarını sırtına almış olan Paul Pierce hak ettiği değeri göremeden kariyerinin biteceğini düşündüğüm bir yıldızdı. Lotaryalık kadroları playoffa taşır, sürpriz şekilde takımına tur atlatır ya da rakibe kök söktürüp gerekli anlarda muazzam performanslar sergilerdi. Neyse ki Boston kadroya takviyeler yaptı ve Pierce kazandığı başarılarla hak ettiği değeri görüyor. Kariyer rekorlarını ligin en iyi takımlarına ve en iyi oyuncularına karşı kırmış olan Paul Pierce için bolca yıldızın olduğu bu maçlar çok uygun bir ortam.

Kevin Garnett (14 kere All-Star 1997–1998, 2000–2011 All-Star MVP 2003)

Kötü çocuk Kevin Garnett şu günlerde saha içindeki aşırıya kaçan sertliğiyle gündeme gelse de aslında bu artık inanılmaz boyutlara ulaşan kazanma azminin sonucu. Kariyerinde 1200 e yakın maç oynamış 11 sezonu 40 dakika ortalamayla geçmiş olan 34 yaşındaki Garnett’in performansı onun kalitesinde bir oyuncu için düşük olsa da vücudu yıllarca inanılmaz yükler taşıdı. Belki bu maçta eskisi gibi gözleri boyayamayacak olsa da Boston Celtics için hala çok önemli bir parça ve savunma direncinin temeli. Kevin Garnett’i gençlere hatırlatmakta fayda var. Garnett iyiyken gerçekten iyiydi sıradan bir yıldız gibi değildi. 24 sayı 14 ribaund 5 assist 1.5 top çalma 2.2 blok ile bu ligin tarihinde gördüğü en iyi sezon performanslarından birisine 2003–2004 sezonunda imza atan Garnett Larry Bird ile birlikte 5 sezon arka arkaya 20 sayı 10 ribaund 5 assistin üstüne çıkabilmiş tek oyuncu.

Joe Johnson (5 kere All-Star 2007–2011)

Bu yazın en eleştirilen hareketlerinden birisi Atlanta tarafından Johnson’a verilen 120 milyon dolarlık kontrat. İlerleyen yıllarda bu kontrat Atlanta’nın başını ağrıtacaktır. Johnson’ın şu anki oyunu yılda 20 milyon doları hak ediyor mu o bile tartışılır. Johnson bir takımı normal sezonda sırtında taşıyabilecek yeteneklere sahipken playofflarda şapkadan tavşan çıkarmasını bekleyeceğiniz bir oyuncu değil.

Al Horford (2 kere All-Star 2010, 2011 )

Oyununu her yıl ilerleten Horford, bu yıl sayı üretimini ve asistlerini arttırarak takımına verdiği katkıyı arttırdı. Horford inanılmaz atletik ve ya pozisyonuna göre çok hızlı bir oyuncu değil. Ancak Horford bu oyunu biliyor ve yetenekleri çerçevesinde akıllı işler yapıyor.

NO. Oyuncu (Takım) Pozisyon Doğum Tarihi Şehir
6 * LeBron James (Miami) F 12/30/84 St. Vincent/St. Mary HS
1 * Amar’e Stoudemire (New York) F 11/16/82 Cypress Creek HS (FL)
3 * Dwyane Wade (Miami) G 01/17/82 Marquette
1 * Derrick Rose (Chicago) G 10/04/88 Memphis
12 * Dwight Howard (Orlando) C 12/08/85 SW Atlanta Christian Academy (GA)
20 Ray Allen (Boston) G 07/20/75 Connecticut
1 Chris Bosh (Miami) F 03/24/84 Georgia Tech
5 Kevin Garnett (Boston) F 05/19/76 Farragut Academy HS (IL)
15 Al Horford (Atlanta) C-F 06/03/86 Florida
2 Joe Johnson (Atlanta) G 06/29/81 Arkansas
34 Paul Pierce (Boston) F 10/13/77 Kansas
9 Rajon Rondo (Boston) G 02/22/86 Kentucky
Head Coach: Doc Rivers (Boston)

3SAYI Dergisi, Sinan Cem Civili

NBA All Star 2011 Batı Künyesi

NBA All Star 2011 Batı takımının kadrosuna yakından göz atalım.

Kobe Bryant ( 13 kere All-Star 1998, 2000–2011 All-Star MVP 2002, 2007, 2009)

Kariyeri başarılarla ve ışıkların altında, ilgi odağının merkezi olarak geçen Bryant için All-Starlar alışık olduğu bir ortam. Ne kadar seyircisinin önünde maça çıkacak olsa da şu günlerde All-Star maçı Bryant’ın aklında çok geri sıralarda. Yine de elinden geldiği kadar bu gecenin keyfini çıkartmaya çalışacaktır ancak seyirciyi ne kadar keyiflendirir bilinmez. Maçta güzel hareketler yapmak için ekstra çaba harcamasını pek beklemiyor. Kobe’nin ne yapacağı belli olmaz. 2003 All-Star da boş hücumda basit bir turnike atıp bir kaç pozisyon sonra Jordan’ı bloklamak için efor sarf edebilecek kadar bazı şeyleri kanıtlamaya kafayı takmış bir oyuncu.

Kevin Durant (2 Kere All-Star 2010, 2011 )

Kevin Durant’in rüya gibi kariyeri tüm hızıyla sürüyor. 22 yaşında Batıda en çok oy alan forvet oldu ve bu gecede ilk 5 başlayacak. Durant’den mesafe tanımayan şutlar ve bolca smaç izleyebiliriz.

Carmelo Anthony (4 kere All-Star 2007, 2008, 2010, 2011)

Sadece 4 kere All-Star olmasının büyük bir ayıp olduğunu düşündüğüm Melo’nun elinden 2 All-star maçını zamanında NBA çekip almıştı. Bütün takas dedikodularına ve takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılmasına rağmen Melo’nun ortaya koyduğu mental dayanıklılık ve izlettirdiği basketbol övgüyü sonuna kadar hak ediyor.

Chris Paul (4 kere All-Star 2008-2011)

CP3 geri döndü, belki rakamları eskisi kadar etkileyici değil ancak hala saha da en doğru işleri yapan oyuncu. NBA’de bu konuda birinci sırada olduğunu düşündüğüm Paul bu yıl biraz daha az dakika süre alıp maçları da daha hafif bir arayla geçiriyor ve kendisini playoffa saklıyor. Chris Paul kalitesinde bir oyuncunun maçları hafif geçtiğindeki istatistikleri 16.5 sayı 9.7 asist 4 ribaund ve lig lideri olduğu 2.5 top çalma. Ayrıca Paul 3 sayı çizgisinin gerisinden önemli bir tehdide dönüştü.

Kevin Love (İlk kez All-Star)

En son Ben Wallace ve Dennis Rodmann’ın sergilediği ribaund performanslarını ortaya koyan Kevin Love bu oyunu ile David Stern tarafından ödüllendirilip Yao Ming’in yerine All-Star maçına çağırıldı. Kötü takımda olduğu için bu rakamları yapabildiğini söyleyen çokça insan var ancak kimse size kötü takımda olduğunuz için ribaundları vermiyor, çıkıp almanız gerekiyor. Rakipler fark açıldıktan sonra vidaları gevşetse de Love son derece yüzdeli bir şekilde şut atıp çok değerli bir oyuncu olduğunu gözler önüne serdi.

Manu Ginobili (2 kere All-Star 2005, 2011)

San Antonio’nun bu yılki başarısında en büyük payı Ginobili’ye verebiliriz sanırım. Özellikle kritik anlarda attığı basketlerle takımına gerekli yerlerde desteği sağlayan 33 yaşındaki Ginobili All-Star maçlarında seyirciyi ayağa kaldırabilecek oyunculardan.

Deron Williams (2 kere All-Star 2010, 2011)

Şu günlerde Sloan’ın 22 yıllık görevinden ayrılmasının nedeni olarak gösterilen Williams All-Star maçlarında görmek isteyeceğiniz türden bir oyuncu. Dribblingi, pasları ve smaçlarıyla seyirciyi coşturacak oyunculardan birisi.

Russel Westbrook (İlk kez All-Star)

Thunder’ın yükselen yıldızlarından Westbrook tahminlerin aksine iyi bir guard olma konusunda ilerliyor. Sayı üretimi üst düzey olan oyuncu takımı oynatma konusunda her yıl olumlu yol kat ediyor. Ligin en atletik kısalarından olan Westbrook’u bu gecede izlemek keyif verici olacaktır.

Dirk Nowitzki ( 10 kere All-Star 2002–2011)

NBA’e adını altın harflerle kazıyan Nowitzki Dallas’a bu yıl çok iyi bir başlangıç yaptırdı. 24-5 lik dereceye kadar ulaşan takım Caron Butler ve Nowitzki’yi sakatlıklara kurban vermeden önce Nowitzki’nin adı MVP adayları arasında en üst sıralarda konuşuluyordu. Butler hala yok ama Nowitzki döndü ve takım kazanmaya devam ediyor. Bu maçta Nowitzki bize inanılmaz smaçlar izletemeyecek olsa da onun oyununu izlemek her zaman keyif verici.

Paul Gasol (4 kere All-Star 2006, 2009-2011 )

Sezonun ilk 2 haftasının tartışmasız MVP’si Gasol’un oyunu ilerleyen haftalarda oldukça düştü. Lakers’dan iki oyuncu eklemek adına kadroya dahil edildiğini düşündüğüm Gasol’dan önce Lamar Odom’un bu gecede bulunmayı daha çok hak ettiğini düşünüyorum. Belki kendisini playoff a saklıyor, normal sezonda fazla efor sarf etmiyor ancak bunlar bir oyuncuyu All-Star maçına seçerken göz önüne alınmamalı.

Blake Griffin (İlk kez All-Star)

Tim Duncan’dan bu yana All-Star maçına çıkacak ilk çaylak olacak olan Griffin birçok basketbol severin bu gecede görmeyi isteyeceği birinci oyuncu. Pota yakınlarında havaya atılan her topu bir şekilde içine vurabilen Griffin bu gece seyirciyi en fazla coşturacak oyuncu olmalıdır.

Tim Duncan (13 kere All-Star 1998, 2000–2011 All-Star MVP 2000 )

Bu gecenin belki de en büyük ayıbı Duncan’ı kadroya dahil etmek oldu. Lig liderinden iki oyuncu seçmek adına yapılmış bu hareket ile Zach Randolp ve LaMarcus Aldridge’in haklarının yendiğini düşünüyorum. İlla ki Spurs’den 2 oyuncu olacaksa Tony Parker bu maça girmeyi Duncan’dan daha çok hak ediyordu. Duncan hala savunmada son derece önemli bir kuvvet ve maçların dengesini değiştirebilecek bir oyuncu. Maç başına 20 sayı rahatça atabileceğini düşündüğüm Duncan bütün enerjisini playofflara saklıyor çünkü takımının ona ihtiyacı yok. Peki takımının ihtiyacı olup bu ihtiyaç doğrultusunda takımlarını playoff potasında tutup 20 sayı 13.2 ribaundla oynayan Randolph ve 22 sayı 9 ribaund ile oynayan LaMarcus Aldridge’e yazık olmuyor mu?

NO. Oyuncu (Takım) Pozisyon Doğum Tarihi Şehir
21 * Tim Duncan (San Antonio) F 04/25/76 Wake Forest
35 * Kevin Durant (Oklahoma City) F 09/29/88 Texas
15 * Carmelo Anthony (Denver) F 05/29/84 Syracuse
24 * Kobe Bryant (L.A. Lakers) G 08/23/78 Lower Merion HS (PA)
3 * Chris Paul (New Orleans) G 05/06/85 Wake Forest
11 | Yao Ming (Houston) C 09/12/80 Shanghai, China
20 Manu Ginobili (San Antonio) G 07/28/77 Bahia Blanca, Argentina
16 Pau Gasol (L.A. Lakers) C 07/06/80 Barcelona, Spain
32 # Blake Griffin (L.A. Clippers) F 03/16/89 Oklahoma
42 # Kevin Love (Minnesota) F-C 09/07/88 UCLA
41 Dirk Nowitzki (Dallas) F 06/19/78 Wurzburg, Germany
0 # Russell Westbrook (Oklahoma City) G 11/12/88 UCLA
8 Deron Williams (Utah) G 06/26/84 Illinois
Head Coach: Gregg Popovich (San Antonio)

3SAYI Dergisi, Sinan Cem Civili

NBA All Star 2011 Smaç Sampiyonu Blake Griffin

NBA All Star 2011’in merakla beklenen Smaç Yarışmasının Şampiyonu Blake Griffin oldu.  Final Smacını Arabanın üzerinden yapan Griffin tüm izleyicileri büyülemeyi başardı. Final sonuçlarını halk oylamasının belirlediği yarışmada oyların %68’ini alan Griffin rakibi Javale McGee’i geride bıraktı.

Staples Centre’da düzenlenen smaç yarışmasında Toronto Raptors’tan DeMar DeRozan, Oklahoma City’den Serge Ibaka, Washington Wizards’tan Javale McGee ve Los Angeles Clippers’tan Blake Griffin katıldı. Yarışma boyunca adeta uçuşa geçen NBA yıldızları, beklentileri boşa çıkartmayarak harika smaçlara imza attı. Ancak aralarından biri vardı ki hem sunumu, hem havada kalış süresi, hem de tarzıyla herkesi büyüledi ve 2011 All-Star hafta sonunca smaç yarışmasının galibi oldu:. İşte o adam Blake Griffin.

GRIFFIN FİNALDE McGEE İLE YARIŞTI
Toronto Raptors’tan DeMar DeRozan, Oklahoma City’den Serge Ibaka’nın elendiği yarışmada Washington Wizards’tan Javale McGee ile Blake Griffin son ikiye kalan isimler oldu.

Yarışmada oynanan iki raund sonucunda Washington Wizards’tan Javale McGee 99 puan alarak birinci, Los Angeles Clippers’tan Blake Griffin 95 puan ile ikinci, Toronto Raptors’tan DeMar DeRozan 94 puan ile üçüncü ve Oklahoma City Thunder’dan Serge Ibaka 90 puan ile dördüncü oldu.

Smaç yarışmasında son ikiye kalan Javale McGee ve Blake Griffin kuşkusuz geceye damgasını vuran isimlerdi. Wizards adına yarışmaya katılan McGee, salona getirilen iki potaya iki topla aynı anda smaç yaptı! Bu sayede ilk raundta 50 tam puan aldı. McGee ikinci şansında 3 top ile smaç yaptı. İki topu kendi taşıyan McGee, üçüncü topu havadan gelen pasla smaçladı. Bu smacıyla 49 puan alan McGee toplamda 99 puan ile ilk turda birinci oldu.

Bu sezon yaptığı smaçlarla adından sıkça söz ettiren ve bir çoklarının gecedeki favorisi olan Blake Griffin ise ilk turda havada 360 derece dönüp attığı smaçla alkış topladı. Finalde kıyasıya bir mücadeleye giren Griffin ile McGee şampiyonu belirleyen turda herkesi kendilerine hayran bırakmayı başardı.

TEHLİKELİ VE SANSASYONEL GRIFFIN SMACI
Blake Griffin salona getirilen ve potanın altına yerleştirilen arabanın üstünden atlayarak yaptığı bastığı smaç ile herkesi büyülerken, Griffin, smaçta topu arabanın içerisinde bulunan arkadaşından aldı! Javale McGree bu turda Griffin ile boy ölçüşemezken Los Angeles Clippers’ın yıldızı Blake Griffin 2011 All-Star smaç yarışmasının şampiyonu oldu.

İşte Blake Griffin’in Araba Üzerinden Smacı

[flv]http://video.l3.fbcdn.net/cfs-l3-ash4/79532/299/10150094620764315_9490.mp4[/flv]

İzlemek için tıklayınız

NBA ALL-STAR SMAÇ ŞAMPİYONLARI

2011 (Los Angeles) – Blake Griffin, Los Angeles Clippers
2010 (Dallas) – Nate Robinson, New York Knicks
2009 (Phoenix) – Nate Robinson, New York Knicks
2008 (New Orleans) – Dwight Howard, Orlando Magic
2007 (Las Vegas) – Gerald Green, Boston Celtics
2006 (Houston) – Nate Robinson, New York Knicks
2005 (Denver) – Josh Smith, Atlanta Hawks
2004 (Los Angeles) – Fred Jones, Indiana Pacers
2003 (Atlanta) – Jason Richardson, Golden State Warriors
2002 (Philadelphia) – Jason Richardson, Golden State Warriors
2001 (Washington, D.C.) – Desmond Mason, Seattle SuperSonics
2000 (Oakland) – Vince Carter, Toronto Raptors
1999 (Philadelphia) – Lockout – Düzenlenmedi
1998 (New York City) – Düzenlenmedi
1997 (Cleveland) – Kobe Bryant, Los Angeles Lakers
1996 (San Antonio) – Brent Barry, Los Angeles Clippers
1995 (Phoenix) – Harold Miner, Miami Heat
1994 (Minneapolis) – Isaiah Rider, Minnesota Timberwolves
1993 (Salt Lake City) – Harold Miner, Miami Heat
1992 (Orlando) – Cedric Ceballos, Phoenix Suns
1991 (Charlotte) – Dee Brown, Boston Celtics
1990 (Miami) – Dominique Wilkins, Atlanta Hawks
1989 (Houston) – Kenny Walker, New York Knicks
1988 (Chicago) – Michael Jordan, Chicago Bulls
1987 (Seattle) – Michael Jordan, Chicago Bulls
1986 (Dallas) – Spud Webb, Atlanta Hawks
1985 (Indianapolis) – Dominique Wilkins, Atlanta Hawks
1984 (Denver) – Larry Nance, Phoenix Suns


NBA All Star 3 SAYI Yarışması Şampiyonu James Jones

NBA All-Star hafta sonunda düzenlenen 3 sayılık yarışmasında, şampiyonluğu Miami Heat forması giyen James Jones kazandı. Güçlü rakiplerini soğukkanlılığı ile geride bırakmayı başaran Jones bu yarışmayı kazanan 3. Miami’li oyuncu olmayı başardı.Topladığı 20 toplam puan ile şampiyonluğa ulaşmayı başardı.

NBA ALL-STAR 3 SAYI ŞAMPİYONLARI
2011 – James Jones, Miami
2010 – Paul Pierce, Boston
2009 – Daequan Cook, Miami
2008 – Jason Kapono, Toronto
2007 – Jason Kapono, Miami Heat
2006 – Dirk Nowitzki, Dallas
2005 – Quentin Richardson, Phoenix
2004 – Voshon Lenard, Denver
2003 – Peja Stojakovic, Sacramento
2002 – Peja Stojakovic, Sacramento
2001 – Ray Allen, Milwaukee
2000 – Jeff Hornacek, Utah
1998 – Jeff Hornacek, Utah
1997 – Steve Kerr, Chicago
1996 – Tim Legler, Washington
1995 – Glen Rice, Miami
1994 – Mark Price, Cleveland
1993 – Mark Price, Cleveland
1992 – Craig Hodges, Chicago
1991 – Craig Hodges, Chicago
1990 – Craig Hodges, Chicago
1989 – Dale Ellis, Seattle
1988 – Larry Bird, Boston
1987 – Larry Bird, Boston
1986 – Larry Bird, Boston

Yetenek Yarışması Şampiyonu Stephen Curry

NBA All star 2011’in yetenek yarışmasının galibi Stephen Curry oldu. Golden State Warriors oyun kurucusu Stephen Curry, Thunder’dan Russel Westbrook’u geçmeyi başararak yetenek yarışmasını kazandı.

NBA ALL-STAR YETENEK ŞAMPİYONLARI
2011 – Stephen Curry, Golden State
2010 – Steve Nash, Phoenix
2009 – Derrick Rose, Chicago
2008 – Deron Williams, Utah
2007 – Dwyane Wade, Miami
2006 – Dwyane Wade, Miami
2005 – Steve Nash, Phoenix
2004 – Baron Davis, New Orleans
2003 – Jason Kidd, New Jersey

Şut Yarışmasının Galibi Atlanta Oldu

NBA All Star 2011’in Şut yarışmasının galibi Atlanta takımı oldu.

Katılımcılar şu şekildeydi;

Team Atlanta: Al Horford (Hawks), Coco Miller (WNBA’s Atlanta Dream), Steve Smith (Legend)

Team Chicago: Taj Gibson (Bulls), Cathrine Kraayveld (WNBA’s Chicago Sky), Steve Kerr (Legend)

Team Los Angeles: Pau Gasol (Lakers), Tina Thompson (WNBA’s L.A. Sparks), Rick Fox (Legend)

Team Texas: Dirk Nowitzki (Mavericks), Roneeka Hodges (WNBA’s S.A. Silver Stars), Kenny Smith (Legend)

Çaylaklar Rüştünü İspatladı

NBA All Star 2011 etkinlikleri Çaylaklar ve ikinci yıl oyuncuları arasında oynanan maçla başladı. Maçı Çaylaklar 148-140 kazanmayı başardı.

Maçın yıldızı asist rekoru kırarak takımını galibiyete taşayan Çaylak John Wall olurken 22 asist 12 sayı istatistikleri ile oynadı. Maçın MVP’si John Wall seçilirken Ona en çok yardımcı olan isim ise  33 sayı 13 ribaundla oynayan DeMarcus Cousins oldu. Griffin 13 dakika süre aldığı maçta 14 sayı ile oynamayı başardı.

MVP seçilerek büyük bir onur yaşayan Washington Wizards oyuncusu Wall, maçın ardından yaptığı açıklamada, “All-Star hafta sonunda iyi bir performans sergileyen herkes kendini bulutların üzerinde hissediyor ve sezonun devamı için büyük bir enerjiyle doluyor” dedi.

Çaylaklar ve İkinci Yıl Oyuncuları arasındaki maçtan önce, Chris Paul’ün 2007’de kırdığı 17 asistlik rekoru tarihe gömmek istediğini Cousins’e anlatan Wall, 22 asistle oynadığı ve 29 dakika süre aldığı maçta 12 de sayı kaydetti.

Johnson 25, Neal 20 ve Fields de 15 sayıyla Çaylaklar’ın zaferine katkıda bulundu.

İkinci Yıl Oyuncuları’nda maça sonradan giren ve 27 dakika süre alan Harden 30 sayı kaydederek takımındaki en skorer isim oldu. Blair 28, Matthews 15, DeRozan ile Ibaka 14’er sayı ve Curry de 13 sayı kaydetti.

2010 Yılının En İyi Avrupalı Basketbolcuları Açıklandı

FIBA üyesi 49 Avrupa ülkesinin basketbol federasyonunu biraraya getiren FIBA Avrupa, halkın ve uzmanların oylamasının ardından Sırp Milos Teodosic’i Avrupa’da 2010’un basketbolcusu seçti. Sıralamada, Hidayet Türkoğlu 6, Ersan İlyasova ise 7. sırada kendisine yer buldu.

Eurolig’de geçen yıl en iyi oyuncu seçilen Olympiakos’un oyun kurucusu Teodosic, 2008 ve 2009’un en iyi oyuncusu İspanyol Pau Gasol gibi bir başka NBA oyuncusu Alman Dirk Nowitzki’nin önünde yer aldı.

FIBA Avrupa’nın listesine Hidayet Türkoğlu 6, Ersan İlyasova da 7. sıradan girdi.

Oylamada, 2010 yılının en iyi kadın basketbolucu olarak Çek Hana Horakova, Fransız Sandrine Gruda ve İspanyol Amaya Valdemoro’nun önünde yer aldı.

FIBA Avrupa’nın 2010’un en iyi basketbolcusu sıralaması şöyle:
1. Milos Teodosic (Sırbistan)
2. Pau Gasol (İspanya)
3. Dirk Nowitzki (Almanya)
4. Linas Kleiza (Litvanya)
5. Juan Carlos Navarro (İspanya)
6. HİDAYET TÜRKOĞLU (TÜRKİYE)
7. ERSAN İLYASOVA (TÜRKİYE)
8. Dimitris Diamantidis (Yunanistan)
9. Luol Deng (İngiltere)
10. Andrea Bargnani (İtalya)
11. Goran Dragic (Slovenya)
12. Omri Casspi (İsrail)
13. Nicolas Batum (Fransa)
14. Timofey Mozgov (Rusya)
15. Nikola Pekovic (Makedonya)