Kategori arşivi: Damla Işık

Engin Atsür Röportajı

“Amerika’ya küçük bir çocuk olarak gittim, büyük bir adam olarak döndüm”

Engin Atsür

Basketbola Geleceğin Yıldızları Spor Okulları’nda, 8 yaşında başlayan Engin Atsür, 2 yıl sonra Efes Pilsen Spor Kulübü’ne geçti. Pertevniyal ile geçirdiği bir sezonun sonunda burs alarak eğitiminine Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nde devam ederek, 4 yıl boyunca North Carolina Üniversitesi’nin önemli oyun kurucularından oldu. Son senesinde 11.3 sayı, 2.9 ribaund ve 4.2 asist ortalamaları ile mezun olan Atsür, 2007-2008 sezonunda Benetton Treviso takımında forma giydi. 10 ULEB CUP maçında forma giyen Engin Atsür ULEB CUP’ı, 2.1 sayı, 1.2 ribaund ve 1.3 asist ortalamaları ile tamamlarken, 31 lig maçını 4.4 sayı, 1.1 ribaund ve 1.1 asist ortalamaları ile tamamladı. 2008-2009 sezonunda Efes Pilsen forması giyen Milli oyuncu, 6 maçta oynarak 2.5 sayı ortalaması ile sezonu tamamlarken, Teknosa Türkiye Kupası ve Beko Basketbol Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Milli Takım formasını 111 kere giyen Engin Atsür, 2006 yılında Japonya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda 7.9 sayı, 1.6 ribaund ve 1.6 asist ortalamaları ile oynarken, Polonya’da gerçekleştirilen Avrupa Şampiyonası’nda maç başına 3.3 sayı ortalaması ile forma giydi.

Basketbola babasının teşviği ile başlayan Engin Atsür, o dönemde basketbolun hayatında bu kadar büyük bir önemi olacağını düşünmediğini ama şu an geriye dönüp baktığında  “İyi ki babam bizi oraya yazdırmış ve basketbola başlamışım” dedi.

Eğitimin insan hayatında çok önemli olduğunu belirten genç oyuncu, yanlış kararlar alınmaması gerektiğini ve eğitime devam edilmesinin çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

3SAYI: Çoğu basketbolcunun aksine sen liseden sonra eğitimine devam ettin. Bu kararı almanda neler etkili oldu?

E.A: Eğitimime Amerika’da devam etme kararı almamda en büyük etken ailemdi. Küçüklüğümden beri ailemin böyle bir düşüncesi vardı, abime ve bana bu düşüncelerini aşıladılar ve biz de zamanla bu düşünceyi benimsedik. Abim benden 3 sene önce burs alarak Amerika’ya gitti. Ben de onun yolunu izleyerek eğitimime Amerika’da devam ettim. Tamamen ailemin teşviği ile oldu.

3SAYI: Pertevniyal deneyiminden sonra NCAA’de North Carolina Üniversitesi ile çok başarılı 4 yıl geçirdin, oradaki deneyimlerin ve bu deneyimlerin sana kazandırdıkları nelerdi?

E.A: Şu anda geriye dönüp baktığımda orada çok fazla deneyim kazandığımı görüyorum, NCAA’de ki deneyimlerimin bana kesinlikle çok pozitif etkileri oldu. Ben oraya küçük bir çocuk olarak gittim ve büyük bir adam olarak döndüm. 4 sene boyunca yalnız yaşadım ve hayatın birçok zorluğu ile tek başıma mücadele ettim. Yalnız olmak çok zordu ama bunun beni olgunlaştırdığını düşünüyorum. Üniversitede aldığım diplomanın öneminden bahsetmeme gerek yok aslında ama ne kadar basketbolcu olsamda, ben hala üniversite eğitimini tamamlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Orada işletme okudum ve işletme diplomam var. Ama orada bulunmamın en büyük etkisi Amerika gibi önemli bir ülkenin hayat tarzını, oranın kültürünü almış olmam. Bu durum benim dünya görüşümü çok fazla değiştirdi.

3SAYI: Roy Williams senin için “Türkiye’de yeni bir Engin olduğu zaman hemen haber verin” demişti, bu senin onlar adına ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun kanıtıydı. Roy Williams için neler söyleyebilirsin?

E.A: Roy Williams Amerika’da çok önemli bir coach. Şu anda aktif olarak coachluğa devam etmesine rağmen aynı zamanda “Hall of Fame” dedikleri efsaneleşen yapının içinde. 2004’te Amerika Milli Takımı Türkiye’ye geldiğinde orada yardımcı antrenördü. Dediğim gibi kendisi çok önemli bir antrenör, benim için böyle güzel şeyler düşünmesi ve söylemesi çok gurur verici.

“Sporun okullara girmesi çok önemli”

3SAYI: NCAA’de oyunculara hem eğitim hayatlarını hem de basketbol hayatlarını aynı anda devam ettirebilmeleri için çok büyük bir şans tanınıyor ama maalesef ülkemiz şartlarında bu pek uygun değil. Bu konuda neler söyleyebilirsin?

E.A: Bu sistem sadece Amerika’da var ve uyguladıkları mantık; sporun okullara girmesi. Bizde ise altyapı kulüpleri bulunuyor, çünkü sportif aktivitelerde bulunmayan çok fazla okul var ve spor yapmak isteyen gençleri altyapı kulüpleri destekliyor. Bu aslında çok yorucu bir durum. Hele İstanbul gibi büyük bir şehri düşündüğümüz zaman, o yaştaki bir çoçuğun o yorgunlukla okul-antrenman-ev üçlüsü arasında gidip gelmesi saatlerini alacaktır. Çocuklar spora yönelince okulu ikinci plana atıyorlar, halbu ki ailelerin daha büyük bakmaları lazım bu olaylara. Aileler gençleri yanlış yönlendiriyor, çünkü başarılı olup, sporcu olur ve iyi bir maddi geliri olur diye düşünüyorlar. Ama maalesef böyle olmuyor bu işler, belki 100 çocuktan 2 tanesi üst seviyede bir oyuncu olabiliyor. Diğerleri ise eğitimlerini de geri plana ittiklerinden daha geride kalıyorlar. Burada önemli olan sporun okullara entegre olması ve burs olanağı sağlayarak öğrencileri spora teşvik ederken, eğitimlerini de tamamlamalarına fırsat tanımaları. Sonra ileride bir seçim yapabilme şansı tanınmalı, iş hayatına eğitimi ile devam edebilir ya da profesyonel oyuncu seviyesinde oynayabilir. Bu fırsatlar maalesef bizde bu kadar rahat bir şekilde tanınmıyor.

3SAYI: Bazı genç oyuncularımız için ABD’de lise ya da NCAA de oynama fırsatı doğuyor. Sence bu şanşı nasıl değerlendirmeliler? Gitmeleri onlara neler kazandıracaktır?

E.A: Bu karar insanın hayattan ne istediğine bağlı. Amerika’da eğitim ve spor hayatlarını beraber devam ettirebilmeleri gibi bir şansları varken bence bunu, fırsatı olan genç oyuncular değerlendirmeliler. Gitmeleri hem hayat görüşlerine hem de eğitimlerine çok şey katacaktır. Orada basketbola üniversite seviyesinde amatör olarak devam etseler bile ileride bu onlara artı olarak geri dönecektir. Sabırlı olmaları gerekiyor. Türkiye’de oynayıp para kazanmaya odaklanmaları yerine, uzun vadede bu eğitimin onlara neler katacağını düşünmeleri lazım. Sonuçta o yaşlarda kazanılan para hayatlarını kurtaracak bir para olmayacak, o yüzden eğitim alarak kendilerini geliştirmeleri daha doğru geliyor bana.

“Yaşadığım sakatlık olmasaydı, belki NBA’i denerdim”

3SAYI: NCAA’de oynarken NBA’de oynayacağına kesin gözüyle bakılıyordu fakat  bu olmadı. Sence NBA’in gerçekleşememe nedenleri nelerdi?

E.A: NBA’de oynamayı çok isterdim, ama girmenin ve ayakta kalmanın zor olduğu bir lig orası. Ayrıca daha atletik bir yapıya sahip olmak lazım. Avrupa ile kıyasladığımız zaman daha farklı bir oyun sistemine sahipler. Son senemde yaşadığım sakatlık beni çok etkiledi, sezonun yarısından fazlasında forma giyemedim. Bu sakatlığım olmasaydı belki şansım olabilirdi ama bu beni o kadar da üzmüyor. Çünkü NBA tarzı bir oyuncu olduğumu düşünmüyorum, NBA’de atletiklik çok önemli. Avrupa’daki oyun sisteminde daha değerli olduğumu düşünüyorum. O yüzden şu anda olduğum yerden memnunum.

3SAYI: Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel hayatına İtalya Ligi ile başlayıp Efes Pilsen’e transfer olduktan sonra şu anda Beşiktaş Cola Turka ile devam ediyorsun. Profesyonel hayatında aldığın kararlar, yaşadıkların sende neler değiştirdi?

E.A: Hayatımızda farklı etkenlerin bir araya gelmesiyle kariyerimizi o yönde değişiklikler yaparak oluşturuyoruz. Benetton benim için çok iyi bir başlangıç oldu. Aslında 2 senem daha olmasına rağmen gelişen şartlardan çok memnun olmamaya başlamıştım ve bu yüzden Türkiye’ye geri dönme kararı aldım. Yine yaşadığım talihsiz bir sakatlık oldu, onunla boğuşarak geçti senem, ameliyat olmak zorunda kaldım ama çok şükür sakatlığımdan kurtuldum. Şu anda Beşiktaş ile hem bireysel anlamda hem de takım olarak başarılı bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum.

3SAYI: Bize sakatlığından ve toparlanma sürecinden bahsedebilir misin?

E.A: Ameliyatımı Amerika’da oldum. Çok ciddi bir ameliyattı ama çok başarılı geçti. Rehabilitasyon sürecini de North Carolina Üniversitesi’nde tamamladım, orada iyi baktılar bana. Sorunsuz bir şekilde atlattım, 3 ay içerisinde de toparlandım.

“Yaşanan olumsuzluklara rağmen, sezon sonuna doğru daha iyi bir performans yakalamak istiyoruz”

3SAYI: Beşiktaş Cola Turka bu sezon hem kadro hem de performans olarak en iyi senesini yaşıyor ve şampiyon olunucaksa bu takım; o sene, bu sene olarak değerlendiriliyor. Yaşanan ters olaylara rağmen basketbolunuzla adınızdan söz ettiriyorsunuz. Bu sezonu nasıl değerlendiriyorsun?

E.A: Bu sene kadro anlamında gerçekten çok güçlüyüz, ama şanssız bir sene geçiriyoruz. Herşey ardarda geldi, bir türlü tam takım olamadık, tam kadro sahada bulunamadık. Takım içi sorunlar, alınan cezalar ve yaşanan sakatlıklardan dolayı yakaladığımız ritim hep bir bozulmaya uğradı. Ama bu saatten sonra sezon sonuna doğru iyi bir form yakalamamız ve elimizden gelenin en iyisini yapıp sezonu mümkün olan en üst seviyede tamamlamamız lazım. Play-off’larda daha yukarıları hedefliyoruz. Önemli olanın sene sonundaki formumuz olduğunu düşünüyorum. Bence çok iyi bir sezon geçiriyoruz.

“Chatman bizim için önemli bir oyuncuydu”

3SAYI: Chatman Beşiktaş’ın kadrosunda ki en etkili oyunculardan biriydi ve aldığı cezadan dolayı bir süre kadroda olamayacak. Sence bu takımın gidişatını nasıl etkileyecek?

E.A: Chatman gerçekten çok başarılı ve bizim için de çok önemli bir oyuncu. Geçen seneden beri takımda ve Beşiktaş’ı çok iyi tanıyor. Yaşadığı olay bizim için çok ani ve beklenmedik oldu. Açıkçası çok da iyi olmadı ama yerine yapılan transferin de adaptasyon sürecini çabuk atlatacağını düşünüyorum. Chatman’ın boşluğunu en iyi şekilde dolduracağına inanıyorum.

3SAYI: Baktığımız zaman Beşiktaş’ta hücumda da sorumluluk alıyorsun ve oldukça başarılı maçlar çıkarıyorsun. Ama Milli Takım ve Efes Pilsen’de hücumda fazla sorumluluk almadığını görüyoruz.  Bu oyun tarzı antrenörün seçimimi yoksa sen mi böyle oynamak istiyorsun?

E.A: Her takımda alınan görevler ve roller farklı oluyor. Hangi takımda olduğun önemli değil, defans her zaman çok önemlidir. Ama bu takımda ofansif yönümü kullanma fırsatım oldu ve bu benim için çok önemli. Çünkü ofansif yönü kuvvetli olan bir oyuncuyum.

3SAYI: Beşiktaş taraftarı hakkında neler söylemek istersin?

E.A: Beşiktaş taraftarı çok özel bir seyirci. Her maça gelen aşıklar grubumuz var, tüm maşlarda köşede oturan. Sağolsunlar onlar bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyorlar. Aynı zamanda her maça gelen ayrı bir kitlemiz var. Onlara maç ayırt etmeden geldikleri ve bizi yalnız bırakmadıkları için ayrıca teşekkür ediyorum. Büyük ve önemli maçlara gelen taraftarlar sayesinde salon doluyor ve çok güzel bir atmosfer oluşuyor. Keşke her maç salonu doldursalar. Ama salonumuz dolmasa da basketbolu bilen bir seyirci kitlesine sahibiz. Bu da gerçekten bizim için büyük bir avantaj oluyor. Salon dolmasa bile gelen seyircilerle beraber güzel bir ritim yakalıyoruz.

3SAYI: Kendi özeleştirini yaptığın zaman en çok hangi alanda çalışman gerektiğini düşünüyorsun?

E.A: Daha istikrarlı bir seviyeye gelip, her maçı aynı seviyede oynamam lazım. Her maçta aynı defans ve ofansı göstermek çok önemli.

“Çift guardlı oyun sisteminin, takım açısından daha faydalı olduğuna inanıyorum”

3SAYI: İki oyun kuruculu sistemde daha başarılı olduğunu görüyoruz. 1 numara mı yoksa 2 numara mı oynamak daha verimli senin için?

E.A: Milli Takım’da genelde 1 numarada oynuyorum. Beşiktaş’da 2 numara olduğum zamanlar da oluyor. Çift guardlı sistemde pozisyonun çok fark etmiyor. İki guardın olmasının takım açısından da iyi olduğunu düşünüyorum, çünkü guard takımı oynatırken aynı zamanda kendi skorer özelliği var ise bunu da kullanabiliyor. Bence Beşiktaş’da bu sistem yerine oturmuş durumda ve iyi çalışıyor.

“Yaşadığım sakatlığa rağmen Tanjevic’in bana güvenmesi çok önemliydi”

3SAYI: Milli Takım kariyerinde 2002 yılında Avrupa Genç Milli Takım Şampiyonası senin için çok önemli bir dönemdi, şampiyonayı 22,3 sayı ortalaması ile tamamladın. O dönemdeki Genç Milli Takım ve performansın, şampiyona ile ilgili yaşadıkların neler?

E.A: Benim için çok özel bir şampiyonaydı çünkü amatörlükten profesyonelliğe bir geçiş dönemiydi. Altyapıda oynarken, kendinizi Avrupa’da ki diğer oyuncularla kıyaslama şansınız olmuyor. Ama Milli Takım’da olduğunuz zaman bu şansı elde ediyorsunuz, o yüzden benim için çok önemliydi. Bulunduğum seviyeyi anlamam ve kendimi geliştirmem açısından edindiğim ilk fırsatlardan biriydi. Bu yüzden benim için çok özeldi.

3SAYI: Yaşadığın sakatlığa rağmen Tanjevic’in sana ne kadar güvendiğini seni kadroya dahil etmesi ile görmüş olduk.

E.A: Tanjevic geçen sene yaşadığım sakatlığa rağmen bana güvenip beni kadroya aldı ve ona bu güveni için çok minnettarım. Zaten sakatlık sürecini atlatmıştım ve oynamaya hazırdım. İtalya’da ki Akdeniz Oyunları’nda ki turnuvada forma giydim ve orada iyi bir performans gösterdiğim için hazır olduğuma inandı ve kadroya dahil etti.

“Dünya Şampiyonası’nda seyircimizi de arkamıza alarak, şampiyonayı en iyi seviyede bitirmek istiyoruz”

3SAYI: Önümüzde A Milli Takım’ın hedefi olan 2010 Dünya Şampiyonası var. Dünya Şampiyonası ile ilgili görüşlerini alabilir miyiz?

E.A: Türkiye’de Dünya Şampiyonası gibi büyük bir organizasyonun yapılması hem ülkenin basketbolu hem de tanıtımı açısından çok büyük bir adım. Bu organizasyonun önemini tam anlayamamış durumdayız ama bunu elde etmek çok büyük bir başarı. Oyuncular açısından ise kendi evimizde böyle bir organizasyonda yer alıcak olmak çok heyecan verici. Oluşabilecek atmosferi gerçekten hayalimde canlandıramıyorum. Çok büyük bir ilgi olduğunu şimdiden görebiliyorum. Takımda kim olursa olsun 12 kişi elinden gelenin en iyisini yapcaktır.

3SAYI: Sence 2010 da 2006 da yakaladığımız takım ruhunu yakalayıp kendi evimizde de oynamanın verdiği avantajla final oynama şansımızı görüyor musun?

E.A.:Bana bir hedef belirlemek yanlış geliyor açıkcası. Burada önemli olan başarılı bir turnuva geçirmek. Belli bir basketbol ekolüne sahip olmak ve bulunduğumuz seviyeyi koruyup hatta daha da üstüne çıkmak hedefimiz olmalı. İstikrarlı olmak çok önemli. Final oynamamız çok büyük bir başarı olur ama bunun devamlılığı olmazsa eğer bu başarının hiç bir önemi kalmaz. Evimizdeki şampiyonayı seyircimizi de arkamıza alarak en iyi seviyede tamamlamak istiyoruz.

3SAYI: Hem Avrupa deneyimi hem de NCAA deneyimi olan bir oyuncu olarak Beko Basketbol Ligi hakkında bir değerlendirme yapmanı istesek neler söyleyebilirsin?

E.A: Bütçe olarak Avrupa ile kıyasladığımızda iyi bir seviyede olduğumuza inanıyorum. Bütün Avrupa’yı etkileyen bir ekonomik kriz var ortada ve bu kulüpleri de doğal olarak etkilemiş durumda. Bazı seneler her ligde olduğu gibi bütçelerde artış ve düşüş oluyor. Bütçe olarak iniş-çıkışın olması çok normal. Onun dışında ligin kalitesine baktığımızda ise, çok önemli oyuncular barındırıyoruz. Yabancı oyuncuları ve Milli Takım’da ki oyuncuları değerlendirirsek, kaliteli oyuncular bulunuyor. İyi bir ligimiz var ama daha da iyi olması gerekiyor. Türkiye’nin hakettiği seviyede olmadığına inanıyorum. Zamanla ligin daha da sertleşeceğini ve kalitesinin daha da artacağını düşünüyorum. Tabi bunu da Avrupa’da edinilen başarılarla karşılaştırarak anlayabiliriz. Şu anda açıkçası ULEB CUP ve Euroleague’de çok başarılı bir sezon geçirmedik. İleriki senelerde daha doğru stratejiler ile daha yukarılarda olacağımıza inanıyorum.

3SAYI: Beko All-Star’a değinirsek biraz ülkemizde bu tür eğlence amaçlı etkinlikler henüz çok yeni. Hem All-Star hem de 3SAYI şampiyonluğun ile ilgili neler söyleyebilirsin?

E.A: Bu sene ilk defa All-Star’a katıldım ve gerçekten çok keyif aldım. Ayrıca Kayseri’de yapılan salon çok güzel olmuş ve Kayseri halkının gösterdiği ilgi organizasyonun daha keyifli geçmesini sağladı. 3SAYI şampiyonluğuna gelirsek, o kadar iyi şutörün arasında birinci olmam organizasyondan had safada keyif almamı sağladı. Türk takımının Yabancı karmasını yenmesi ise ayrıca mutluluk veren bir olay.

“NBA’de mücadele eden takım arkadaşlarımı elimden geldiğince takip ediyorum”

3SAYI: Engin Atsür’ün NBA’ de en beğendiği oyuncuları ve favori NBA takımını öğrenebilir miyiz?

E.A: NBA’de Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur ve Ersan İlyasova’yı takip ediyorum ve kendileri ile de iletişim halindeyim. Takım olarak ise Phoenix Suns’a karşı sempatim var, Steve Nash’i çok beğeniyorum, onun basketbol tarzı çok hoşuma gidiyor. Ama Milli Takım arkadaşlarımı destekliyorum ve özellikle onların maçlarını takip ediyorum.

3SAYI: Biraz basketbol dışına çıkarsak, Engin Atsür sosyal hayatında basketbol dışında neler yapar, neler yapmaktan hoşlanır?

E.A: Vakit açısından çok geniş bir zaman dilimim olmuyor ve bu yüzden boş vakitlerimde genelde dinlenmeye çalışıyorum. Sporcu olduğum için özel hayatıma dikkat etmem gerekiyor sonuç olarak. Elimden geldiğince aileme ve arkadaşlarıma vakit ayırmaya çalışıyorum. İstanbul gibi muhteşem bir şehirde yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum ve sevdiklerimle güzel ve rahat bir şekilde zaman geçirmek için elimden geleni yapıyorum. Onun dışında doğa ile iç içe olmayı çok seviyorum.

“Yemek yemeği çok seviyorum”

3SAYI: Duyduğumuza göre yemeklerle aran çok iyiymiş

E.A: Evet, yemek yemeği gerçekten seviyorum. Özellikle daha önce tatmadığım tatları denemeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadar yemek yapmaya çalışıyorum ama maçtan veya idmandan çıktıktan sonra o yorgunlukla yemek yapmak, onları toparlamak, bulaşık derken zorlanıyorum. Boş vaktim olduğunda yemek yapmaya çalışıyorum yine de. Ama en iyisi annemin yemeklerini yemek tabi ki, eğer şanslıysam haftada bir bu fırsat elime geçiyor.

3SAYI: Eğer basketbolcu olmasaydın, hangi mesleği seçerdin?

E.A: Söylediğim gibi basketbola 8 yaşında başladığım için bunu pek düşünme fırsatım olmadı. Bu kararları alabileceğim yaşa geldiğim dönemde karşımda başka seçenek yokmuş gibi geldi ve aklımda sadece basketbol olduğunu gördüm. Eğitimime de bu yönde devam ettim. Sporla iç içe olmaktan gerçekten çok mutluyum. Bir ofiste oturmak yerine sporun içinde olmak, çocukların eğitimiyle ilgilenmek bana daha ideal geliyor.

“Sporda yaptığım işlerle gündeme gelmek istiyorum”

3SAYI: Boxer Dergisi’nde katıldığın çekimlerle aslında basketbol dışında da modellik olarak başarışlı olabileceğini kanıtladın, bu konu ile ilgili neler söyleyebilirsin?

E.A: Aslında ben orada hiçbir şey yapmadım, nasıl durmam gerektiğini söylediler ve kıyafetleri seçtiler, bana yapacak birşey kalmadı. Benlik bir olay yoktu aslında orada. Ama model olmak gibi bir düşüncem yok şu an.

3SAYI: Hürriyet tarafından “Yılın En Seksi Sporcusu” seçildin, bununla ilgili neler düşünüyorsun?

E.A: Biraz şaşırdım böyle olmasına ama güzel birşey tabi bu. Ama ben sporcuyum sonuçta, sporda yaptığım işlerle gündeme gelmek daha çok hoşuma gidiyor. Böyle bir ünvana layık görmüşler, böyle düşündükleri için memnun oldum ben de. Gülümsetti beni.

3SAYI: Bayan basketbolseverler tarafından en çok takip edilen oyunculardan birisin. Bu yoğun ilgiyi nasıl karşılıyorsun?

E.A: Gösterilen ilgiden rahatsız olmuyorum, sonuçta bayanların ilgi göstermesi hoşuma gidiyor. Sevilmek güzel birşey. Beşiktaş gibi büyük bir camiada ve Milli Takım oyuncusu olunca ilgi de artıyor doğal olarak. Bu ilginin normal olduğunu düşünüyorum ve bu ilgi beni memnun ediyor. Elimden geldiğince tüm hayranlarımla konuşmaya çalışıyorum.

“İleride bende Sinan Güler gibi bir web sitesi açabilirim”

3SAYI: Sinan Güler ile tavla turnuvalarınızı duyuyoruz zaman zaman

E.A: Evet, Sinan ile Milli Takım’da boş vaktimiz olduğunda tavla oynuyorduk. Tabi Sinan’ın kendi web sitesi var, Twitter kullanıyor, oralarda yazmayı seviyor. Sinanla böyle tavla savaşlarımız oldu evet.

3SAYI: Peki Sinan Güler gibi hayranlarınla interaktif bir ortamda görüşebilmeni sağlayacak bir site yapmayı düşünmedin mi?

E.A: Açıkcası bunu düşündüm ben de, ama bu göründüğü kadar kolay değil. Siteyi açıp öylece bırakmamak lazım. Güncellemek, iletişimde olmak gerekiyor ve bu zaman alan bir süreç. Sinan bunu çok güzel bir şekilde uyguluyor ve doğru yapıyor. Hayranları ile iletişimde, güncel olaylar ile ilgili konuşuyor. Ama açıkcası bu onun çok zamanını alıyor. Böyle bir düşüncem var, fakat zaman belirtemem. Ne kadar zamanımı alacağını göz önünde bulundurarak, o vakti ayırabileceğim zaman açmayı düşünüyorum.

“Basketbol kariyerim sona erdiğinde spor hayatının içinde olmak istiyorum”

3SAYI: Kariyer hedeflerini öğrenebilir miyiz?

E.A: İleride hatırlanmak için bir şeyleri başarmış olmak gerekiyor. Avrupa, Türkiye ya da Milli Takım seviyesinde başarı olabilir. Önemli olan bu başarıları kazanmak. Kapasitemi maksimuma yakın kullanmam gerekiyor. Takımıma faydalı olarak, sevdiğim basketbolu oynayarak kendimden söz ettirmek istiyorum. Sonuçta çok zevk alarak oynuyorum basketbolu. Benim için en büyük hedef, zevk aldığım ve faydalı olabildiğim sürece en iyi performansımı sergileyerek forma giymek.

3SAYI: Son olarak henüz senin için çok erken olsa bile basketbol yaşantından sonra ne yapmak istiyorsun, bu camianin içinde olma niyetin var mı?

E.A: Şu anda açıkçası tam bilemiyorum, bu kararı vermek için henüz erken. Ama spor hayatından uzaklaşabileceğimi çok düşünmüyorum. İleride çocuklara yönelik bir organizasyonun içinde yer almayı istiyorum. Ama şu anda spesifik birşey belirtmek için çok erken.

3SAYI: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

E.A: Röportaj için ben size teşekkür ediyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi


Kerem Tunçeri Röportajı

“İyi oynadığımız maçlarda bile performans düşüklüğü yaşamamız ligde maç kaybetmemize neden oldu”
Kerem Tunçeri

Beko Basketbol Ligi 24. Hafta karşılaşması olan Pınar Karşıyaka maçı öncesi görüştüğümüz Kerem Tunçeri ile İspanya yıllarından, altyapıya verilen önemden ve 12 Dev Adam’dan konuştuk.
Türkiye’de altyapıya gerekilen önemin verilmediğini söyleyen tecrübeli oyun kurucu, çok fazla potansiyelin olduğunu fakat kulüplerin araştırıp genç yetenekleri bulmak yerine yurtdışından oyuncu tercih ettiğini sözlerine ekledi.
Kendisi ile ilgili yapılan eleştirilere katılmadığını belirtirken, A Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olmadığını ve Dünya Şampiyonası’nda seyircinin de desteğini arkalarına alarak başarılı bir turnuva geçireceklerini düşündüğünü belirtti.

“İspanya’da ki basketbol organizasyonu Türkiye’ye göre çok daha büyük”
3SAYI: Profesyonel hayatının ilk yıllarında Orhun Ene gibi Türkiye’nin en önemli guardı ile oynama şansın oldu. Orhun Ene gibi önemli bir isimle beraber olmak ilk senelerinde sana neler öğretti?
Kerem Tunçeri: Orhun Abi’den hem saha içinde hem saha dışında çok şey öğrendim. Kendisi kariyerinin son yılları olarak düşünse de 3 sene çok iyi basketbol oynadı. Ben o zamanlar çok gençtim ve etrafımda bana birşeyler katabilecek her insandan birşeyler öğrenmeye çalışıyordum. Kendisi ile ilk yıllarımda beraber olmak benim için çok büyük biri avantajdı. Ayrıca A Milli Takım’da hala beraber çalışma fırsatımız olduğu ve sürekli iletişimde olduğumuz için çok mutluyum.

3SAYI: 2005-2006 yılında Beşiktaş’ta geçirdiğin başarılı sezondan sonra Real Madrid’e transfer oldun. İspanya gibi Avrupa’nın en iyi liglerinde oynamak sana neler kattı?
K.T: Öncelikle manevi olarak kattığı değerler benim için çok önemli. Iki sene üstüste ULEB CUP kazanmak ve ACB Şampiyonu olmak benim için çok büyük bir başarıydı. Takımda çok güzel bir atmosfer oluşmuştu. Ilk sene elde ettiğimiz başarı çok değerliydi ama ikinci sene de final-four’un ucundan dönerek kaçırdık. Çeyrek finalde elendik. Ama kişisel başarı olarak baktığım zaman iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Çok güzel anılar ile Türkiye’ye döndüm.

3SAYI: ACB Avrupa’nın en iyi ligi ve ACB ile Beko Basketbol Ligi’ni kıyaslamanı istesek neler söyleyebilirsin?
K.T: Beko Basketbol Ligi ile ACB birbirinden çok farklı. Öncelikle ACB’de ki organizasyon çok daha büyük ve takımlar arasında heyecan çok fazla var. Herkes herkesi yenebiliyor, sonuncu takım lider olan takımı mağlup edebilir. Bizim şampiyon olduğumuz sene 7 veya 8 mağlubiyetimiz vardı, ve bu yenilgilerin 6-7 tanesini son sıralarda olan takımlardan aldık. Bunların dışında salon atmosferi çok güzel. İnanılmaz bir basketbol seyircisine sahipler. Tüm maçlarda salonlar doluyor ve boş tribünlere oynanmıyor. Bu atmosferin oyunculara verdiği zevk ile maçlar çok daha güzel geçiyor. Ailelerin çocukları ile beraber geldiği bir ortam var orda. Ama takımlara verilen en önemli destek tartışmasız sponsor desteği. Çok ciddi anlamda sponsor çalışmaları yapılıyor. Umarım sponsor desteği olarak bizim ligimizde de aynı çalışmalar olur, böylelikle ligin kalitesi de daha üst sıralarda olacaktır.

3SAYI: İspanya’dan sonra Türkiye’den de teklifler olmasına rağmen, Rusya’yı tercih etmenin sebepleri nelerdi?
K.T: Yapılan tekliflerde astronomik rakamlar vardı. Rusya’ya gittiğim sene birçok oyuncunun tercihi Rusya’dan yanaydı. Ama benim gitmemden 3-4 ay sonra çok büyük bir ekonomik krize girildi ve tüm oyuncular teker teker ayrılmaya başladı. Gelen başka tekliflere rağmen ben Türkiye’ye dönüp Efes Pilsen’den yana tercihimi kullandım.

3SAYI: Rusya Ligi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
K.T: Rusya Ligi aslında biraz karışık bir lig çünkü CSKA’nın diğer takımlara karşı çok büyük bir üstünlüğü var. Bu yüzden diğer takımlar CSKA’ya yetişmeye çalışıyor. Bence Beko Basketbol Ligi ile eşdeğer bir lig.

3SAYI: İspanya ve Rusya’ya dair aklınızda kalan güzel anları sorsak, ne örnek verebilirsiniz?
K.T: Kesinlikle İspanya’da aldığım şampiyonluklar, Real Madrid’e dair en güzel anılarım arasında. Ama Rusya’da çok fazla vakit geçirmediğim için çok fazla anım yok oraya dair.

“Türkiye’ye geri dönme kararımda Efes Pilsen’in etkisi çok büyük”
3SAYI: Türkiye’ye geri dönnme kararınızda neler etkili oldu?
K.T: Efes Pilsen. Burada çok güzel 4 senem geçti. Eski kulübüm sonuçta, yapısını ve organizasyonunu biliyorum. Yakalanan atmosferin çok iyi olduğunu düşündüm. Ergin Abi zaten eski antrenörüm, kendisi ile çok uzun sure çalıştım. Bu saydıklarımın hepsi bir araya gelince, Efes Pilsen yapılabilecek en iyi tercihti.

“Bazı maçlar takım olarak iyi mücadele edemedik”
3SAYI: Sezon başından beri ligde çok iyi bir çizgi yakalamanıza rağmen son maçlarda düşüş olduğu gözleniyor. Bunu neye bağlıyorsun?
K.T: Takım olarak iyi oynayamadık. Bazı maçları iyi oynamamıza rağmen, performans düşürmemizden dolayı kaybettik. Euroleague’de ki maçlara baktığımız zaman çoğunu maçın sonlarında kaybettik. Sene başında Avrupa’da final-four oynama hedefi ile yola çıktık, ama bunu gerçekleştiremedik. Bu yüzden yaşadığımız bir üzüntü var. Beko Basketbol Ligi için ise Türkiye Kupası’da hedeflerimizden biriydi, ama bunda da başarılı olamadık. Şu anda önümüzde sadece normal sezonu lider bitirip, şampiyon olma kaldı. Tüm takım olarak buna odaklanmalı ve her maça kazanma hevesi ile çıkmalıyız. Artık önümüzde Avrupa maçları olmadığı için, yoğun maç tempomuzda yok. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde daha dinamik ve daha iyi basketbol oynayan bir Efes Pilsen izleyecek herkes.
3SAYI: Euroleague’de alınan kötü sonuçlar sence TBL’deki performansınızı etkiledi mi?
K.T: Kesinlikle bir etkisi oldu. Real Madrid maçından sonra Galatasaray Café Crown ile oynadık. Hiç ummadığımız bir mağlubiyet aldık. Euroleague’den elenmemizden dolayı, maça moralsiz çıkmıştık ve bu yüzden performansımız iyi değildi. Galatasaray ise gerçekten çok iyi oynadı o maçta. Bu tarz maçlarda moral ve alınan mağlubiyetler tüm takımı etkilediği için önümüzde ki maça mental olarak hazır çıkamayabiliyoruz. Ama sonuç olarak hepimiz profesyonel oyuncularız, alınan mağlubiyetler bizi yolumuzdan alıkoymamalı. Önümüze bakıp devam etmeyi bilmeliyiz.

“Maddi yatırım başarılı olmak için tek başına yeterli değil”
3SAYI: Çok büyük bir maddi yatırım yapılmasına rağmen Avrupa’da başarılı sonuçlar alınmadı. Sence bunun sebepleri nelerdi, nerede yanlış yapıldı?
K.T: Bence başarıdan geçen tek yol maddi yatırım değil. Sonuç olarak birçok kulüp var, bütçesi çok yüksek olmasına rağmen başarı elde edemeyen. Dediğim gibi hedefimizi gerçekleştiremediğimiz için çok üzgünüz, çok büyük umutlar bağlamıştık ve başarabileceğimize inanıyorduk. Kaybetmememiz gereken çok şanssızca maçları kaybettik. Belki o maçların bazılarını kazansaydık, şu anda ki durumumuz çok daha farklı olabilirdi. İlk grup maçlarını daha etkili olabilseydik, bu grupta olmaz ve elenmeyebilirdik gibi bir sürü etken var. Ama bunların arkasına sığınamayız, sonuç olarak hepimiz çok üzgünüz.

3SAYI: 99 yılında gösterdiğin gelişmeden sonra bazı otoriteler beklenen gelişmeyi tam gösteremediğini düşünmekte, bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
K.T: Ben bu eleştiriye kesinlikle katılmıyorum. Çünkü her zaman iyi oynadığımı, elimden gelenin en iyisini yaptığımı ve takımıma faydalı olduğuma inanıyorum. Her sene basketboluma bir artı daha katıyorum. Sonuç olarak kafama göre bireysel bir oyun oynayamam, antrenörlerim nasıl bir oyun çiziyorlarsa onu oynamak zorundayım. Beşiktaş ve Galatasaray’da daha farklı bir oyun tarzım varken, Ergin Abi’nin isteği doğrultusunda daha farklı oynuyorum. Kendisi takımı organize etmemi istiyor ve ona gore bir oyun tarzı sergiliyorum. Oynadığım takıma, takım arkadaşlarımın özelliklerine ve antrenörümüzün isteği doğrultusunda değişen bir basketbol tarzı sergileyerek her sene kendime farklı birşey katmaya çalıştım ve bunu başardığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca eleştiri aldım ve bunlar basketbol hayatının içinde olmaya devam edecek şeyler. Sporun doğasında var bu sonuç olarak, ama ben çoğunluk olarak doğru olmadığını düşünüyor ve kendi işime bakıyorum.

“Performansımla ilgili yapılan eleştirilere katılmıyorum”
3SAYI: Bireysel performansında son zamanlarda düşüş olduğu gözleniliyor, sen bunu nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Zaman zaman her oyuncuda belirli bir düşüş olabilir. Bahsedilen kadar çok büyük bir düşüş olduğunu zannetmiyorum. Bu sene birkaç maçta gerçekten kötü oynadım. Her maçtan sonra ben tüm maçı kafamdan analiz eder, üzerinde düşünürüm. Böylelikle yaptığım hataları ve yapmam gerekenleri bir daha yaşamış oluyorum. Bu sene her oyuncuda olduğu gibi birkaç maçta kötü oynadım ama genel olarak performansımda düşüş olduğunu görmüyorum.

3SAYI: Kendinde eksik gördüğün noktalar neler desek nasıl bir özeleştiri yaparsın?
K.T: Yaşımın da verdiği tecrübeden dolayı, basketbol tarzım artık oturmuş durumda. Oyun tarzımda artık bir eksik görmüyorum. Ama kişisel olarak bazen olmadık yerlerde çok sinirleniyorum. Gençken bu sorunumu kontrol altına almam çok daha zordu ama artık yaşımın da verdiği bir olgunlukla bunun üstesinden gelebiliyorum.

“Türkiye’de altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Altyapıdan itibaren kendine koyduğun hedefleri gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
K.T: Hedeflerimin arasında çoğu oyuncunun da hayali olan NBA vardı. Sadece onu gerçekleştiremedim. Dünya’nın en önemli kulüplerinden biri olan Real Madrid’de oynadım ve orada kendimi kabul ettirdim, İspanya’da şampiyonluk yaşadım. Şu anda ise gurur duyarak Milli Takım formasını giyiyorum ve Türkiye’nin en iyi kulüplerinden biri olan Efes Pilsen’de oynuyorum. Bunlar zaten ileride dönüp baktığımda başarılı oldum diyebilmem için olması gerekenler ve hayatımın gidişatından çok mutluyum.

“Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonu hep eleştirildi”
3SAYI: A Milli Takım’ın guard sıkıntısı olduğu çok fazla gündemde yer alıyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsin?
K.T: Milli Takım ile ilgili eleştiriler hep oluyor ama geçen sene Avrupa Şampiyonası’nı baz aldığımızda herkesin çok iyi mücadele etmiş olduğunu görebiliyoruz. Ben oyun kurucuda sıkıtnı olduğu düşüncesine katılmıyorum. Yaklaşık 10 senedir Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olduğu konuşuluyor ve konuşulmaya da devam edecektir. Ama biz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bu eleştiriler olmaya devam edecektir.

“2010 Dünya Şampiyonası’nda elimizden gelenin en iyisini yapacağız”
3SAYI: Önümüzde 2010 Dünya Şampiyonası var ve 2001 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra Milli Takım derecesinde başarılı seneler geçirmedik. 2010 Dünya Şampiyonasında şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Ülkemizde ilk defa Dünya Şampiyonası düzenlenecek, çok önemli ve çok büyük bir organizasyon. Türk Milli Takımı’nın bu organizasyondan alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Takım olarak çok iyi konsantre olmamız gerek. Dünya Şampiyonası çok büyük bir organizasyon ve dünyanın en iyi oyuncularının mücadele edeceği bir platform. O yüzden hem fiziksel olarak hem de mental olarak hepimizin hazır olması lazım. Geçen senede söylediğim bir şey vardı, ilk önce kendi grubumuza odaklanıp maç maç düşünmemiz gerekiyor. Sonuç olarak bu turnuvalarda alınan her galibiyet ve mağlubiyetin çok büyük önemi var. Basamak basamak gitmemiz gerekiyor. Çıktığımız her maçı kazanmak öncelikli amacımız olmalı. Her maça mental olarak ayrıca hazırlanıp, o maçı kazanmaya odaklandıktan sonra gruptan çıkmayı hedefleyip, öbür grup içinde aynılarını yapmamız gerekiyor. Geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi mücadele ettik. Bu sene kendi evimizde yine elimizden gelenin en iyisini yapmamız lazım. Ev sahibi olmamız çok büyük bir avantaj. Türk Milletinin bizi yalnız bırakmayacağına güveniyoruz. Onların desteği ve maçlarda yarattığı atmosfer bizim için çok önemli.

3SAYI: Geçtiğimiz sene Kerem Gönlüm’ün kadroda olmaması, takımı hem taktiksel açıdan hemde moral olarak çok etkilemişti. Kendisi bu sene kadroda olursa takımı nasıl etkiler?
K.T: Kerem çok tecrübeli ve iyi bir oyuncu. Hem saha içinde hem de saha dışında takıma çok büyük katkıları bulunuyor. Geçen sene aramızda olmaması gerçekten bizi çok üzdü. Bu sene geri döndüğünde maç eksikliği olacak ama tecrübesinden dolayı bu arayı kapatabileceğine inanıyorum. Aramıza geri döndüğünde en iyi şekilde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

“Ülkemizde altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Sence ülkemizde altyapıya gereken önem veriliyor mu?
K.T: Basketbolda altyapının önemi çok büyük ve maalesef ülkemizde gereken önem verilmiyor. Yetişen oyunculara baktığımızda kısırlık olduğunu düşünüyorum, çok daha fazla potansiyelimiz var ve daha fazla oyuncu yetişmesi gerekiyor. Çoğu kulüp altyapıya yatırım yapmıyor, üzerinde durmuyor. Ama bu yanlış bir düşünce sistemi. Tüm kulüplerin dışarıdan oyuncu getirmeye odaklanması yerine, altyapıda kendi oyuncularını yetiştirmeleri hem kendileri için hem de ülke basketbolunun gelişmesi için çok önemli. Ülkemizdeki oyuncular üzerine daha fazla kafa yorulmalı, Şanlıurfa, Tunceli gibi basketbolun olmadığı Anadolu şehirlerinde oradaki gençleri sporun içine çekmeli ve onları kazanmalıyız. Dediğim gibi potansiyelimizin çok olduğunu düşünüyorum ama bunun için araştırma yapmak ve bulmak gerekir. Üzerinde kafa yormadan kimse kapınıza çok iyi bir oyuncu olarak gelmez. Daha fazla yatırım yapılmalı.

3SAYI: Genç oyunculara neler tavsiye edebilirsin?
K.T: Kendilerini geliştirmek için çok çalışıp, uygun idmanları yapmaları gerekiyor. Artık çoğu takım yabancı oyuncular üzerine kurulu ve genç oyuncuların süre alması gittikçe zorlaşıyor. Bunun için olduğundan daha çok çalışmaları gerek. Antrenörlerinin yada büyüklerinin yaptıkları uyarıları dikkate almaları ve gelişimlerini durdurmamaları, pes etmemeleri gerek. Eksikliklerinin ve kötü yanlarının üstüne gidip onu geliştirmeleri lazım. Artık sadece bir yönü ile iyi olan oyuncular çok iyi oyuncu olamıyor. Çok yönlü olmalılar. Ribaund almalı, assist yapmalı, sayı atmalılar. Savunmada, hücumda etkili olmalılar. Bunun için de tek yapmaları gereken dediğim gibi daha çok idman yapmaları.

3SAYI: Abin Kemal Tunçeri ile beraber Tunçeri Spor Okulu organizasyonunuz bulunuyor. Bunun hakkında bizi biraz bilgilendirir misin?
K.T: Yaklaşık 5-6 senedir spor okulumuz bulunmakta. Abim başında duruyor, kendisi ilgileniyor. Baktığım zaman iyi gittiğini düşünüyorum. Vakit buldukça bende ilgileniyorum. Türk basketboluna yeni yetenekler kazandırmaya çalışıyoruz. Basketbolu bıraktıktan sonra ben de işin başına geçip, birçok yerde şube açmayı planlıyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi