Etiket arşivi: Orhun Ene

Orhun Ene’den Eleştirilere Sert Yanıt

A Milli Takım’ın başına getirilen Orhun Ene Habertürk’ten Gökhan Türe’ye kendisi hakkında yapılan eleştirilere cevap verdi.

Habertürk’e verdiği röportajda iyi bir organizasyonu olan hem teknik hemde idari açıdan iyi yapılandırılan Milli Takım’ın başına geldiğini belirten Orhun Ene,avantajları olmasına rağmen, Dünya 2.’liği yaşayan bir takımın başına gelmenin çıtayı yükseltmek olduğunu ve bu noktada dejavantajların oluşmasına etken olacağını belirtti. “Genç ve tecrübeli oyuncularımızla iyi bir ekibiz. Dünya Şampiyonası’nda yükseltmiş olduğumuz çıta beklentileri de artırdı. Bundan sonra alacağımız sonuçların daha iyi olması gerekiyor. Zor bir görev üstlendim. Ben 2004’ten beridir teknik kadrodayım ve bu ekibin içinden bir insan olarak başa geldim. Bu bir bayrak yarışı gibi. Milli Takım’a geldiğimde 19 yaşındaydım. Takım kaptanlığı yaptım. Yardımcı antrenörlük yaptım. Ve şimdi de işin başındayım. İnşallah ben de aynı başarıyı gösterip, Türk basketbolunu daha iyi noktalara getirip zamanı geldiğinde de bayrağı teslim etmek istiyorum” dedi.

25 senedir basketbol ile iç içe olduğunu söyleyen Ene, insanların söylediği kadar tecrübesiz olmadığını ve altyapı milli takımdan ümit milli takımlara kadar son 7-8 senedir çalıştığını sözlerine ekledi. Ayrıca tecrübelerinin arasında Dünya Şampiyonası ve Avrupa Şampiyonası olduğunu söyledi. Oyunculuk zamanında Milli Takım formasını başarılı bir şekilde taşıdığını belirten Orhun Ene kendine güvendiğini söyledi.

Öncelik olarak eksik yönlerin üzerinde durulması gerektiğini belirten Antrenör sözlerine şu şekilde devam etti: “Bir takımın işleyen parçalarının iyi işlemesi, kötü olan taraflarının da gelişmesi lazım. Teknik ekip olarak 2010’a kadar oluşturulan takımın basketbol kişiliği ve karakteri ortada. Tanjevic döneminde bu oyun düzeninde iyi yaptığımız tarafları devam edeceğiz. Ama eksik olduğumuz tarafları da geliştirmek zorundayız. Genel anlamda oyuncu yapımıza ve karakterimize uygun basketbolu zaten oynayacağız ama hem savunma, hem de hücumda yaptığımız hataları düzeltmemiz lazım. Özellikle yurt dışında, oyun içinde yaşadığımız düşüşlerin önüne geçmemiz gerekiyor.”

Banvit’ten Haklı Gurur

Banvit Basketbol Kulübü’nde, A Takım Başantrenörü Orhun Ene’nin, Türk Milli Takımı Başantrenörlüğü’ne getirilmesinin sevinci yaşanıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Banvit Basketbol Kulübü Başkanı Özkan Kılıç; “ Doğru insanlarla çalışmanın gururunu yaşıyoruz ” dedi.

Özkan Kılıç açıklamasında; “ A Milli Basketbol Takımımız’da gerçekleştirilen yeni yapılanmada Orhun Ene’nin başantrenörlüğe getirilmesi, bizim de geçmiş dönemde A Takımımız’ı Orhun Ene’ye emanet etmemizin ne kadar doğru bir hamle olduğunu tescillemiş oldu. Bu konuda büyük gurur yaşıyoruz. Orhun Ene bundan sonra hem Banvit A Takımı’nı, hem de A Milli Takımı çalıştıracak. Dolayısıyla bu iki görevle birlikte daha çok iş ve sorumluluk almış olacak. Ancak Orhun’un bu görevleri layıkıyla ve başarıyla yürüteceğine olan inancımız tam. Önümüzdeki dönemde A Milli Takımımızın daha büyük başarılara ulaşması için elinden geleni yapacaktır. Biz de Orhun Ene ile daha uzun yıllar birlikte çalışmak istiyoruz. ” dedi.

Orhun Ene Röportajı

TÜRK, ÖGÜN, ÇALIŞ, GÜVEN

Uzun yıllar Türk basketbolunun en önemli oyun kurucularından biriydi. Galatasaray Lisesi mezunu olan fakat basketboldan dolayı sonralarında ekonomi eğitimi bırakmak zorunda olan başarılı oyun kurucu için hala günümüzde “Onun gibileri yetişmedi” ya da “İleriki yılların Orhun’u  olma potansiyeli var” gibi cümleleri çok işitiyoruz. Basketbolun içinde olan herkese sorsak, gelmiş geçmiş en iyi Türk oyun kurucular arasında kesinlikle Orhun Ene’yi örnek gösterecektir bize.

Ortaköy, Eczacıbaşı, Paşabahçe, Fenerbahçe gibi takımlarda başarılı seneler geçeren Orhun Ene 1993 yılında Ülker’e transfer olduktan sonra 4 sezon boyunca Avrupa Ligi’nde önemli dakikalar oynadı. 2000 yılında basketbolu bıraktığını açıkladıktan sonra 2001 yılında İTÜ ile anlaşan başarılı oyun kurucu 2003 yılına kadar İTÜ’de kariyerine devam ettikten sonra, kesin olarak kariyerini noktaladı. 202 kez Milli Takım’da forma giyen Ene, A Milli Takım’da asistan, Ümit Milli Takım’da head coach olarak antrenörlüğe devam ediyor. Aynı zamanda 2009-2010 yılı için Banvit ile büyük başarılar elde eden Ene ile antrenörlük kariyerinden, Türk Basketbolunun genç oyuncularından, A Milli Takım’dan ve Banvit’in hedeflerinden konuştuk.

Banvit’te göreve geldikten sonra Türk oyun kurucularla çalışacağını açıklayan ve onlara sonsuz güvenen Orhun Ene, takımının aldığı başarılı sonuçlar sonunda herkesin övgüsünü kazanmayı başardı.

3SAYI: Türkiye’nin en iyi antrenörlerinden birisiniz. Öncelikle antrenörlük kariyerinizden bize biraz bahsedebilir misiniz?

Orhun Ene: Türkiye’nin en iyi antrenörlerinden biri olmak çok iddialı bi kelime olur ama yinede teşekkür ederim. Esasında antrenörlük yaşı genç olan bir antrenörüm. İlk antrenörlüğe oyunculuğu bıraktıktan sonra basketbol okullarında başladım. Basketbolu bırakmadan önceki son dönemlerimde zaten basketbol okulunda antrenörlük yapıyordum bıraktıktan sonra da yıldız takım ve genç takımda antrenörlük yaptım. İstanbul Tofaş kulübünde bununla beraber milli takımlar düzeyinde Yıldız Milli Takım antrenörlüğü başladım. Daha sonar ise Milli Takımlar alt yapısında Genç Milli Takım ve Ümit Milli Takım antrenörlükleri yaptım, bunlara ek olarak B milli takım antrenörlüğü ve A milli takımda da yardımcı antrenörlük yaptım. Profesyonel olarak da kulüp çapında Işık Spor’da 1.5 sezon çalıştım 2. ligde,Antalya Belediyesi’nde 1.5 sene ve bu sene de bildiğiniz üzere Banvit’de çalışıyorum.

3SAYI: Başarılı bir oyunculuk kariyerinizden sonra, özellikle Banvit ile bu sene kurduğunuz organizasyon ile beraber çok verimli bir dönem geçiriyorsunuz. Peki antrenör olarak ne tarz oyuncularla beraber çalışmayı seviyosunuz?

O.E.: Açıkcası basketbolu bıraktığım zaman böyle bir farklı bakış açım vardı oyuncuları yeteneklerine göre sınıflandırıyodum, şu anda baktığımda ise bu bakış açısının doğru olmadığını, hatalı olduğunu görüyorum. Genelde oyunculuk yapan, Türkiye’de oynayan bütün oyuncuların bu anlamda farklı bir bakış açısı olur ama  antrenörlüğe geçtikten sonra her oyuncuyla çalışmam gerektiğini, her oyuncuya basketbol öğretebilmenin önemli olduğunu öğrendim. Antrenörlüğün bu tarafının da olduğunu gördüm sadece iyi oyuncuları seçip onlarla çalışmak değil bazen kapasitesi düşük veya başarısı olmayan ismi olmayan oyuncularla çalışıp onlara da iyi basketbol öğretmenin de antrenörlükte önemli bir vasıf olduğuna tanık oldum. Şu anda oyuncuları kategorize etmiyorum. Benim için; en önemli vasıf bir grupta olduğunu bilen, o grubun değerlerine sahip olan, o grupta aile olmaya önem veren, etrafına pozitif elektrik verip iyi gününde de kötü gününde de çizgisini bozmayan, çalışmayı seven, öğrenmeye açık insanlarla beraber olmaktan mutluluk duyuyorum ve bu özelliklere sahip olan oyuncularla çalışmaktan ve onların gelişimine yardımcı olmaktan çok hoşlanıyorum.

3SAYI: Geçen seneki Banvit ile bu senekini kıyasladığımızda değişen çok fazla şey var. Bu seneki Banvit’in oyun tarzı daha farklı. Kurduğunuz kadroya baktığımızda ise çok az antrenörün yaptığını yapıp Türk bir oyuncuya güvenerek Barış Ermiş’i 1.oyun kurucu olarak kadroya kattınız. Sizin takımda olmanız ile beraber kurulan organizasyondan ve oyun tarzından bahseder misiniz?

O.E: Barış Özcan, ben basketbolu bırakırken de çok beğendiğim çok yetenekli bir oyuncuydu, çok saygı duyduğum bir oyuncuydu. Barış Ermiş ile Milli Takımda çalışma fırsatı buldum ama nedense kendi kulübünde ve oynadığı diğer kulüplerde basketbol yeteneğinin karşılığındaki süreyi ve saygıyı görmemiş bir oyuncu olduğunu gördüm. Ama kendisinin hep bulunduğu seviyenin çok daha üstüne çıkabileceğine inandığım bir oyuncuydu. Oyun kurucuları değerlendirirken ben de oyun kuruculuktan geldiğim için bu benim için de bir avantaj oldu. Barış Ermiş şu an da böyle bir sıçrama yaptı ama ben onun hala çok daha iyi oynayacağını ve genç bir oyuncu olarak çalışıp daha eksiklerini de giderebileceğini ve bu seviyenin de çok üzerine çıkacağına inanıyorum. Burda ümit milli takımlarda çalıştığım Erolcan gibi İbrahim gibi İzzet gibi iki tane üç tane de kendi yaş gruplarında çok yetenekli oyuncuların da olmasıylai Yunus gibi de daha kadroda geçen seneden kalan oyuncuların bulunması ve Barış Hersek’i de ekleyerek bu kadroyla böyle bir ekip oluşturduk. Buraya da çok kaliteli, Türkiye 1. liginde oynamış yabancı oyuncuları ekleyip güzel bir kadro kurduk. Bence bizim kadromuzun devamlılığı çok önemli. Bu sene yeni bir araya geldik ama bu kadro bir arada devam ederse ileride daha da iyi bir basketbol oynayacağını ve bu sene ilk dört için yaptığımız bu çıkışın daha da kalıcı olup önümüzdeki senelerde daha da yukarılara çıkabileceğini düşünüyorum.Ama böyle bir kadronun bir araya gelip hemen bozulması değil devamlılığı bence en önemli ayrıntı burada.

3SAYI: Banvit şu an ligde 3.sıradasınız, bu sene için Banvit’in hedefleri neler?

O.E: Ben bunu sezon başında da söylemiştim; bizim için en büyük hedef bence her maçı kazanmak olmalı. Bir yerlere kendimi koymayı çok doğru bulmuyorum, kazandığınız maçlarla zaten sıralama da bir noktaya geliyosunuz ama önemli olan her maçta gösterdiğiniz maçı kazanma arzusu ve oynanan kaliteli basketbol.Yani şu anda da ligde kesinleşmiş bir şey yok, şu ana kadar kazanabileceğimiz maçları kazandık ama çok büyük sürprizler de yapmadık bence. O sürprizleri de yaparsak o zaman daha ilerisi için kesin şeyler söyleyebilirim.

3SAYI:Ümit Milli Takımda o jenerasyonun Türkiye’nin en başarılı oyuncularıyla çalışan bir antrenör olarak geleceğimizi, genç oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?

O.E: Öncelikle genç oyunculara çok güveniyorum, güvenim onların yapacağı şeylere ama şunu da biliyorum o yeteneklerini saha da göstermeleri de Türkiye 1. liginde çok önemli. Burada onların şöyle bir sıkıntısı var, yeterli süreyi bulamayan bir sürü genç oyuncu var. Tabiki süre almak kolay bişey değil ama süreyi almak için de çok büyük bir özgüven ve çok büyük bir çalışma arzusu gerekiyor. Genç oyuncularımız hep kendilerini tutan, arkalarından iten, kendilerine destek olan, arkalarında hep bir antrenör bekliyorlar ama tabiki bunu beklemeleri normal ama doğrusunı söylemek gerekirse, genç oyunculara süre vermek onlara destek olmak  çok önemli fakat bunun olmadığı durumlarda da bu bir mücadele. Hemde çok acımasız bir mücadele, bu hakkı almak için de bunu çok isteyen,yeteneği olan,bunun için de mücadele edip herşeyi göze alan oyuncu yıldız oyuncu veya süreyi alan 1. ligde milli takım düzeyine gelebilecek oyuncu oluyor. Bunları yapmadan sadece antrenörden bişey beklemek de gerçekçi bişey değil. Bu tip oyuncularla oynama fırsatım oldu ama bunların ne kadar çok destekle motivasyonlarının ne kadar arttığını aksi takdirde ise kendileri bişey yapmadığında, birşey vermedikleri zaman da süreyi  alamadıklarında motivasyonlarının ne kadar kaybolduğunu da yakından gördüm. Burda genç oyuncu her zaman her şekilde hazır olucak. Her şekilde ne olursa olsun çalışmayı, mücadele etmeyi kafasına koymuş ve motive olmuş olucak ve çok istekli olucak. Böyle bir şey yok yani burda da herkes birbirine her zaman sonsuz destek olamıyor ama onların da o desteği göstermesi lazım. Türkiye’de de malesef bunu belirtmeden geçemeyeceğim, genç oyuncu olmak çok zor bişey. Genç oyuncuların Türkiye liginde birçok yabancının olduğu işte artık yabancıların da Türk yapıldığı bir ligde tabiki süre almaları çok zor ama geniş düşünmeleri lazım, dünyaya daha büyük bir pencereden bakmaları lazım, sadece dünyayı Türkiye olarak görmemeleri lazım. Her ligde oynayabilirler. Ben kendi oyunculuğumda düşünüyorum bizim bir NBA’de oynamamız, bizim Avrupa’da oynamamız çok zordu çünkü o zaman yabancı sınırlaması vardı, Türkiye’nin öyle bir vizyonu yoktu, o tarz o anlamda düşünen oyuncu menejerleri,antrenörler yoktu. Bugün yurt dışında oyuncularımız da var antrenörlerimiz de var. Onların işinin o taraflarda da daha kolay olduğunu düşünüyorum ama kendilerinin bu hedefi koymaları çok önemli.

3SAYI: NCAA’de temsilcimiz bulunmakta ve orası kendi yaşıtlarının çok daha atletik özelliklere sahip olduğu bir lig aslında ve gayet de başarılı gidiyorlar. Onlar için neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Deniz , Doğuş gibi önemli temsilcilerimiz var. NCAA’de tabi iyi bir okulda iyi bir basketbol programında oynuyorsanız bunun oyuncuya faydası olacağını düşünüyorum ama Enes ise Findlay College Prep’de mücadele ediyor ama orda da o dünyanın içinde olmaları bir genç olarak çok güzel bir şey hem okullarıyla beraber eğitimlerini ve basketbol yeteneklerini tamamliyorlar. Ben milli takımlarda da başarılı olan bu oyuncuların orda bir tek basketbol programına iyi bir programa dahillerse onlara faydalı olacağını düşünüyorum.  Ama aynı zamanda da kafamda tabi onlar için soru işaretleri olan yerler de var, eğer kötü bir programa da dahil oldularsa Avrupa’daki basketbolda, Türkiye’deki kulüplerdeki basketbolda o seviyede onlara göre çok daha fazla maç yapma şansını bulan, çok daha fazla tecrübe kazanma şansını bulan onlarla yarışan oyuncularla dolu. Bunun ayrımını iyi yapmalılar ama özellikle iki üç tane oyuncumuz bizi de gururlandırıyor, bizi çok iyi temsil ediyorlar.

3SAYI: Banvit’in pilot takım diyebileceğimiz bir takımı var. Bunun örneğini Genç Telekom, Efes gibi birkaç takım daha yapıyor. Bu sizce 1. Lige çıkmadan önce oyuncuların orda oynaması onlara tecrübe anlamında gerekli mi ya da nasıl bir fayda sağlıyor?

O.E: Çok büyük bir fayda sağlıyor. Orada bir kere süre alıyorlar, sorumluluk alıyorlar,kişilik buluyorlar. Şimdi birinci ligde oynamak artık bir çok tecrübeli oyuncu için bile çok zor Türk oyuncu için süre alamama gibi bir sıkıntı doğdu. Böyle bir kadroda onların çok  tecrübe kazandığını düşünüyorum. Bizim kadromuzda özellikle İzzet, İbrahim ve Erolcan  gibi oyuncularımız orda çok tecrübe kazandılar. Ben Türk basketboluna çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

3SAYI: Yine sizin taktiksel anlamda değişimlerinize bakınca sahada çok fazla taktiksel değişim yapıyorsunuz bir anda rakibin kafasını karıştırabilecek bir duruma geliyosunuz. Oyun tarzınızla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Biz iyi savunma yapmaya gayret ediyoruz ama bu savunmayı son haftalarda biraz savunmamız kötüye gitti yani ilk başladığımız gibi değiliz şu anda. İyi savunma yapmak istiyoruz ve biz takım olarak süreyi de, topu da, sorumluluğu da paylaşan bir mentaliteye getirmeye gayret ediyoruz çünkü üst düzeyde bir basketbol oynayıp iyi takımlarla rekabet etmek istiyorsak takımca iyi basketbol oynamamız lazım. Sadece bir oyuncunun, iki oyuncunun üzerine kurulmuş düzenler, sistemler durdurulması en kolay sistemlerdir. O yüzden her maçta beş altı tane oyuncu çift haneli rakamlara skor anlamında ulaşıyor. Savunmada savunma yapamaz denen oyuncularımız bu sene çok büyük savunma gayreti gösteriyor. En önemlisi de böyle bir isteğimiz ve arzumuz var bunu şu anda sürekli bir standartta tutamayız bu da yeni olmanın getirmiş olduğu bir şey. Eğer bu standartı tutturursak önümüzdeki dönemlerde kafamızdaki basketbolu oynayıp çok daha iyi oynayıp sahaya yansıtıcaz ama dediğim gibi herşeyi paylaşıyoruz, bu çok önemli bir şey. İyi bir ekip ve aile olduğumuzu düşünüyorum. Kulübümüz de kaliteli yöneticilerden kurulu bir kulüp. Onlar da çok büyük bir çabayla bu ekibi bir araya getirme gayreti gösterdiler. Esasında başarının büyük bir payı da onlara ait ama işte daha ortasındayız. Bunun başarı olabilmesi için devam etmemiz lazım. Türkiye ligi de kolay bir lig değil.İnşallah şans da yanımızda olur.

3SAYI: İnşallah.Sizin yeni bir takvim projeniz oldu ve bu aslında çok örnek bir çalışma. Onunla ilgili biraz bilgi verir misiniz?

O.E: Bu esasında üzerinde durulması gereken bir konu. Ben Türk basketbolunun içindeyim senelerden beri. Türk basketbolunda oyuncuların da kulüplerin de bu konularda ne kadar proje üretmekte veya bu projelerde ne kadar yardımcı olmakta zorlandığını, gönülsüz olduğunu bilen bir insanım. Zor gelir oyunculara çünkü oyunculara bizim öyle bir eğitimimiz yok, öyle bir projenin parçası olarak insanlara faydalı olmak, bir yere gelmiş kariyere, bir maddi güce erişmiş oyuncuların aslında büyük bir şansıdır. Malesef bunu oyuncularımız senelerce külfet olarak gördüler. Burada anlatılmadı, bunun eğitimi de verilmedi. Mesela NBA’ de Amerika’da çok güzel oyunculara bu fikri veren ve gönüllü olan oyuncular var. Fakat bu proje ilk defa benim gördüğüm o gün yedi saatlik bir çalışmayla yapıldı ve oyuncularımın buna gönüllü olduğunu görmek çok güzel bir duyguydu ve bu yüzden ben de çalışmanın tamamlanması için antremanı iptal ettim. Oyuncuların burada gönüllü olması, yabancı oyuncularımız da bunun içinde beni çok mutlu etti. Bu kadar spordan bir şeyler alan insanların bunu vermesi çok başarılı bir çalışma oldu. Çok iyi kulüplerimiz de oldu, büyük, köklü kulüplerimiz de oldu ama kimsenin böyle bir projede, böyle gönüllü çalışarak böyle bir şey yaptığına şahit olmadım. Onun da bir ilk olarak yaptığımız için bence sportif anlamda kazanılan başarılar kadar önemli bir şeydir. Kamuoyunun da bunun farkına varması ve bunu görmesi çok mutluluk verici bir şey. O yüzden inşallah diğer kulüplerimize de örnek olur diyorum.

3SAYI: Son olarak bu sene artık milli takımın hedefi olan dünya şampiyonası yaklaşıyor ve çok da güzel bir saha avantajımız olacak. Özellikle yapılan seçimlerin son birkaç sene de çok fazla eleştirmesi üzerine, 12 Dev Adam için neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Eleştirinin olması güzel bir şey seçimlerde, demek ki çok oyuncumuz var artık bu düzeye gelmiş bir konumdayız.Eskiden hiç eleştiri olmazdı çünkü o kadar alternatif yoktu, ama şu anda insanlar “O’nun yerine bu oyuncuyu kadroya almalıydı” diyebiliyor. Ama benim dönemimde Milli Takım mecburen belli isimlerden kurulurdu. Tabi ki eleştiri olacak ama orda bu işi yapmak isteyen bu işe görev verilmiş bir teknik adam var. Dünyanın her yerinde de bu insanın düşüncelerine saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum ben. Sonuçta başarısız olunduğu zaman bunun sorumlusu olan insanlar bunun hesabını vereceklerdir ama bütün bunları bırakıp daha pozitif düşünmek gerek. Bugün direkt olarak bir tanıtımında bile Dünya Şampiyonası’nın maskotundan tutun birçok şeye kadar herşey oturtuldu. Yapıcı olmak yerine yıkıcı olmanbasketboluna hiçbir katkı sağlamayacak, önemli olmayan, bizi yükseltmeyecek işler. Ama beni kimse yanlış anlamasın, tabi ki insanların eleştirme hakkı var, ben bunlara saygı duyuyorum. Bu eleştirilerinde birçok şeyinde faydalı olduğunu da görüyorum ama gereksiz anlamda bu gündemde hiç olmadık konularda birbirimizi şu anda böyle bir atmosfere sokmanın da anlamı yok. Gönül birliği yapıp bu şampiyonada herkesin belli oranda destek olması lazım. Eleştirilerin de yapılıp daha pozitif, daha olumlu olarak ortaya koyulması lazım. Başarılı olma ihtimalimiz var yani tabi ki çok zor bir şampiyona ama herkes kadar bizim de şampiyon olma, başarılı olma ihtimalimiz var çünkü biz daha öncesinde kendi ülkemizde oynanan bir turnuvayı çok iyi oynayan bir ülkeyiz. İnşallah bu başarıya yakın bir başarıyı tekrarlarız.

3SAYI: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum.

O.E: Ben teşekkür ediyorum

Röportaj: Gizem Kumbasar,3SAYI

Mart 2010 sayımızda yayınlanan röportajımızdır.



Milli Takım’ın Yeni Koçu Orhun Ene

Geçtiğimiz yıl Dünya Şampiyonası öncesinde önemli sağlık sorunları yaşayan buna rağmen ülkemizde gerçekleşen şampiyonada milli takımı yalnız bırakmayan Bogdan Tanjevic, birkaç gün önce koçluk görevinden ayrılacağını açıklamıştı. Bunun üzerine yeni koç arayışına giden milli takım yetkilileri, bu yeni ismi yine kendi bünyesinden çıkardı. 6 yıldır Bogdan Tanjevic’in yardımcılığını yapan ve aynı zamanda Banvit’te de baş-antrenörlük görevini yürüten Orhun Ene yeni dönemde 12 Dev Adam’ın teknik patronluğunu üstlenecek. Henüz federasyondan resmi bir açıklama gelmemesine karşın Orhun Ene, 1. ağızdan haberi doğrulamış durumda. Resmi açıklamanın ise ocak ayı içerisinde yapılması bekleniyor.

Koçluk görevinden ayrılan Bogdan Tanjevic ise genel koordinatör olarak milli takıma hizmet vermeye devam edecek. Ene’nin yardımcıları ise yine milli takım bünyesinde yardımcı antrenörlük yapmakta olan Nihat İziç ve Rolando Blackman olacak.

Mehmet Kodak, 3SAYI

Kerem Tunçeri Röportajı

“İyi oynadığımız maçlarda bile performans düşüklüğü yaşamamız ligde maç kaybetmemize neden oldu”
Kerem Tunçeri

Beko Basketbol Ligi 24. Hafta karşılaşması olan Pınar Karşıyaka maçı öncesi görüştüğümüz Kerem Tunçeri ile İspanya yıllarından, altyapıya verilen önemden ve 12 Dev Adam’dan konuştuk.
Türkiye’de altyapıya gerekilen önemin verilmediğini söyleyen tecrübeli oyun kurucu, çok fazla potansiyelin olduğunu fakat kulüplerin araştırıp genç yetenekleri bulmak yerine yurtdışından oyuncu tercih ettiğini sözlerine ekledi.
Kendisi ile ilgili yapılan eleştirilere katılmadığını belirtirken, A Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olmadığını ve Dünya Şampiyonası’nda seyircinin de desteğini arkalarına alarak başarılı bir turnuva geçireceklerini düşündüğünü belirtti.

“İspanya’da ki basketbol organizasyonu Türkiye’ye göre çok daha büyük”
3SAYI: Profesyonel hayatının ilk yıllarında Orhun Ene gibi Türkiye’nin en önemli guardı ile oynama şansın oldu. Orhun Ene gibi önemli bir isimle beraber olmak ilk senelerinde sana neler öğretti?
Kerem Tunçeri: Orhun Abi’den hem saha içinde hem saha dışında çok şey öğrendim. Kendisi kariyerinin son yılları olarak düşünse de 3 sene çok iyi basketbol oynadı. Ben o zamanlar çok gençtim ve etrafımda bana birşeyler katabilecek her insandan birşeyler öğrenmeye çalışıyordum. Kendisi ile ilk yıllarımda beraber olmak benim için çok büyük biri avantajdı. Ayrıca A Milli Takım’da hala beraber çalışma fırsatımız olduğu ve sürekli iletişimde olduğumuz için çok mutluyum.

3SAYI: 2005-2006 yılında Beşiktaş’ta geçirdiğin başarılı sezondan sonra Real Madrid’e transfer oldun. İspanya gibi Avrupa’nın en iyi liglerinde oynamak sana neler kattı?
K.T: Öncelikle manevi olarak kattığı değerler benim için çok önemli. Iki sene üstüste ULEB CUP kazanmak ve ACB Şampiyonu olmak benim için çok büyük bir başarıydı. Takımda çok güzel bir atmosfer oluşmuştu. Ilk sene elde ettiğimiz başarı çok değerliydi ama ikinci sene de final-four’un ucundan dönerek kaçırdık. Çeyrek finalde elendik. Ama kişisel başarı olarak baktığım zaman iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Çok güzel anılar ile Türkiye’ye döndüm.

3SAYI: ACB Avrupa’nın en iyi ligi ve ACB ile Beko Basketbol Ligi’ni kıyaslamanı istesek neler söyleyebilirsin?
K.T: Beko Basketbol Ligi ile ACB birbirinden çok farklı. Öncelikle ACB’de ki organizasyon çok daha büyük ve takımlar arasında heyecan çok fazla var. Herkes herkesi yenebiliyor, sonuncu takım lider olan takımı mağlup edebilir. Bizim şampiyon olduğumuz sene 7 veya 8 mağlubiyetimiz vardı, ve bu yenilgilerin 6-7 tanesini son sıralarda olan takımlardan aldık. Bunların dışında salon atmosferi çok güzel. İnanılmaz bir basketbol seyircisine sahipler. Tüm maçlarda salonlar doluyor ve boş tribünlere oynanmıyor. Bu atmosferin oyunculara verdiği zevk ile maçlar çok daha güzel geçiyor. Ailelerin çocukları ile beraber geldiği bir ortam var orda. Ama takımlara verilen en önemli destek tartışmasız sponsor desteği. Çok ciddi anlamda sponsor çalışmaları yapılıyor. Umarım sponsor desteği olarak bizim ligimizde de aynı çalışmalar olur, böylelikle ligin kalitesi de daha üst sıralarda olacaktır.

3SAYI: İspanya’dan sonra Türkiye’den de teklifler olmasına rağmen, Rusya’yı tercih etmenin sebepleri nelerdi?
K.T: Yapılan tekliflerde astronomik rakamlar vardı. Rusya’ya gittiğim sene birçok oyuncunun tercihi Rusya’dan yanaydı. Ama benim gitmemden 3-4 ay sonra çok büyük bir ekonomik krize girildi ve tüm oyuncular teker teker ayrılmaya başladı. Gelen başka tekliflere rağmen ben Türkiye’ye dönüp Efes Pilsen’den yana tercihimi kullandım.

3SAYI: Rusya Ligi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
K.T: Rusya Ligi aslında biraz karışık bir lig çünkü CSKA’nın diğer takımlara karşı çok büyük bir üstünlüğü var. Bu yüzden diğer takımlar CSKA’ya yetişmeye çalışıyor. Bence Beko Basketbol Ligi ile eşdeğer bir lig.

3SAYI: İspanya ve Rusya’ya dair aklınızda kalan güzel anları sorsak, ne örnek verebilirsiniz?
K.T: Kesinlikle İspanya’da aldığım şampiyonluklar, Real Madrid’e dair en güzel anılarım arasında. Ama Rusya’da çok fazla vakit geçirmediğim için çok fazla anım yok oraya dair.

“Türkiye’ye geri dönme kararımda Efes Pilsen’in etkisi çok büyük”
3SAYI: Türkiye’ye geri dönnme kararınızda neler etkili oldu?
K.T: Efes Pilsen. Burada çok güzel 4 senem geçti. Eski kulübüm sonuçta, yapısını ve organizasyonunu biliyorum. Yakalanan atmosferin çok iyi olduğunu düşündüm. Ergin Abi zaten eski antrenörüm, kendisi ile çok uzun sure çalıştım. Bu saydıklarımın hepsi bir araya gelince, Efes Pilsen yapılabilecek en iyi tercihti.

“Bazı maçlar takım olarak iyi mücadele edemedik”
3SAYI: Sezon başından beri ligde çok iyi bir çizgi yakalamanıza rağmen son maçlarda düşüş olduğu gözleniyor. Bunu neye bağlıyorsun?
K.T: Takım olarak iyi oynayamadık. Bazı maçları iyi oynamamıza rağmen, performans düşürmemizden dolayı kaybettik. Euroleague’de ki maçlara baktığımız zaman çoğunu maçın sonlarında kaybettik. Sene başında Avrupa’da final-four oynama hedefi ile yola çıktık, ama bunu gerçekleştiremedik. Bu yüzden yaşadığımız bir üzüntü var. Beko Basketbol Ligi için ise Türkiye Kupası’da hedeflerimizden biriydi, ama bunda da başarılı olamadık. Şu anda önümüzde sadece normal sezonu lider bitirip, şampiyon olma kaldı. Tüm takım olarak buna odaklanmalı ve her maça kazanma hevesi ile çıkmalıyız. Artık önümüzde Avrupa maçları olmadığı için, yoğun maç tempomuzda yok. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde daha dinamik ve daha iyi basketbol oynayan bir Efes Pilsen izleyecek herkes.
3SAYI: Euroleague’de alınan kötü sonuçlar sence TBL’deki performansınızı etkiledi mi?
K.T: Kesinlikle bir etkisi oldu. Real Madrid maçından sonra Galatasaray Café Crown ile oynadık. Hiç ummadığımız bir mağlubiyet aldık. Euroleague’den elenmemizden dolayı, maça moralsiz çıkmıştık ve bu yüzden performansımız iyi değildi. Galatasaray ise gerçekten çok iyi oynadı o maçta. Bu tarz maçlarda moral ve alınan mağlubiyetler tüm takımı etkilediği için önümüzde ki maça mental olarak hazır çıkamayabiliyoruz. Ama sonuç olarak hepimiz profesyonel oyuncularız, alınan mağlubiyetler bizi yolumuzdan alıkoymamalı. Önümüze bakıp devam etmeyi bilmeliyiz.

“Maddi yatırım başarılı olmak için tek başına yeterli değil”
3SAYI: Çok büyük bir maddi yatırım yapılmasına rağmen Avrupa’da başarılı sonuçlar alınmadı. Sence bunun sebepleri nelerdi, nerede yanlış yapıldı?
K.T: Bence başarıdan geçen tek yol maddi yatırım değil. Sonuç olarak birçok kulüp var, bütçesi çok yüksek olmasına rağmen başarı elde edemeyen. Dediğim gibi hedefimizi gerçekleştiremediğimiz için çok üzgünüz, çok büyük umutlar bağlamıştık ve başarabileceğimize inanıyorduk. Kaybetmememiz gereken çok şanssızca maçları kaybettik. Belki o maçların bazılarını kazansaydık, şu anda ki durumumuz çok daha farklı olabilirdi. İlk grup maçlarını daha etkili olabilseydik, bu grupta olmaz ve elenmeyebilirdik gibi bir sürü etken var. Ama bunların arkasına sığınamayız, sonuç olarak hepimiz çok üzgünüz.

3SAYI: 99 yılında gösterdiğin gelişmeden sonra bazı otoriteler beklenen gelişmeyi tam gösteremediğini düşünmekte, bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
K.T: Ben bu eleştiriye kesinlikle katılmıyorum. Çünkü her zaman iyi oynadığımı, elimden gelenin en iyisini yaptığımı ve takımıma faydalı olduğuma inanıyorum. Her sene basketboluma bir artı daha katıyorum. Sonuç olarak kafama göre bireysel bir oyun oynayamam, antrenörlerim nasıl bir oyun çiziyorlarsa onu oynamak zorundayım. Beşiktaş ve Galatasaray’da daha farklı bir oyun tarzım varken, Ergin Abi’nin isteği doğrultusunda daha farklı oynuyorum. Kendisi takımı organize etmemi istiyor ve ona gore bir oyun tarzı sergiliyorum. Oynadığım takıma, takım arkadaşlarımın özelliklerine ve antrenörümüzün isteği doğrultusunda değişen bir basketbol tarzı sergileyerek her sene kendime farklı birşey katmaya çalıştım ve bunu başardığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca eleştiri aldım ve bunlar basketbol hayatının içinde olmaya devam edecek şeyler. Sporun doğasında var bu sonuç olarak, ama ben çoğunluk olarak doğru olmadığını düşünüyor ve kendi işime bakıyorum.

“Performansımla ilgili yapılan eleştirilere katılmıyorum”
3SAYI: Bireysel performansında son zamanlarda düşüş olduğu gözleniliyor, sen bunu nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Zaman zaman her oyuncuda belirli bir düşüş olabilir. Bahsedilen kadar çok büyük bir düşüş olduğunu zannetmiyorum. Bu sene birkaç maçta gerçekten kötü oynadım. Her maçtan sonra ben tüm maçı kafamdan analiz eder, üzerinde düşünürüm. Böylelikle yaptığım hataları ve yapmam gerekenleri bir daha yaşamış oluyorum. Bu sene her oyuncuda olduğu gibi birkaç maçta kötü oynadım ama genel olarak performansımda düşüş olduğunu görmüyorum.

3SAYI: Kendinde eksik gördüğün noktalar neler desek nasıl bir özeleştiri yaparsın?
K.T: Yaşımın da verdiği tecrübeden dolayı, basketbol tarzım artık oturmuş durumda. Oyun tarzımda artık bir eksik görmüyorum. Ama kişisel olarak bazen olmadık yerlerde çok sinirleniyorum. Gençken bu sorunumu kontrol altına almam çok daha zordu ama artık yaşımın da verdiği bir olgunlukla bunun üstesinden gelebiliyorum.

“Türkiye’de altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Altyapıdan itibaren kendine koyduğun hedefleri gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
K.T: Hedeflerimin arasında çoğu oyuncunun da hayali olan NBA vardı. Sadece onu gerçekleştiremedim. Dünya’nın en önemli kulüplerinden biri olan Real Madrid’de oynadım ve orada kendimi kabul ettirdim, İspanya’da şampiyonluk yaşadım. Şu anda ise gurur duyarak Milli Takım formasını giyiyorum ve Türkiye’nin en iyi kulüplerinden biri olan Efes Pilsen’de oynuyorum. Bunlar zaten ileride dönüp baktığımda başarılı oldum diyebilmem için olması gerekenler ve hayatımın gidişatından çok mutluyum.

“Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonu hep eleştirildi”
3SAYI: A Milli Takım’ın guard sıkıntısı olduğu çok fazla gündemde yer alıyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsin?
K.T: Milli Takım ile ilgili eleştiriler hep oluyor ama geçen sene Avrupa Şampiyonası’nı baz aldığımızda herkesin çok iyi mücadele etmiş olduğunu görebiliyoruz. Ben oyun kurucuda sıkıtnı olduğu düşüncesine katılmıyorum. Yaklaşık 10 senedir Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olduğu konuşuluyor ve konuşulmaya da devam edecektir. Ama biz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bu eleştiriler olmaya devam edecektir.

“2010 Dünya Şampiyonası’nda elimizden gelenin en iyisini yapacağız”
3SAYI: Önümüzde 2010 Dünya Şampiyonası var ve 2001 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra Milli Takım derecesinde başarılı seneler geçirmedik. 2010 Dünya Şampiyonasında şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Ülkemizde ilk defa Dünya Şampiyonası düzenlenecek, çok önemli ve çok büyük bir organizasyon. Türk Milli Takımı’nın bu organizasyondan alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Takım olarak çok iyi konsantre olmamız gerek. Dünya Şampiyonası çok büyük bir organizasyon ve dünyanın en iyi oyuncularının mücadele edeceği bir platform. O yüzden hem fiziksel olarak hem de mental olarak hepimizin hazır olması lazım. Geçen senede söylediğim bir şey vardı, ilk önce kendi grubumuza odaklanıp maç maç düşünmemiz gerekiyor. Sonuç olarak bu turnuvalarda alınan her galibiyet ve mağlubiyetin çok büyük önemi var. Basamak basamak gitmemiz gerekiyor. Çıktığımız her maçı kazanmak öncelikli amacımız olmalı. Her maça mental olarak ayrıca hazırlanıp, o maçı kazanmaya odaklandıktan sonra gruptan çıkmayı hedefleyip, öbür grup içinde aynılarını yapmamız gerekiyor. Geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi mücadele ettik. Bu sene kendi evimizde yine elimizden gelenin en iyisini yapmamız lazım. Ev sahibi olmamız çok büyük bir avantaj. Türk Milletinin bizi yalnız bırakmayacağına güveniyoruz. Onların desteği ve maçlarda yarattığı atmosfer bizim için çok önemli.

3SAYI: Geçtiğimiz sene Kerem Gönlüm’ün kadroda olmaması, takımı hem taktiksel açıdan hemde moral olarak çok etkilemişti. Kendisi bu sene kadroda olursa takımı nasıl etkiler?
K.T: Kerem çok tecrübeli ve iyi bir oyuncu. Hem saha içinde hem de saha dışında takıma çok büyük katkıları bulunuyor. Geçen sene aramızda olmaması gerçekten bizi çok üzdü. Bu sene geri döndüğünde maç eksikliği olacak ama tecrübesinden dolayı bu arayı kapatabileceğine inanıyorum. Aramıza geri döndüğünde en iyi şekilde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

“Ülkemizde altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Sence ülkemizde altyapıya gereken önem veriliyor mu?
K.T: Basketbolda altyapının önemi çok büyük ve maalesef ülkemizde gereken önem verilmiyor. Yetişen oyunculara baktığımızda kısırlık olduğunu düşünüyorum, çok daha fazla potansiyelimiz var ve daha fazla oyuncu yetişmesi gerekiyor. Çoğu kulüp altyapıya yatırım yapmıyor, üzerinde durmuyor. Ama bu yanlış bir düşünce sistemi. Tüm kulüplerin dışarıdan oyuncu getirmeye odaklanması yerine, altyapıda kendi oyuncularını yetiştirmeleri hem kendileri için hem de ülke basketbolunun gelişmesi için çok önemli. Ülkemizdeki oyuncular üzerine daha fazla kafa yorulmalı, Şanlıurfa, Tunceli gibi basketbolun olmadığı Anadolu şehirlerinde oradaki gençleri sporun içine çekmeli ve onları kazanmalıyız. Dediğim gibi potansiyelimizin çok olduğunu düşünüyorum ama bunun için araştırma yapmak ve bulmak gerekir. Üzerinde kafa yormadan kimse kapınıza çok iyi bir oyuncu olarak gelmez. Daha fazla yatırım yapılmalı.

3SAYI: Genç oyunculara neler tavsiye edebilirsin?
K.T: Kendilerini geliştirmek için çok çalışıp, uygun idmanları yapmaları gerekiyor. Artık çoğu takım yabancı oyuncular üzerine kurulu ve genç oyuncuların süre alması gittikçe zorlaşıyor. Bunun için olduğundan daha çok çalışmaları gerek. Antrenörlerinin yada büyüklerinin yaptıkları uyarıları dikkate almaları ve gelişimlerini durdurmamaları, pes etmemeleri gerek. Eksikliklerinin ve kötü yanlarının üstüne gidip onu geliştirmeleri lazım. Artık sadece bir yönü ile iyi olan oyuncular çok iyi oyuncu olamıyor. Çok yönlü olmalılar. Ribaund almalı, assist yapmalı, sayı atmalılar. Savunmada, hücumda etkili olmalılar. Bunun için de tek yapmaları gereken dediğim gibi daha çok idman yapmaları.

3SAYI: Abin Kemal Tunçeri ile beraber Tunçeri Spor Okulu organizasyonunuz bulunuyor. Bunun hakkında bizi biraz bilgilendirir misin?
K.T: Yaklaşık 5-6 senedir spor okulumuz bulunmakta. Abim başında duruyor, kendisi ilgileniyor. Baktığım zaman iyi gittiğini düşünüyorum. Vakit buldukça bende ilgileniyorum. Türk basketboluna yeni yetenekler kazandırmaya çalışıyoruz. Basketbolu bıraktıktan sonra ben de işin başına geçip, birçok yerde şube açmayı planlıyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi