Manu Ginobili, NBA tarihinin tartışmasız en iyi Draftı. 58 oyuncunun seçildiği 1999 NBA Draftında 57. sırada seçilen bu oyuncu, Avrupa, NBA ve Uluslararası basketbolda şimdiden efsane statüsüne ulaşmış bir isim.
Manu Ginobili’nin istatistiklerine bakarsanız ondan o kadar da etkilenmeyebilirsiniz. Biraz dikkatli incelerseniz onun kalitesini daha fazla anlayabilirsiniz. Ancak onu izlediğinizde gerçekten büyük bir oyuncu olduğunu ve gerçek bir yıldız olduğunu anlarsınız.
Kariyer ortalamaları 15 sayı, 4 ribaund, 4 asist, 1.5 top çalma ve %37 üçlük yüzdesi etkileyici. Ancak, Ginobili bu istatistikleri yaparken maç başına sadece 28 dakika süre alan ve istatistiğe hiç önem vermeyen bir oyuncu olduğunu görürüz.
Ginobili’nin asıl övülmesi gereken tarafı, gerçek bir takım oyuncusu olması. Ve bu nedenle her koçun sahip olmak isteyeceği türde bir oyuncu olmasısıdır. Kenardan başlamak, birinci opsiyon olmak veya sonuncu opsiyon olmak onun için çok da fazla anlam ifade etmez. Ginobili her zaman, Jordan, Larry Bird, Kobe gibi efsaneleri bulundukları yerlere çıkartan o yarışmacı ruhla sahada savaşır.
2005 yılında San Antonio Spurs NBA şampiyonu olduğunda, bu ligin gördüğü en kaliteli insanlardan birisi Tim Duncan, finallerin MVP’si ödülü aldığında mahcup bir görüntü vermişti. Bu ödülü aslında hak etmediğini belirtirken Manu Ginobili’yi kast ediyordu. Finaller boyunca 19 sayı, 6 ribaund , 4 asist, 1.3 top çalma ve %50 saha içi isabetiyle son derece efektif bir oyun ortaya koydu. Duncan savunmada ve ribaundlarda devleşirken sert ve çok üst düzey Detroit savunması tamamen onun üzerine yoğunlaşmıştı ve Duncan’ın skor üretimi verimli olmaktan uzaktı. Chauncey Billups Tony Parker’ı yerle bir ederken Ginobili’nin performansı takımına şampiyonluğu getirmişti.
2008-2009 sezonun büyük bölümünü sakatlıklar yüzünden kaçırdı ve bu Spurs’u oldukça kötü etkiledi. Bu sezon ise Spurs lige fırtına gibi girdi ve bunda en büyük pay Ginobili’ye ait.
Geargo Hill San Antonio için gerçekten çok önemli bir oyuncu. Spurs, sonunda kenardan gelip üretim yapabilecek kısa oyuncusunu buldu ve artık Ginobili’yi ilk 5 de rahatça kullanabilirler. Manu Ginobili bu sezon bütün maçlara ilk 5 başladı ve 20 sayı, 5 asist, 3,6 ribaund ortalamalarıyla oynuyor.
Ginobiliyi incelersek, en büyük özelliklerinde biri de, son anları oynamayı seven bir oyuncu olduğunu görürüz. Sezonun ilk çeyreğini geçtiğimiz dönemde, maç sonlarında etkileyici performanslarını ve maç kazandıran basketler izledik.
Ginobili’yi en kısa şekilde tanıtmak gerekirse ‘Beyaz Kobe Bryant’ demek son derece yerinde olur. Bir beyaza oranla son derece üst düzey bir atletik yeteneğe sahip olan Ginobili, siyahi oyuncuların atletikliğine sahip olsaydı lig tarihinin en büyük efsanelerinden birisi olabilirdi.
Potaya korkusuzca saldırıyor ve top sürme becerileri son derece üst düzeyde olup, topu bel arkasından geçirmesi, crossoverları ve son derece etkili bir şekilde yön değiştirmesi oyununa keyif katıyor. Turnikeyle zorla bitirebileceğini düşündüğünüz pozisyonlarda bile birden smacı vurabiliyor. Aynı zamanda iyi bir şutör ve kendi şutunu yaratabilme becerisine sahip bir oyuncudur.
Takım arkadaşlarına da pozisyon hazırlayabilen Ginobili çabuk elleriyle bolca top çalıyor ve birebir savunmada hiç fena değil.
Olimpiyat şampiyonluğu, Euroleague Final Four MVP’si ve NBA All-Star unvanlarına sahip olan Ginobili’nin her oyuncuda olabileceği gibi kariyerinde kötü zamanlar oldu ancak o geri dönmeyi bildi. Şu anda 33 yaşında ve muazzam bir basketbol oynuyor. Maç başına çok fazla süreler almasa da gerektiğinde sahneye çıkıp işi bitiren oyuncu.
San Antonio sezona çok iyi başladı ve rakiplerini asıl korkutan Ginobili ve Duncan’ın kısıtlı süreler oynaması. Koç Popovich onları play off lara yorulmadan hazırlamak için elinden geleni yapıyor ve Mart ayında vites yükseltmesiyle ünlü olan Spurs diri ve sağlıklı bir şekilde playoff lara girdiği takdirde çok can yakabilir.
Rudy Tomjanovic’in dediği gibi “Bir şampiyonun yüreğini asla hafife alma.”
Bu yazı, 2011 yılında 3 sayı basketbol dergisi için hazırlanmıştır.