Yılın GM’i Büyüyü Bozdu..
Geçtiğimiz sezon şampiyon olamasa da kazandığı Doğu Finali ile taraftarını fazlasıyla memnun eden bir Orlando izledik. Yıllar sonra gelen bu başarıda bizlerin de çok yakından tanıdığı birinin payı büyüktü ; Hidayet Türkoğlu namıdiğer Mr.Fourth Quarter.. Taraflı tarafsız herkesin beğenisini toplayan Hedo bizlerin de göğsünü kabartmıştı. Özellikle NBA Finali sonrası MVP Kobe’nin ’Ben Lakers için neysem Hedo da Orlando için O’dur’ sözleri bana göre herşeyin özetiydi…
Orlando’da geçen 5 yılında, MIP ödülü alan ve NBA finali oynayan Hedo için 2009 yazı sözleşmesinin bitmesi anlamına geliyordu. Hedo’nun takımında mutlu olması ve taraftarın da onu benimsemesi sebebiyle herkes Orlando’da devam edeceğini düşünüyordu..Ayrıca koç Sten Van Gundy ve başta Howard olmak üzere tüm oyuncular Hedo’ya ihtiyaçları olduğunu defalarca dile getirmişti. Fakat bu yaz yılın GM’i Otis Smith’in başka planları vardı..
2009 Yazı
2009 Draft Gecesi ; herkes takımların kimi seçtiğini konuşurken , Otis Smith bombayı patlattı ve draftların bile önüne geçen Carter takasını gerçekleştirdi.Bu takasa göre Carter ve R.Anderson Orlando’ya gelirken cesur çaylak C.Lee, Alston ve Battie New Jersey’nin yolunu tuttu. Fakat NBA’in sayılı yıldızlarından Carter, beraberinde önemli soru işaretleri getirmişti. Aynı mevkide oynayan Hedo’nun akıbeti ne olacaktı ?, 2 yıl için alacağı 34 milyon$ ‘ı Orlando nasıl karşılayacaktı?
Tabi yılın GM’i bunları da düşünmüştü. Taraftarın ve oyuncuların tepkisini çekmemek amacıyla Hedo’ya 4 yıl için 35 milyon$’lık göstermelik bir teklif yapıldı .. Bu Hedo’ya kapıyı göstermekten başka bir şey değildi. Düşünün ortalama 7-8 dk. oynayan Gortat bile 5 yıl için 36milyon$ alıyor.. Dolayısıyla Hedo yapılan bu komik teklifi reddetti. Fakat bunlardan daha onur kırıcı olan Otis Smith’in ‘Hedo’nun artık takımda kalması çok zor’ ve ‘Carter’ı Hedo’ya tercih ettik’ gibi açıklamaları oldu. Ne olursa olsun, NBA’de saygın bir yer edinen ve takımına çok şey katan bir oyuncu çok daha farklı şekilde uğurlanmalıydı.
Orlando macerası biten Hedo artık yolunu çizmek zorundaydı.Bunu yaparken geleceğini de düşünüp işin mali boyutunu ön planda tuttu. Birçok takımla adı anılan Hedo’nun bir ara Portland’la anlaştığı hatta tesislerini gezdiği söylendi. Fakat eşinin de isteğiyle sonradan devreye giren Toronto’yla 5 yıl için 53milyon$’a anlaştı. Türkoğlu çiftinin Portland’la hemen hemen aynı parayı veren Toronto’yu seçmesinde şehrin gelişmişliği ve Türklerin burada daha yoğun olması etkili oldu.
Orlando cephesinde ise hedefler doğrultusunda Barnes ve Bass takviyeleri de yapılarak takımın kadrosu oluşturuldu. Yani takımın önemli parçalarından Hedo ve Lee gitmiş, yerlerine Carter,R.Anderson,Bass ve Barnes alınmış oldu. Kağıt üzerinde Orlando bu yazı gerçekten karlı geçirmişti.
2009-2010 SEZONU
4 Allstar’lı kadrosuyla Orlando, Lewis’in 9 maçlık cezasına rağmen sezona yine iyi bir giriş yaptı. Kolay bir fikstürü de olsa Carter önderliğinde ilk 20 maçı 16- 4 ile geçtiler.. Bu dönemde 2’si Toronto ve Boston olmak üzere sezonun tek 5 maçlık galibiyet serisini yakaladılar. Özellikle Boston maçında Carter bu sezon ki en iyi maçını çıkardı. Toronto maçı ise Orlando taraftarı için ayrı bir önem taşıyordu. Eski yıldızları Hedo tekrar Amway Arena parkelerindeydi. Fakat bir grup Orlando taraftarının Hedo’yu yuhalaması galibiyetin önüne geçmişti. Onlara ise ‘Hedo’yu yuhalayanlar, Orlando taraftarı değildir’ diyen Sten Van Gundy en güzel cevabı verdi.
İlk 20 maçtan sonra Orlando’da belirgin bir düşüş başladı. Daha doğrusu istikrarsızlık. Cleveland, Lakers hatta Charlotte galibiyet serileri yakalarken Orlando üstüste 3 maç kazanmakta zorlandı. Bunun sebebi yaşı ilerlemiş Carter’ın sezon başındaki performansını gösterememesi ve takımın saha içi isabet yüzdesinin düşmesi gibi görünse de asıl sebep takım kimyasının bozulmasıydı. Tabi bu durumun başkahramanı Otis Smith’di.
Orlando’ya Van Gundy’nin getirdiği 1 uzun 4 şutör sisteminin temelinde topu iyi dolaştırmak,doğru şut tercihi ve NBA’in en dominant uzununa topu indirmek vardır.Maalesef Orlando bu sezon sistemi doğru uygulayamıyor.Bu sistemin sağlıklı işleyemeyeceğini anlamak için kadroya bakmanız yeterli olacaktır. Takımda oyun kurma becerisi en iyi olan adam emeklilikten dönderilen 35 lik J.Williams. Bir de Jameer Nelson var. Hala Allstar olmasına anlam veremediğim Nelson için oyun kurucu değil oyun kırıcı denebilir. Topu doğru adreslere yollamayı geçtim yaptığı tercihler akıl alır gibi değil. Özellikle Lakers maçında Gasol,Artest,Odom 3 lüsünün arasından 2 kez üstüste turnike denemesi Stan Van Gundy’yi çıldırtmıştı.
Fakat takımda Hedo’nun gidişinden asıl etkilenen bir Howard gerçeği var. Bu sezon en çok eleştirildiği konu maça konsantre olamaması. Bu oyun anlayışıyla Howard’ın bu sorunu aşması zor. Bazen 4-5 hücum Howard’ın topa dokunamadığı Orlando hücumlarına şahit oldum. Bu tip oyuncular topla buluşamayınca mental olarak maçtan kopuyor. Takımın en kolay skor opsiyonu olan Howard’a topu indirmek bu kadar zor olmasa gerek ki Hedo bunu yıllarca yapmıştı.Zaten Hedo’nun MIP seçildiği 2007-2008 de Howard’ın da kariyerinin en iyi dönemini geçirmesi tesadüf değildi..Yani Howard’ı paslarıyla besleyen oyuncular ne kadar formdaysa Howard da o kadar iyi oynuyor. Hedo’nun yerine gelen Carter ise bırakın ona pas atmayı, gücü yetse elindeki topu alıp,potaya gönderecek.. Bu sezon saha içi yüzdesini artırsa da sayı ortalamasının 20.6 dan 17.4 e düşmesinin sebebi az top kullanması. Geçtiğimiz yıl maç başına 12.5 top kullanırken bu yıl 9.5 top kullanıyor. Bu durumdan fazlasıyla rahatsız olan Howard da kendisine yeterince pas atılmadığı şeklindeki açıklamasıyla kendini savundu. Hakkında yapılan eleştirilere verdiği cevabı yetersiz bulan Howard bir süre sonra da maçlara iyi hazırlanmadıklarını söyleyerek herkesi şaşırttı. Birçok kişinin tepkisini toplasa da özellikle bu açıklamalarından sonra takım arkadaşları Howard’ı biraz daha ön plana çıkarmaya başladı. Son maçlardaki performansı bunun göstergesi..
Takımın diğer önemli parçalarından Lewis yine elinden geldiğince rakip uzunlarla savaşsa da onun da skorer kimliği yavaş yavaş azalıyor. Çünkü takım rotasyonu bu sene çok daha geniş. Reddick,R.Anderson,Pietrus,Barnes 4 lüsü ortalama 9 ‘ar sayı atarak kendilerine düşen görevi yapıyor. Özellikle Barnes’ın maç başına 5.8 ribauntu ve savunmaya verdiği katkı bu yıl takımın artılarından. R.Anderson ve Reddick de ceza şutlarını beklenenden daha isabetli kullanıyor. Beklentilerin altında kalan Bass ve fiziğinin hakkını veremeyen Gortat ise Orlando’nun vasat isimleri görüntüsünde..Özellikle Gortat ‘nın sezon başı aldığı yüksek kontratın etkisiyle çok daha iyi oynayacağını düşünmüştüm.Ama o Howard’ı birkaç dakika dinlendirmekten başka bir şey yapmıyor..
Sezon başında Süperstar Carter’ı takımın beyni Hedo’ya tercih eden Otis Smith’in,sezon ortası itibariyle çok da doğru bir hamle yapmış olduğu söylenemez. 5 maçtır Orlando’da bir toparlanma olsa da bunun istikrara dönüşeceğini pek düşünmüyorum. Takım 45 maçta 16 yenilgi almış durumda ve böyle giderse sezon sonu 30 mağlubiyet alacaklar. Geçen yıl ise bu sayı 23’tü. Bu istatistikten ziyade Orlando için asıl tehlike takımdaki kazanma arzusunun ve istikrarın eskisi gibi olmaması.Bana göre; Roy,Oden ve Outlaw’dan yoksun Portland’dan kendi evinde 15 sayı fark yiyen bir Orlando maçı kazanmak istemiyor demektir..Benzer şekilde rahat kazanabilecekleri maçı , 2. yarıda adeta Lakers’a hediye etmeleri de tamamen bu isteksizliğin sonucu.
Normal sezonda, ‘kazanma arzusu ve istikrarı’ yeterli olmayan Orlando kaliteli ve geniş kadrosuyla bunu rahatlıkla telafi edebilecek bir takım. Fakat play offlar için aynı şeyi söylemek çok zor. Çünkü play offlarda ; şampiyonluk için yanıp tutuşan Cleveland, son 2yılın favorisi Boston ve Doğu’nun dişli takımları Atlanta’yla Miami onları bekliyor olacak…
M.Akif Karabulut
Bu yazı Mart 2010 sayımızda yayınlanmıştır.