KADRONUN BAŞARISI KURULUŞUNDAN BAŞLAR – Beko Basketbol ligi 2010 sonu değerlendirmesi
Beko Basketbol Liginde 2009-2010 sezonu en çok eleştiriye hedef olan Fenerbahçe Ülker’in 2 kupa birden kazanıp ezici üstünlüğü ile son buldu.
Bu şampiyonluklarda aslında Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış en yüksek harcama ile (20.Milyon Euro) 3 kupada da sınıfta kalan Efes Pilsen’in de rolü büyüktü.Ataman’ın gelişi ile çılgın bütçeler ortaya koymaya başlayan Efes Pilsen kendi değerlerini elinin tersi ile bir kenara itip hak etmediği halde uçuk paralar verdiği oyuncularından hiç verim alamayınca müthiş bir çöküş yaşadı.Bu çöküş aslında geçen yıl ki şampiyonluk sonrası ortaya çıkan doping olayı ile başlayıp play-off final serisindeki hezimet ile sona erdi.Lacivert beyazlılar sezon boyu oyuncu-Koç kavgasını bir türlü mutlu sona eriştiremediler.İdari alandaki başarısızlık teknik başarısızlıkla birleşince 2 yılda yaklaşık 38 milyon Euro çöpe gitti…….
Avrupa’da ilk yıl normal sezon sonunda şok eve dönüş.Bu sezon ise normal sezonun sonunda Avrupa’da bile çok inandırıcı görünmeyen ve çok tartışılan son maç talihiyle TOP 16….
Avrupa’daki Efes Pilsen bu mudur?
Ataman Beşiktaş’a gidişinde kulüp tarihinin en yüksek bütçelerini organize edip 3 kupa demişti ama final bile oynayamadan sezona veda etmişti.Daha da önemlisi Beşiktaş hala o yılın borçlarını ödüyor !!
Başlıktaki gibi düşündüğümüzde bir kadronun başarısı kuruluşundan başlıyor. Sezona girmeden eş-ahbap-dostun oyuncularını transfer ederek sonuç alınmıyor.Kulübün hedefleri ve oynanan ligin şartları doğrultusunda yapılmayan transferler böyle hüsranla sonuçlanıyor.Efes Pilsen ve Ergin Ataman bundan böyle umarım daha dikkatli olurlar.Çünkü Ataman Koç olarak Efes Pilsen de kulüp olarak büyük imaj kaybettiler.Bu imaj nasıl düzeltilir bilemiyorum.Avrupa’nın en saygın markalarından biri Avrupa’da can çekişiyor.Bir zamanlar İtalya-İspanya-Rusya ve Türkiye’de önemli bir havası olan Ataman ise o günlerden çok şeyler kaybetti.Biri basketbolumuzun en kariyerli kulübü…diğeri ise en kariyerli Koçlarından biri….Hadi artık toparlanın….yoksa aynaya baktığınızda bile kendinizi göremeyeceksiniz !
Efes’i eleştirdik ama 2 kupalı şampiyona da iki laf edelim.Bu iki kupa Fenerbahçe’nin eseri olmaktan çok rakiplerin çok kötü olması ile gelen kupalar.Bu kadar çok imkan ile bu kadar kötü basketbol ve Avrupa’daki hüsran neyle tarif edilebilir? Gelelim Fenerbahçe’nin kadro kuruluşuna…..Aydın Örs’ün gidişi sonrası Fenerbahçe oyuncu yetiştirmekle ünlü Bogdan Tanjevic’i işin başına getirdi ve Tanjevic’e de aynı şeyi söyledi ‘Bize oyuncu yetiştir’…..Ama uygulama 3 yıl içinde öyle olmadı.İlk yıl Emir ve Vidmar gibi 2 genci transfer edip yabancı hakkını kullanan Fenerbahçe Ülker Avrupa’da TOP 8 oynayıp ligi şampiyon bitirmesine rağmen birden farklı bir yöne kaydı.Önce Solomon NBA’e gitti.Ardından Williams ve Kinsey NBA oyuncusu havasına bürünüp takımdan ayrılınca Tanjevic’i dinlemek yerine transfer coşkusuna kapılan yöneticiler Bogdan’ın hiç istemediği isimleri getirmeye başladılar.Gordan Giricek bu konuda başı çekti ve takımdaki diğer isimlerle arasındaki müthiş fiyat farkı nedeniyle baştan huzuru kaçırdı.Üstüne sakatlıktan hiç oynayamayınca işin tadı kaçtı.Air Avellino’da iyi sezon geçiren Marquies Green ve Devin Smith Euroleague çizgisinde olamadılar.Emir ve Vidmar’ın gelişimi mutlu etse de TOP 16’dan ileri gidemedi sarı lacivertliler.Burada yöneticilerin Tanjevic’i bu iki oyuncunun transferinde eleştirmeleri bu sezon başında transferi Tanjevic’e bırakmamalarına neden oldu.Geçen yıl şampiyonluğun kaybedilmesinde önemli bir pay sahibi olan Solomon zorla yeniden getirildi ve hep sorun oldu.Gittiğinde ise Fenerbahçe’yi enkaza çevirmişti bile.Greer gibi yumuşak bir ismin transferi tuz biber oldu.Giricek zaten cam çocuk gibiydi.Yanından geçerken PÜFFF deseniz bir yeri sakatlanıyordu.Üzerine Greer derin darbe oldu.Euroleague’in normal sezonunu Ukic’i bekleyerek oyun kurucusuz geçiren Fenerbahçe Ülker orta sahayı zor geçince Euroleague’e havlu attı.
Sezon devamında Ukic’in gelişi ile yakalanan ivme 2 kupa birden getirse de Fenerbahçe transfer yanlışlarının faturasını ağır ödedi.Genç oyuncu seven bir sistem Koçunu getirip transferi yöneticiler yapınca sihir tamamen bozuldu ve Fenerbahçe sıradan bir Avrupa takımı haline geldi ve sürekli kan kaybetti.İlk yıl TOP 8,ikinci yıl TOP 16 ve son sene normal sezon sonunda eve dönüş !!!!!!
İşte 2 takımın transfer yanlışları birbirine benzeyince ortaya çıkan tablo bu oldu.Sadece birbirleriyle oynadıkları maçlarda izleyenlere keyif verdiler okadar.Avrupalı hep nokta atış yaparken ve Euroleague yıldız yetiştirirken biz ortaya hiç bir şey koyamadık.Demek ki maharet antrenmanda ya da takımın başında şık takım elbiselerle çıkmak değil öncelikle takımı düzgün kurabilmekmiş…..
TV yorumcusu olup ekranda biraz eleştirince hemen düşman ilan ediliyorsunuz.Eleştiriye hiç tahammülleri yok.Yıllardır bedava danışmanlık yapıyorum.Söylediğim,ikaz ettiğim hangi şey yanlış çıktı biri bana ne olur söylesin.Kimse ‘Bu adam Euroleague’i ve sistemleri iyi bilir.Bunu biraz dinlesek iyi olur’ demedi !!!
Eline telefonu alan Genel Müdürüme şikayet etti. Söylemlerimi değiştirmem için baskı uygulamaya çalıştılar…Sonuç? Ne söylediysem ve ikaz ettiysem onlar çıktı………!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Kulüplerin öncelikle teknik ve idari kadro oluşumunu çok başarılı yapmaları gerekiyor.Çalışanların teknik ve idari katkıları teraziye konmalı.Teknik ekipte görünüp Avrupa takımlarının sistemlerini tanımayan,Koçların sistemlerini ve ne hamle yapacağını kestiremeyen ve oyuncuları teknik olarak tanımayan teknik ekiplere takım teslim etmemek gerek.
İdari anlamda ise öncelikle vizyon gerekir.Takımın üzerinde saygınlık gerekir.Teknik ekipten teknik olarak hesap soramayan idari ekip olabilir mi? Basketbol takımları şirket gibi yönetilmez beyler…..
Neyin neden yapıldığı,transferin hangi nedene dayandığı soruşturulmalıdır.Antrenörlerin oyuncu menajerleri ile ilişkilerini kulüpler çok iyi etüd etmelidir.Transferin nedenini araştırmalıdır.Yoksa daha büyük hüsranlar kapıdadır bilginize !!
Sezon öncesi bunları ikaz etmek istedim.Sonrası beni ilgilendirmiyor.Her koyun kendi bacağından asılıyor.Yanlış yapan bedelini öder.Bende bu yazının tarihini ve bazı paragrafları alıp yeni yazıma ekler ve ‘Ben size filan tarihte söylememiş miydim’ diye gırgır geçerim….Bozulmaca yok….Beni şikayet etmek yerine biraz dinleseydiniz belki de Final Four’da sizleri izlecektik.2 Milyon Euro’luk Partizan 8-10 maç Aleks Maric’siz bu işi becerebiliyorsa bizde becerebilmeliydik.
Kadro kurmak bir sanattır.Avrupa’da bu tip sanatkarlar çok.Bakın Dusko Vujosevic 3 yıldır tarih yazıyor.Euroleague bu yıl ayıp olmasın diye en iyi Koç ödülünü Xavier Paqual’a verdi çünkü geçen yıl ödül Dusko’nun olmuştu.2 Milyon Euro’ya finali uzatmada kaçırdı…Barça’nın 18/1 bütçesiyle yani….!
Geçen yıldan Rakocevic, Pete Mickeal, McDonald ve Prigioni’yi kaybetmesine rağmen nokta atışlar yapan Dusko Ivanovic Süper Kadrolu Barça’yı İspanya finalinde ikisi Barcelona’da olmak üzere 3 kez üst üste süpürüp İspanya şampiyonluğunu kazandı.Bu adamın emeklerine ve transfer stratejisine bakan var mı acaba?
Bugünlerde transferlere bakıyorum ve mutlu olamıyorum. Avrupa’dan alınabilecek iyi oyuncular bunlar mı?
Akıllı transfer önce rakibini zayıflatmaktır. Yani Fener’in Efes’ten Kaya’yı alması gibi…Ama Avrupa’daki rakiplerimizin kadrosunu bozamıyoruz.Sadece onların bıraktığı isimleri kapıyoruz.Yangından mal kaçırır gibi.Efes ve Fener Cibona Zagreb’in üstüne üşüştü.Biri forvetini diğeri Koçunu aldı.Bu takım değil miydi sezonun büyük bölümünde en kötü yüzde ile şut atan,kötü basketbol oynayan,çok az maç kazanan ve en zayıf grupta 4’lü averajla TOP 16’ya kalan ? Ben başka bir lig mi izledim diye düşünüyorum bazen…….!!!!
Biraz söz geçirilebilecek Koç arıyor yönetimler sanırım.Perasovic ve Spahija o tip görünümlü Koçlar.Obradovic,Messina,Ivkovic,Ivanovic,Scariolo,Giannakis ve Vujosevic ile aynı ligin Koçu değiller.
Peki biz başka bir ligde mi oynayacağız? Bütçesi çok düşen CSKA Moscow son 3 yılda mucize işler yapan Dusko Vujosevic’i alabiliyor da biz neden alamıyoruz? Çünkü Koçun vizyonu ve kariyeri Kulüp vizyon ve kariyerini aşınca sanırım sıkıntı oluyor…tabii
Avrupa’daki vizyon…yanlış anlaşılmasın !!!!
Dünya basketbol şampiyonasına az zaman kaldı.Türk basketbolu çok önemli bir sınavdan geçecek.Bu sınav sadece Basketbol Federasyonu,Turgay Demirel,Tanjevic’in sınavı değil.Bu başarı ya da başarısızlık sadece onların eseri olmayacak.Bu basketbol hepimizin basketbolu.Sahada,ekranda,yazılı basında ya da işin yönetim bazında hepimizin ortak katkıları var.Ve tabii yanlışları.Şampiyona bittiğinde başarılı olduysak işi bitirdik diye algılarsak sonraki yıllarda hüsran yaşarız.Zaten tembellik ve erken havaya girme özelliğimiz üst düzeydedir.Aman dikkat….!
Ya da başarısız olursak Avrupa’nın en kötüsü ve en başarısızı filan olmayacağız.Başarılı olursak Demirel en iyisi ya da başarısız olursak Demirel en kötüsü olmayacak…Daha doğrusu olmamalı…Pasta içindeki görevlerimizi ne kadar yaptığımızı etüd şansını bulmalıyız.Bundan sonraki yıllar için üretime katkı sağlamalıyız…….
Dünya Şampiyonası bitiminde ise Euroleague heyecanı için beklemeye başlayacağız.Yani en azından ben.Çünkü Euroleague benim yaşam biçimim oldu uzun yıllardır.Ancak Efes ve Fenerbahçe’nin şu andaki görünümü çok umut vermiyor….İnşallah ben yanılırım…Bu birazda gruplarla ilgili..Birbirine çok fazla denk takım olduğunda işler beklendiği gibi gitmeyebiliyor.Bu yıl bari gerek Dünya Şampiyonası ve Avrupa Kupalarında şans bizden yana olsun….
Yolumuz açık olsun…………
Nejat Sayman