Etiket arşivi: PG

Draft 2010’un Gözdeleri

ADAM OLACAK ÇOCUKLAR…

Malumunuz Mart ayının gelmesiyle birlikte tüm dünyanın gözü kolej basketbol ligine çevrildi. Geleceğin yıldız adaylarını profesyonelliğe adımlarını atmadan önce belki de son kez ve en hazır, en istekli halleriyle görme şansını bulacağımız bu turnuva tüm heyecanı ve sürprizleriyle devam ededursun, biz bu yazımızda draft öncesi göze çarpan gençleri kaleme alacağız. Bu seneki draftte geçen senenin aksine guard sıkıntısı ve forvet bolluğu var. Şimdi, ilk sıralardan seçilmesi beklenen 10 ismi sizlere tanıtalım.

1-JOHN WALL (Kentucky, 6-4, PG, Freshman) : Henüz lisedeyken adından çokça söz ettiren John Wall, Kentucky Wildcats’te hiç de fena olmayan bir freshman senesi geçirdi. En önemli özelliği atletizmi olan Wall’un, önümüzdeki yıllarda Nba’in en iyi açık alan oyuncularından biri olacağına şüphe yok. Sürat, çeviklik, dayanıklılık, sıçrama yeteneğinin yanı sıra delici penetreleri ve patlayıcı özelliği göze çarpıyor. Savunma yönünde müthiş bir pozisyon bilgisine ve hızlı ayaklara sahip. Kolejde takımının saha içi lideri konumundaydı, bu görevi de fena yaptığı söylenemez. Eksilerine geçersek; set hücumunda ve yavaş tempoda zaman zaman bocalıyor, saha görüşü kötü olmamakla birlikte vasatın çok da üzerinde değil. Şut istikrarı olmadığından, hücum yönü kısıtlı diyebiliriz. Göze en çok batan olumsuz yönü ise aşırı derecede top kaybı yapması. Bu sene takımı adına 16sayı- 6asist- 4 ribaund ortalamaları ile oynayıp SEC’in en değerli oyuncu seçildi. Tüm ligi baz aldığımızda bireysel anlamda en yetenekli isimlerin bulunduğu takımda bu ortalamalar hiç de fena değil. Benzetildiği isimler ise Derrick Rose ve Rajon Rondo.

2-EVAN TURNER (Ohio State, 6-7, SG, Junior) : Efsane Isiah Thomas gibi Turner da bir St. Joseph mezunu. Kolejde geçirdiği 3 sene boyunca sürekli oyununa bir şeyler kattı, kendini geliştirdi. Seneye bomba gibi bir girişle ilk 5 maçta 2 triple-double, 3 double-double yaptı. Sonrasında belinden yaşadığı şanssız bir sakatlık sonucu yaklaşık 1 ay parkelerden uzak kaldı, ancak dönüşünde performansından hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi. Ve sezonu 20sayı- 9ribaund ve 6asist gibi mükemmel istatistiklerle tamamladı. Turner, PG-SG ve SF pozisyonlarında oynayabiliyor, ancak NBA’de onu 3 numara oynatmak biraz acımasızca olur, zaten diğer pozisyonlarda yeteneklerini daha rahat sergileyeceğini düşünüyorum bu combo guardın. Özelliklerine değinelim biraz da; fundamentali çok iyi, basketbolun temel prensiplerini iyi uyguluyor ve adeta aklıyla oynuyor. Göze hoş gelen oyundan ziyade basit oyunu seviyor ki belki de en önemli artısı bu. Kritik zamanlarda doğru kararı verip bunu da başarıyla uygulayabiliyor. Maçın tansiyonunun yüksek olduğu anlarda sazı eline alıyor, bu şekilde takımını BIG 10 şampiyonu yaptı. Kim bilir belki de Tyreke Evans’tan sonra bir genç ‘clutch player’ daha geliyor lige. Saydığımız tüm bu özellikler dikkatinizi çekeceği üzere mental açıdan Turner’in ne kadar kuvvetli bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Kafa olarak NBA’e en hazır isim diyebiliriz. Peki, hiç olumsuz bir özelliği yok mu Evan Turner’ın, elbette var. Öncelikle John Wall gibi o da çok top kaybı yapıyor. Bir diğer eksisi, özgüveninden dolayı pozisyonları gereğinden fazla zorlayıp takım oyunundan uzaklaşarak bazı zamanlar egoist davranması. Benzetildiği oyuncu Brandon Roy.

3-DeMarcus Cousins (Kentucky, 6-11, PF/C, Freshman) : Draftin en iyi uzunlarından diyebiliriz Cousins için. Takım arkadaşı John Wall gibi o da lise yıllarında kendisinden söz ettirmeyi başarmıştı. Bir uzun için harika bir fiziği var ve pota altında çok yer kaplıyor. Gücü ve dayanıklılığı sayesinde çembere yakın yerlerde topla buluşabiliyor. Fiziğinin hakkını vermiyor değil, ancak pek atlet olduğu söylenemez. Dış görünüşüne bakınca pek inandırıcı gelmeyebilir ancak henüz 20 yaşında olan Cousins, uzunların geç olgunlaştığı düşüncesiyle birlikte şu an ham olduğu göz önüne alındığında ilk 5 sıradan seçilmesi muhtemel bir isim. Henüz üniversitedeki ilk senesinde oynadığı maçların yarısında double-double yapmayı başardı. Yalnızca 23 dakika ortalamayla yaptığı 15 sayı- 9ribaundluk istatistik ise ayrıca alkışı hak ediyor. Mücadeleden yılmayan ve itiş kakışı fazlasıyla seven bir karaktere sahip olması, zaman zaman ‘salonda görmek istemediğimiz’ türden olayların başrolünde bulunmasına sebep oldu. En büyük eksisi sorunlu bir oyuncu olarak lanse edilmesi, kaldı ki saha içindeki hareketleri ve karıştığı olaylar bu yaftayı doğrular nitelikte. Benzetildiği isim ise Derrick Coleman.

4-WESLEY JOHNSON (Syracuse, 6-7, SF, Junior) : Üniversite yaşantısına 2006 yılında Iowa State ile başlayan ve burada son derece parlak bir çaylak sezonu geçirerek dikkatleri üzerine çeken Wes Johnson, ikinci senesinin sonunda Syracuse Orange’a transfer oldu, ancak transfer kuralları gereği bir seneyi redshirt olarak geçirmek zorunda kaldı. Bu sezon junior yılını geçiren oyuncu, drafte katılacak oyuncular arasında en yaşlılardan. En dikkat çekici özellikleri, bileğinin düzgün olması, blok ve top çalma önsezisinin kuvvetli olması ve müthiş bir sıçrama yeteneğine sahip olması. Önümüzdeki yıllarda smaç yarışmasında görmemiz sürpriz olmaz. Kolejde atletik özelliklerini skor üretme konusunda fazlasıyla kullanma fırsatı buldu, bunu NBA’de de başarabilirse seyir zevki yüksek bir genç daha lige geliyor demektir. Ancak birebirde adam eksiltme özelliğinin olmaması ve buna bağlı olarak kendi şutunu yaratamaması en büyük sıkıntısı. Bu sezonki ortalamaları 16 sayı- 8 ribaund. Benzetildiği oyuncu Shawn Marion.

5-DERRICK FAVORS (Georgia Tech, 6-9, PF, Freshman) : Gelelim 2009 McDonalds All-American Game’in en değerli oyuncusuna. Derrick Favors draftin bence en potansiyelli uzunu. Fiziğini iyi kullanıyor ve bu sayede hücumda pota altını domine edebiliyor. İlk adımı pozisyonuna göre çok hızlı olduğundan adamını geçip doğrudan potaya uzanabiliyor. Orta mesafe şutu fena değil ve blok sezgisi gayet iyi. Ancak süper star seviyesine çıkabilmesi için, ki bunu yapabileceğine inanıyorum, mutlaka sırtı dönük oyununu da geliştirmeli. Atletizmine zaten diyecek yok, 2.08 boyunda-112 kilo ve bacak arası vurabiliyor. İşin savunma yönünde ise biraz sıkıntıları var. Maç içerisinde zaman zaman savunma konsantrasyonunu kaybedip, yalnızca blok yapmaya odaklanabiliyor. Bu seneki ortalamaları 12sayı- 8 ribaund- 2 blok. Benzetildiği isim Al Horford, ancak yüzü dönük oyunu iyi oynayabildiği için ben Amare’ye de benzetiyorum kendisini.

6-AL FOROUQ AMINU (Wake Forest, 6-9, SF, Sophomore) : Draftin en sempatik oyuncularından Aminu yaşça ağabeyleri sayılabilecek Jodie Meeks ve Gani Lawal gibi Norcross High School mezunu. Geçtiğimiz yıl oldukça iyi bir rookie sezonu geçirdi, bu sezon ise çok büyük bir patlama yapamamakla birlikte oyununu az da olsa geliştirdiği söylenebilir. Her iki forvet pozisyonunda da oynayabiliyor ancak kolejde daha çok PF oynamasının da etkisiyle 15sayı- 10ribaund gibi oldukça iyi istatistikler yakaladı. Geçtiğimiz sene onu ilk izlediğimde oyun tarzını Lebron’a benzetmiştim, oyunu hem savunma hem hücum tarafında domine ediyordu ve takımın her şeyiydi. Boyuna göre fundemanteli oldukça iyi, oyun zekası üst düzey ve saha görüşü de hiç fena değil, fakat bu özelliğini pek kullanmıyor, biraz bencil biri hücumda. Şutlarındaki istikrarsızlık hücumuna da sirayet etmiş durumda. Bir maçta 20+ atıp sonraki maç tek haneli skorlarda kalabiliyor, sayı atamadan tamamladığı maç dahi oldu. Ayrıca bu sene %44 ile şut sokabildi, ki bu ortalama lottery pick olması tahmin edilen bir uzun için oldukça düşük. Marvin Williams’a benzetiliyor.


7-XAVIER HENRY
(Kansas, 6-6, SG, Freshman) : 1991 doğumlu ve bu yıl çaylak sezonunu geçiren Xavier Henry, takımının konferans şampiyonluğunda Collins ve Aldrich ile birlikte başrol oynadı. Draftin en önemli şutörü olarak görülen Henry, müthiş bir şut stili ve şut mekaniğine sahip, kendi pozisyonunu yaratabiliyor ve şuta çok hızlı kalkıyor. Solak olması da ayrıca avantajı, fakat sağ eli de hiç yok değil. %41 gibi harika bir yüzdeyle üçlük attı bu sene. Ancak çok fazla dış şuta yönelmesi eksi özelliği olarak değerlendirilebilir. Kullandığı şutların yarısı üç sayı çizgisinin gerisinden, bu da oyununun gelişmesini engelleyebilir. Bu seneyi 13sayı- 4ribaund ortalamayla tamamladı. Collins-Aldrich-Taylor ve hatta Morris kardeşler gibi potansiyelli oyuncuların bulunduğu takımda bu ortalamalar fena değil bence. Amerikalılar bu genci Jim Jackson’a benzetiyor, haklılar da oyun stili olarak çok benziyor, fakat gerek şut stili, gerek solak olması sebebiyle M.Redd’i anımsatıyor bana.


8-HASSAN WHITESIDE
(Marshall, 7, C, Freshman) : Lise yıllarında adını pek de duymadığımız Whiteside, Wes Johnson gibi The Patterson School mezunu. Sezonun başlamasıyla birlikte bir anda müthiş bir patlama yaptı ve bir ara mock draftta 2.sıraya kadar yükseldi. Marshall gibi pek basketbol kültürü olmayan bir okulda forma giyiyor ve takımın süper yıldızı konumunda. Harika bir blok yeteneği var, maç başına ortalama 5.4 blok yapıyor ve bu sene blok yapmadan tamamladığı maç yok. Konsantre olduğunda iyi de bir ribauntçu diyebiliriz. Bileği düzgün ve orta mesafe şutları da fena değil. Ancak maalesef maçtan çok fazla kopuyor ve çoğu zaman maçı pek sallamıyor görüntüsü çiziyor. Bu da onun Nba için henüz ham olduğunu ve kafa olarak hazır olmadığını gösteriyor. Bu sene ortalama 26 dakikada 13sayı- 9ribaund ile oynadı. Fiziği, atletizmi ve oyun stili olarak Marcus Camby’ye benzetiliyor.

9-DAMION JAMES (Texas, 6-7, SF, Senior) : Liseyi Texas’ta okuduktan sonra, buradan ayrılmadı ve üniversite hayatını da Texas Longhorns’ta sürdürme kararı aldı ve böylece Doğuş Balbay’ın takım arkadaşı oldu Damion James. İlk senesinde Durant ve D.J. Agustin’in gölgesinde pek de dikkat çekici bir performans sergileyemedi. Ancak sonrasında her geçen sene üzerine koyarak komple bir oyuncu oldu. Öncelikle hücum yelpazesi çok geniş. Penetreyle ve ya şutla skora gidebiliyor. İlk adımı çok hızlı, ayrıca pozisyonuna göre oldukça güçlü ve boyuna göre de oldukça iyi bir ribauntçu. Bu sezon junior senesinde 18sayı -10ribaund ortalamaları tutturdu. Takım içi liderlik konusunda da fazlaca yetenekli. Mental açıdan lige en hazır oyuncuların başında geliyor. Oyun zekasının çok üst düzey olmaması ve top hakimiyetinin kötü olması en önemli eksileri gibi görünüyor. Oyun tarzı Shawn Marion’a benzetiliyor.

10-DEVIN EBANKS (West Virginia, 6-7, SF, Sophomore) : Deniz Kılıçlı’nın da formasını giydiği West Virginia’da oynayan Devin Ebanks, bu sezon kolejdeki ikinci yılını geçiriyor. D.Butler ve K.Jones ile birlikte takımını konferans şampiyonluğuna taşıyan oyuncuların başında geldi. Orta mesafe şutu oldukça iyi, ayakları hızlı ve takım oyununu iyi oynuyor. Fiziği ve atletizmi pozisyonuna göre oldukça iyi. Fakat dış şutu çok zayıf, onu da geliştirirse ligde kendine iyi bir yer edinebilir. Bu sene 12sayı- 8ribaund ortalamasıyla oynadı. Corey Brewer’e benzetiliyor.

Yukarda tanıttığım isimlerin yanı sıra; oyununu Larry Bird’e benzettiğim, şutuyla ön plana çıkan Nevada’dan Luke Babbitt’i, Kentucky’de Wall’ın gölgesinde kalsa da kalitesini ispatlamayı başaran Eric Bledsoe’yi, kolej ligi tarihinin en çok blok yapan oyuncusu olan Mississippi State’li Jarvis Varnado’yu, Vanderbilt’te bu sene de beklenen patlamayı yapamayan ama potansiyeline inandığım Jeffery Taylor’ı, Partizan’ı Eurolig’de finalfoura taşıyan Vesely’yi, Erman Kunter’in basketbol dünyasına son armağanı Seraphin’i bir kenara not etmekte fayda var.

Soner Kenesarı